
Esas No: 2015/4260
Karar No: 2016/4308
Karar Tarihi: 31.03.2016
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2015/4260 Esas 2016/4308 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı .... tarafından, davalılar .... ve diğeri aleyhine 30/07/2013 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 10/12/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili, adli yardım talepli olarak incelenmesi de davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki belgeler incelenerek gereği görüşüldü.
6100 sayılı HMK"nun 334/1 maddesinde "Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler." hükmü getirilmiştir. Aynı Kanun"un 336. maddesinde ise “Talepte bulunan kişi, iddiasının özeti ile birlikte, iddiasını dayandıracağı delilleri ve yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri mahkemeye sunmak zorundadır. Kanun yollarına başvuru sırasında adli yardım talebi bölge adliye mahkemesine veya Yargıtaya yapılır. Adli yardım talebine ilişkin evrak, her türlü harç ve vergiden muaftır.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Dilekçeye ekli ve dosyadaki bilgi, belgelerden, davacı ... Karabağ"ın yukarıda belirtilen kanun hükmünün öngördüğü şartları taşıdığı anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar verilerek işin esasının incelenmesine geçildi.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının ve davalılardan Murat Karabağ"ın temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalılardan ..."in temyiz itirazlarına gelince;
Dava haksız eylem iddiasına dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
Davacı, davalılardan ..."in kendisi ile evli olduğunu bildiği halde, diğer davalı eşi ile ilişki yaşadığını, bu eylemin kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunduğunu iddia ederek, uğradığı manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalılardan ... davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere göre davalılardan ..."in, davacının eşi ile, evli olduğunu bilerek ilişki yaşadığı sabit görülerek davanın kısmen kabulü ile davacı eş yararına manevi tazminata hükmedilmiştir.
TMK"nın 185. maddesine göre, “Evlenmeyle eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur. Eşler birlikte yaşamak, birbirlerine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar.” Aynı Kanun"un 174. maddesine göre de, “Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.”
Evlenmeyle eşler arasında kurulan aile birliğinin taraflara yüklediği ödevlerin ihlali veya yerine getirilmemesi durumunda bu yükümlülüğü yerine getirmeyen eş yönünden Türk Medeni Kanunun"daki sonuçları, boşanma ve boşanma sebebi olması durumunda, bu olaylar yüzünden kişilik haklarının saldırıya uğraması halinde manevi tazminat talep edilebileceğidir.
TBK 49. maddesine göre, kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Yine TBK 58. maddesinde "Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir." Haksız fiile dayalı bir borcun doğabilmesi için, hukuka aykırı bir fiil bulunmalı, fiili işleyenin kusuru olmalı, sonuçta bir zarar doğmalı, zarar ile işlenen fiil arasında da uygun nedensellik bağı bulunması gerekir.
Somut olaya gelince, davalıların davacıya yönelik ve bütün olarak aldatma mahiyetindeki davranışlarının manevi tazminatı gerektirip gerektirmeyeceğinin tartışılması gereklidir.
Yukarıda incelenen yasa maddeleri uyarınca, davacının eşinin TMK"nın evlenmeyle eşe yüklediği ödevler arasında bulunan sadakat yükümlülüğünü ihlali nedeniyle, Kanun"un 185. ve 174. maddeleri uyarınca boşanma sebebi ve istek halinde manevi tazminatı gerektirir nitelikte olduğu kuşkusuzdur. TMK"daki düzenleme, eşin evlenme ile kurulan aile birliğinin tarafı olması sıfatından kaynaklanmaktadır. Zira eş kendi iradesi ile bu birliğin tarafı olmayı kabul etmiş ve yasanın kendisine tanıdığı hak ve yükümlülükler altına girmiştir.
Davalılardan ..."in eyleminin manevi tazminatı gerektirip gerektirmeyeceğine gelince, anılan davalının doğrudan davacının bedensel veya ruhsal bütünlüğüne yönelik hukuka aykırı bir fiilde bulunduğundan söz edilemez. Söz konusu Kanun"da yükümlülüğünü ihlal eden eşin eylemini birlikte gerçekleştirdiği kişiler yönünden herhangi bir düzenleme getirilmemiştir.
6098 sayılı TBK"nın müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümlerinin de uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Zira, söz konusu Kanun"un 61. maddesinde haksız fiil nedeniyle müteselsilen sorumluluğuna gidilebilecekler gösterilmiştir. Yukarıda açıklanan yasal duruma göre, davalılardan ... zararın meydana gelmesinden asli olarak sorumlu tutulamaz. Yine yasa hükmünün aradığı anlamda iştirak hali de söz konusu olamaz. Zira iştiraken işlenebilir bir eylemin varlığının kabul edilebilmesi için, eylemin müstakilen ve asli olarak da işlenebilir olması gerekir. Ayrıca haksız fiil sorumluluğunu, geniş ve belirsiz bir kavram olan sadakat yükümlülüğünü ihlal etmeye iştirak çerçevesinde değerlendirmek, bu sorumluluğu belirsiz hale getirecektir.
