7. Hukuk Dairesi 2014/579 E. , 2014/9013 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Havza Asliye Hukuk Mahkemesi
(İş Mahkemesi Sıfatıyla)
Tarihi : 19/09/2013
Numarası : 2011/246-2013/322
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1- Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2- Davacı davalı işyerinde kat görevlisi olarak asgari ücretle çalıştığını, alacakları ödenmediği için ihtar çekmek suretiyle 26.08.2011 tarihinden itibaren iş akdini feshettiğini beyan ederek kıdem tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı davacının işe gelmemesinden dolayı haklı nedenle iş akdinin feshedildiğini ve başkaca da bir alacağı olmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması gereken ücret noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
Kıdem tazminatı hesabında esas alınacak ücret, işçinin son ücretidir. Başka bir anlatımla, iş sözleşmesinin feshedildiği anda geçerli olan ücrettir. İhbar öneli tanınmak suretiyle yapılan fesihte önelin bittiği tarihte fesih gerçekleştiğinden, önelin bittiği tarihteki ücret esas alınmalıdır. Bildirim öneli tanınmaksızın ve ihbar tazminatı da ödenmeden (tam olarak ödenmeden) işverence yapılan fesih durumunda ise, bildirim öneli sonuna kadar işyerinde uygulamaya konulan ücret artışından, iş sözleşmesi feshedilen işçinin de yararlanması ve tazminatının bu artan ücret esas alınarak hesaplanması gerekir.
Kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması gereken ücret, işçinin brüt ücretidir. O halde, kıdem tazminatı, işçinin fiilen eline geçen ücreti üzerinden değil, sigorta primi, vergi sendika aidatı gibi kesintiler yapılmaksızın belirlenen brüt ücret göz önünde tutularak hesaplanır.
Kıdem tazminatına esas alınacak olan ücretin tespitinde 4857 sayılı İş Kanununun 32 nci maddesinde sözü edilen asıl ücrete ek olarak işçiye sağlanan para veya para ile ölçülebilen menfaatler göz önünde tutulur. Buna göre ikramiye, devamlılık arz eden prim, yakacak yardımı, giyecek yardımı, kira, aydınlatma, servis yardımı, yemek yardımı ve benzeri ödemeler kıdem tazminatı hesabında dikkate alınır. İşçiye sağlanan özel sağlık sigortası yardımı ya da hayat sigortası pirim ödemeleri de para ile ölçülebilen menfaatler kavramına dahil olup, tazminata esas ücrete eklenmelidir. Satış rakamları ya da başkaca verilere göre hesaplanan pirim değişkenlik gösterse de, kıdem tazminatı hesabında genişletilmiş ücret kavramı içinde değerlendirilmelidir.
Somut olayda, yargılama esnasında dinlenen tüm tanık beyanlarından işyerinde bir öğün yemek verildiği ve işçilere servis hizmeti sunulduğu anlaşılmaktadır. Yol ve yemek ücreti yardımının kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması gerekirken, mahkemece ispatlanamadığından bahisle kıdem tazminatına esas ücrete yol ve yemek ücreti eklenmeden hesaplama yapılması hatalı olup bozma nedenidir.
3- Taraflar arasında fazla çalışma süresinin hesabı konusunda da uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
Somut olayda mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda tanık beyanları esas alınmak suretiyle davacının yaz aylarında 09.00-22.00, kış aylarında 09.00-18.00 saatleri arasında çalıştığı varsayılarak hesaplama yapılmıştır. Oysa davacı dava dilekçesinde işe sabah saat 09.30 da başladığını beyan etmiştir. Hal böyle iken hatalı bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle, 6100 sayılı HMK."nın 26. maddesine aykırı olarak davacının talebini aşacak şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, ayrı bir bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde taraflara iadesine, 25.04.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.