4. Hukuk Dairesi 2015/16289 E. , 2016/3744 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı..... vekili Avukat ... tarafından, davalı ...... ve diğeri aleyhine 30/12/2011 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın kabulüne dair verilen 25/12/2012 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davalı ..... vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 22/03/2016 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı şirket vekili Avukat... ile karşı taraftan davacı vekili Avukat ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
Dava tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece istem kabul edilmiş, karar davalı ...Ş. tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı ...."nin diğer davalı ..."nden olan alacağını tahsil için başlattığı icra takibi sırasında kendisine ait adreste haciz yapıldığını, borçlu şirket ile arasında hiçbir bağ bulunmadığını, buna karşılık işyerinde haciz yapılması nedeniyle ticari itibarının zedelenmemesi için dosya borcu olan 39.290 TL"yi ihtirazi kayıt ile ödemek zorunda kaldığını, davalı alacaklı şirketin haksız haciz yaparak para tahsil etmesi, borçlu şirketin de sebepsiz zenginleşmesi nedeniyle ödediği tutardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını iddia ederek uğradığı maddi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı ...., usulü itirazları ile birlikte istirdat davasının icra takip dosyasının borçlusu tarafından açılabileceğini, davacının kendisine aktif dava açma ehliyeti bulunmadığını, İİK 12. maddesi uyarınca icra dosyasına ödenen paranın borçlu adına yatırılmış kabul edilmesi nedeniyle takip borçlusuna karşı sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre dava açılabileceğini, icra dosyasında ödeme emrinin haciz yapılan adreste tebliğ edildiğini, haciz mahallinde borçlu şirkete ait vergi levhası bulunduğunu, sigortalı çalışanlarının da haciz mahallinde olduğunu ticaret sicilinde şirketin merkez adresi olarak haciz yapılan adresin yazılı olduğunu davanın esas yönden de reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı ..., davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davacı şirketin merkezinde bulunan çalışanlarının yemek işini borçlu şirkete verdiği, borçlu şirketin yemek hazırlama işini davacı şirketin merkezinde gerçekleştirdiği, davalı alacaklı şirketin borçlu şirketten olan alacağını tahsil için icra takibinde bulunduğu, davacı şirketin merkezinde davacı şirket eşyalarına haciz uygulanması üzerine davacının ticari itibarının sarsılmaması için haciz baskısı altında ihtirazi kayıt ile alacaklıya 39.290 TL ödeme yaptığını, davacı şirket ile davalı borçlu şirket arasında fiili veya organik bir bağ bulunmadığı, davalı alacaklının davacıdan haksız olarak tahsilatta bulunduğu, davalı borçlu şirketin ise davacı tarafça borcunun ödenmesi nedeni ile davacıya karşı sorumluluğunun bulunduğu anlaşıldığından davanın her iki davalı yönünden kabulüne karar verilmiştir.
Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden, davalı alacaklı şirketin davalı borçlu şirketten alacaklı olması nedeni ile hakkında icra takibi yaptığı anlaşılmaktadır. Davacı şirket bu takip dosyasının tarafı olmayıp üçüncü kişi konumundadır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu 9 ve devamı maddelerine göre icra dosyasına yapılan ödemeler borca mahsuben ödenmiş sayılacağından dosyanın tarafı olmayan davacı üçüncü kişinin ödediği bedeli sebepsiz zenginleşme kurallarına göre dosya borçlusundan geri isteme hakkı bulunmakla birlikte, davalı alacaklı sebepsiz zenginleşen konumunda olmayıp İİK 72. maddesi uyarınca istirdat davasını da ancak takip borçlusu açabileceğinden davacının icra takip dosyasına ödediği bedeli davalı ..."den geri isteme hakkı bulunmamaktadır. Nitekim davacı tarafından davalı .... aleyhine haksız haciz nedeniyle açılan manevi tazminat davasının da yapılan haczin İİK 97/A maddesine göre usulüne uygun bulunması nedeniyle reddine karar verildiği, kararın onanarak kesinleştiği de anlaşılmaktadır.
Şu durumda, davacının davalı ... yönünden davasının reddine karar verilmesi gerekirken kabulü doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve temyiz eden davalı şirket yararına takdir olunan 1.350,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine, peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 22/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.