8. Hukuk Dairesi 2014/10663 E. , 2015/13970 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil, tazminat
..... ile..... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil, tazminat davasının reddine dair ..... Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 13.02.2014 gün ve 162/62 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacılar vekili, dava konusu 502 ada 13 parsel sayılı taşınmazın 8.10.1984 tarihli senet ile ....... mirasçılarından satın alındığını açıklayarak, dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ile vekil edeni adına tescilini mümkün olmadığı halde taşınmazın değeri üzerinden tespit edilecek bedelin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar bir savunma getirmemişlerdir.
Mahkemece, uyulmasına karar verilen bozma ilamı sonrasında, davacının dayandığı senedin dava konusu 502 ada 13 parsele uymadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davanın reddine dair verilen ilk hükmün, Dairemizin 30.11.2012 tarihli ilamında; nizalı taşınmaz, harici satışın yapıldığı ve bedelin ödendiği iddia edilen 1984 yılında tapuda kayıtlı olduğundan davacı vekilinin tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin tüm temyiz itirazlarının reddiyle hükmün esasının onanmasına, ancak davacı tarafın bedel isteğine yönelik araştırma ve incelemenin yetersiz olduğuna işaret edilerek bozulmasına karar verilmesi üzerine, Mahkemece bozma ilamına uyularak yukarıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
Bozma ilamı sonrasında, Mahkemece yapılan araştırmada dayanılan tapu dışı harici satış senedinin tapu iptali ve tescili talep edilen taşınmaza uymadığı belirlenmiştir. Davacı tarafın tapu iptali ve tescil istemi reddedilerek kesinleşmiştir. Her ne kadar davaya konu satış senedinin dava konusu taşınmaza uymadığı kabul edişmiş ise de, davacı ve tapuda pay sahibi ...... mirasçıları arasında düzenlenen senette bir milyon beş yüz bin lira satış bedelinin nakden ve peşinen ödendiği ve davacı tarafın kademeli olarak iptal ve tescile ilişkin isteğinin kabul edilmemesi halinde ödediği bedel yönünden tazminat talebinde bulunduğu görülmektedir.
Kural olarak, 10.07.1940 tarih ve 2/77 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme ve 07.06.1939 tarih, 1936/31 Esas, 1939/47 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararlarına göre harici satışın hüküm ifade etmemesi durumunda taraflar verdiklerini geri alabilirler. Bilindiği üzere geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri vermek zorunda olduğunu ve eski hale getirmede mal varlığında artış olan tarafın yükümlülüğünün bulunduğunu ifade eder.
Ülkemizde yaşanan ve uzun yıllar boyu yüksek oranlarda seyreden enflasyon nedeni ile belli bir miktar paranın verildiği tarihteki alım gücü ile aynı miktar paranın aradan geçen zamana bağlı olarak iade günündeki alım gücünün farklı ve çok daha az olduğu bir gerçektir. Hukuken geçersiz sözleşmeler tasfiye edilirken, denkleştirici adalet kuralı göz ardı edilmemelidir. Davacının harici satış nedeniyle davalı yana bedel ödediğinin kanıtlanması halinde harici satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesine göre tazmini gerekir. Mahkemece, davacının alacak istemine ilişkin bu yönde bir inceleme yapılmadığı anlaşılmıştır.
O halde mahkemece yapılacak iş, ödeme tarihinden itibaren belirlenen satış bedeli bakımından tefe-tüfe endeksleri ile altın ve döviz fiyatları, memur maaş kat sayıları ve benzeri ekonomik etkenler gözetilerek satış tarihinden dava tarihine kadar uyarlamanın yapılması, isteğin ve fazlaya ilişkin hakların gözönünde tutulması, bu yönde tüm deliller toplandıktan sonra dosyanın tomarı ile birlikte bir mali müşavir, bir bankacı ve bir mülk sahibinden oluşan bilirkişi kuruluna verilmek suretiyle yapılan açıklamalar doğrultusunda geçersiz sözleşmeye dayalı alacağın uyarlanması sonucu miktarın belirlenmesi, uzman bilirkişilerden tarafların ve Yargıtay"ın denetimine açık gerekçeli rapor sunulmasının istenmesi, ondan sonra bedel konusunda bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HM"nun Geçici 3. maddesi yollaması ile halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK"nun 388/4., HMK m.297/ç) ve 440/I. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 25.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.