Açıklanan nedenlerle, TBK 58. maddesine göre, davalılardan ..."in eylemi, davacının kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem olarak kabul edilemez. Mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, davalılardan ... bakımından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, onun yönünden de istemin kısmen kabulü usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2 ) nolu bentte gösterilen nedenlerle davalılardan ... yönünden Dairemiz üyesi ... ve Başkan vekili ..."nun karşı oylarıyla oyçokluğuyla BOZULMASINA, davacının ve davalılardan Murat Karabağ"ın temyiz itirazlarının ilk bentte gösterilen nedenlerle Dairemiz üyesi ... ve Başkan vekili ..."nun karşı oylarıyla oyçokluğuyla reddine ve davalı ..."den peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 31/03/2016 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava, davacının sadakat yükümlülüğünü ihlal eden davalı eşi ile birlikte olduğu diğer davalıdan manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, her iki davalı yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; taraflarca temyiz edilen karar Dairemizin çoğunluğu tarafından davalı eş açısından onanmış, diğer davalı bakımından ise üçüncü kişi konumundaki bu davalının eylemi, davacının kişilik değerlerine saldırı niteliğinde kabul edilemeyeceğinden reddi gerektiği gerekçesiye bozulmuştur.
Dairemiz çoğunluğu ile aramdaki uyuşmazlık, davaya, asliye hukuk mahkamesinde mi yoksa, aile mahkemesinde mi bakılacağı ve davalı eşin yanında diğer davalının da manevi tazminattan sorumlu olup olmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Davanın açıldığı tarih itibariyle, taraflar arasındaki evlilik devam etmektedir. 4787 sayılı Kanun"un 4. maddesi Türk Medeni Kanunu"nun ikinci kitabının birinci ve ikinci kısmı ile 4722 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna göre aile hukukundan doğan dava ve işlerin aile mahkemesinde görüleceği öngörülmüştür.
Sadakat yükümlülüğü, TMK"nın ikinci kitabının birinci kısmının üçüncü bölümündeki 185. maddede düzenlenmiştir. Aile hukukundan kaynaklanan bir sorumluluk olan sadakat yükümlülüğüne aykırılığı belirleme görevi aile mahkemesine aittir. Aldatan eşin bu eyleminin genel hükümlere göre haksız fiil sorumluluğu kapsamında değerlendirilmesi TMK"nın 185. maddesi ile 4787 sayılı Kanunun"un 4. maddesine açıkça aykırıdır. Görev kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında dikkate alınmalıdır.
Tüm bu nedenlerle, yerel mahkeme kararının bu gerekçeyle bozulması gerektiği halde, onanmış olduğundan kararının (1) nolu bendine katılmıyorum.
Diğer yandan; Eşler evlilik birliğini kurmakla birbirlerine sadakat borcu altına girdikleri gibi, mensubu oldukları aile birliğine karşıda sorumluluk altına girerler. Davacının eşinin evli olmasına rağmen bir başkası ile cinsel ve duygusal ilişkiye girmesi, evlilik sözleşmesi ile bağlandığı, sadakat borcu altına girdiği eşine karşı haksız eylem niteliğindedir. Davalı da evli olduğunu bilerek davacının eşiyle gayri resmi ilişkiye girmek suretiyle, gerek yasalarca, gerek örf ve adet hukukunca korunmayan haksız bir davranış içine girmiştir. Bu davranış da açıkça haksız eylem niteliğindedir.
Eş söyleyişle, esasen dava dışı eşin evlilik birliğinin gerektirdiği sadakat yükümü bulunmakla birlikte, onun evli olduğunu bilen ve buna rağmen onunla birlikte ilişkiye giren davalının da dava dışı eşin sadakatsizlik eylemine katıldığında, her ikisinin de bu haksız eylemlerinden birlikte ve müteselsilen sorumlu olduklarında kuşku bulunmamaktadır. O halde, Türk Borçlar Kanunu’nun 61. (Borçlar Kanunu’nun 50. md.) maddesinde düzenlenen birden fazla şahsın müşterek kusurlarıyla bir zarara yol açmaları, diğer bir deyimiyle tam teselsül hali mevcut olup, davalı doğan zarardan davacının eşi ile birlikte müteselsilen sorumludur. (HGK. 2010/4-129 E.-173 K.)
Müteselsilen sorumluluğun bulunduğu durumda da davacı, alacağını sorumlulurın tamamından isteyebileceği gibi, bunlardan biri veya birkaçından da isteyebilir. (HGK.12.11.2003 gün ve 2003/9-685 E.690 K.)
