
Esas No: 2016/12726
Karar No: 2018/2060
Karar Tarihi: 05.03.2018
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/12726 Esas 2018/2060 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; ... Belediyesinin 12.11.1997 yılında ihaleye çıkardığı 251 ada 2, 3, 4 ve 5 parselleri ihaleye katılarak satın aldığını, taşınmazın %9"una tekabül eden geçici ve kesin teminatları yatırdığını, ihale edilen kısmı ise taşınmazların ... Belediyesi adına intikal etmemesi nedeniyle yatıramadığını, ... Belediyesinin yasa nedeniyle ... Belediyesine aktarıldığını, taşınmazların ise Belediye tarafından ihaleye çıkarılarak sonradan üçüncü kişilere satıldığını öğrendiğini, davalı Belediyenin sebepsiz zenginleştiğini, mağdur olduğunu ileri sürerek yatırdığı bedelin güncel değerinin bulunarak yasal faizi ile birlikte iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; davanın zamanaşımına uğradığını, ihale tarihinde taşınmazların Belediyenin mülkiyetinde olmadığını, davacının kalan teminat bedelini yatırmak istediğinde ifanın imkansız hale geldiğini öğrendiğini belirterek açılan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; ihale ile taşınmaz satış sözleşmesinden kaynaklı alacağın, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık, davacının talebinin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır.
Taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunduğundan, 7.6.1939 tarihli ve 1936/31 Esas, 1939/47 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, zamanaşımı süresi Borçlar Kanunu"nun 125. maddesine göre 10 yıl olduğu gibi, zamanaşımı süresinin başlangıç tarihi; satış bedeline ilişkin paranın verildiği tarih değil, sözleşme geçersiz olsa da satıcının rıza ve ihtiyari ile taahhüdünü her zaman yerine getirebileceği gözönüne alınarak bunun ifasını beklemek durumunda bulunan alıcı için ancak davaya konu taşınmazın tapuda ferağ ümidinin ortadan kalktığı veya ifanın imkansız hale geldiği tarihtir.
Somut olayda, dava 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olup, zamanaşımı ifanın imkansız hale geldiği tarihten, yani taşınmazların 3. şahsa satışından itibaren işlemeye başlar. Bu halde, dava tarihi ile satış tarihi arasında zamanaşımı süresinin henüz dolmadığı gözetilerek, davalı yanın zamanaşımı def"inin reddi ile işin esasının incelenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.