Hal böyle olunca; mahkemece, davalının açıklanan şekilde gerçekleşen eyleminden sorumluluğu kabul edilerek davacı eş yararına tazminata karar verilmesi doğrudur. Bu aşamada hükmedilen tazminat miktarı hakkındaki görüşümü saklı tutuyorum. Yukarıda belirttiğim nedenlerle, Dairemizin çoğunluğunun bu davalı yönünden davanın reddi gerektiğine dair (2) numaralı bentteki kararına da katılmıyorum. 31/03/2016
KARŞI OY YAZISI
Dava, davalı ..."in davacının diğer davalı eşi ile birlikteliğinden kaynaklanan haksız saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.
Çoğunluk ile aramızdaki uyuşmazlık evlilik dışı birlikteliğin haksız fiil olarak kabul edilip edilemeyeceği dolayısıyla davalının bu eyleminin davacının kişilik haklarına saldırı teşkil edip etmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Eşler evlilik birliğini kurmakla birbirlerine karşı sadakat borcu altına girdikleri gibi, mensubu oldukları aile birliğine karşı da sorumluluk altına girerler. Davacının eşinin evli olmasına rağmen bir başkası ile cinsel ve duygusal ilişkiye girmesi, evlilik sözleşmesi ile bağlandığı, sadakat borcu altına girdiği eşine karşı haksız eylem niteliğindedir. Davalı da evli olduğunu bilerek davacının eşiyle gayri resmi ilişkiye girmek suretiyle, gerek yasalarca, gerek örf ve adet hukuku tarafından korunmayan haksız bir davranış içine girmiştir. Davalının bu davranışı da açıkça haksız eylem niteliğindedir.
Eş söyleşiyle, esasen dava dışı eşin evlilik birliğinin gerektirdiği sadakat yükümü bulunmakla birlikte, onun evli olduğunu bilen ve buna rağmen ilişkiye giren davalının da eşin sadakatsizlik eylemine katıldığında, her ikisinin de bu haksız eylemlerinden birlikte ve müteselsilen sorumlu olduklarında kuşku yoktur. Türk Borçlar Kanunu"nun 61. (Borçlar Kanunu"nun 50. md.) maddesinde düzenlenen birden fazla şahsın müşterek kusurlarıyla bir zarara yol açmaları, diğer bir deyimle tam teselsül hali mevcut olup, davalı doğan zarardan davacının eşi ile birlikte müteselsilen sorumludur. (HGK. 2010/4-129 E-173 K)
Müteselsil sorumluluğun bulunduğu durumlarda davacı alacağını sorumluların tamamından isteyebileceği gibi, bunlardan biri veya birkaçından da isteyebilir. (HGK. 12/11/2003 gün ve 2003/9-685 E, 690 K)
Mahkemece, davalının açıklanan şekilde gerçekleşen eyleminden sorumluluğu kabul edilerek davacı eş yararına hükmedilen manevi tazminat ile davalı ..."in de sorumlu tutulması gerektiği görüşünde olduğumdan davalının tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla hükmedilen manevi tazminat ile sorumlu tutulması görüşünde olduğumdan Dairemizin sayın çoğunluğunun davalı ... hakkındaki davanın reddedilmesi gerektiğine ilişkin kararına yukarıda açıkladığım nedenlerle katılmıyorum.31/03/2016
KARŞI OY YAZISI
Dava sadakat yükümlülüğünü ihlal eden eşe ve ilişki kurduğunu iddia ettiği kişiye karşı manevi tazminat isteminden ibarettir.
Davalı ... hakkında verilen kararın bozulmasına katılmakla birlikte, davalı eş yönünden verilen karar usul ve yasaya aykırıdır.
Şöyleki; Davanın açıldığı tarih itibariyle davacı ile davalı ......"ın arasındaki evlilik sözleşmesi devam etmektedir.
4787 sayılı Kanun"un 4. maddesine göre, TMK"nın ikinci kitabının birinci ve ikinci kısmı ile 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"a göre aile hukukundan doğan dava ve işlere bakma görevi aile mahkemelerine aittir.
Sadakat yükümlülüğü TMK"nın ikinci kitabının birinci kısmının üçüncü bölümünde yer almaktadır. Aile hukukundan kaynaklanan bir yükümlülük olan sadakat yükümlülüğüne aykırılığı belirleme görevi aile mahkemesine aittir. Bu yükümlülüğün ihlali halinde TMK"nın 174. maddesine göre kişilik hakları zarar gören eşin boşanmayla birlikte manevi tazminat isteme hakkı bulunmaktadır. Aldatan eşin eyleminin genel hükümlere göre haksız fiil sorumluluğu çerçevesinde değerlendirilmesi TMK"nın 185 ve 174. maddelerine aykırı olduğu gibi görevle ilgili 4787 sayılı Kanun"un 4. maddesine de aykırıdır. Görev kamu düzeni ile ilgili olup yargılamanın her aşamasında dikkate alınmalıdır. Açıklanan nedenlerle davalı ... Karabağ hakkındaki davada görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yerel mahkemenin vermiş olduğu kısmen kabul kararının temyizinde tarafların temyiz itirazlarının reddine ilişkin Dairemiz çoğunluğunun görüşüne katılmıyorum. 31/03/2016
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.