7. Hukuk Dairesi 2014/1223 E. , 2014/9014 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Alanya İş Mahkemesi
Tarihi : 05/09/2013
Numarası : 2012/194-2013/256
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı O.. A.. vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı davalı işyerinde garson olarak çalıştığını, işverenlerin farklı firmalar gibi gözükse de aynı kişilere ait olduğunu, otelin başka bir şirkete kiraya verildiği gerekçesi ile iş akdinin davalı tarafından sonlandırıldığını belirtip kıdem ve ihbar tazminatı ile ücret, fazla çalışma, hafta tatili ve yıllık izin alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı davacının otelin başka bir şirkete kiraya verildiği gerekçesi ile iş akdinin feshedildiğini ve başkaca da bir alacağı olmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında ıslahtan sonra yapılan zamananşımı defi konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır.
Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir.
4857 sayılı Kanundan daha önce yürürlükte bulunan 1475 sayılı Yasada ücret alacaklarıyla ilgili olarak özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediği halde, 4857 sayılı İş Kanunun 32/8 maddesinde, işçi ücretinin beş yıllık özel bir zamanaşımı süresine tabi olduğu açıkça belirtilmiştir. Ancak bu Kanundan önce tazminat niteliğinde olmayan, ücret niteliği ağır basan işçilik alacakları, Borçlar Kanununun 126/1 maddesi (6098 Sayılı TBK 147) uyarınca beş yıllık zamanaşımına tabidir.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 7 nci maddesinde, iş mahkemelerinde sözlü yargılama usulü uygulanır. Ancak 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 447 inci maddesi ile sözlü yargılama usulü kaldırılmış, aynı yasanın 316 ve devamı maddeleri gereğince iş davaları için basit yargılama usulü benimsenmiştir.
Sözlü yargılama usulünün uygulandığı dönemde zamanaşımı def"i ilk oturuma kadar ve en geç ilk oturumda yapılabilir. Ancak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlükte olduğu dönemde 319 uncu madde hükmü uyarınca savunmanın değiştirilmesi yasağı cevap dilekçesinin verilmesiyle başlayacağından, zamanaşımı defi cevap dilekçesi ile ileri sürülmelidir. 01.10.2011 tarihinden sonraki dönemde ilk oturuma kadar zamanaşımı definin iler sürülmesi ve hatta ilk oturumda sözlü olarak bildirilmesi mümkün değildir.
Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, 1086 sayılı HUMK hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 317/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
Cevap dilekçesinde zamanaşımı defi ileri sürülmemiş ya da süresi içinde cevap dilekçesi verilmemişse ilerleyen aşamalarda 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 141/2 maddesi uyarınca zamanaşımı defi davacının açık muvafakati ile yapılabilir.
1086 sayılı HUMK yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı define davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa (suskun kalınmışsa) zamanaşımı defi geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı definin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı define davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı defi dikkate alınmaz.
Zamanaşımı definin cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla ileri sürülmesi de mümkündür (Yargıtay HGK. 04.06.2011 gün 2010/ 9-629 E. 2011/ 70. K).
Somut olayda davacı dava dilekçesi ile kıdem ve ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti ve ücret alacağı isteğinde bulunmuş,05.08.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile kıdem ve ihbar tazminatı taleplerini bilirkişi raporu doğrultusunda artırmış, bunun yanında fazla çalışma ve hafta tatili alacaklarını da istemiştir. Islah dilekçesinin 26.08.2013 tarihinde davalıya tebliğ edilmesi üzerine davalı 27.08.2013 tarihli dilekçe ile ıslah talebine itiraz etmemiş, ancak davacının istemiş olduğu fazla çalışma ve hafta tatili alacaklarının zamanaşımına uğradığını ileri sürmüştür. Davacı dava dilekçesinde fazla çalışma ve hafta tatili alacağı istememiş fakat ilk defa harcını yatırmak suretiyle 29.08.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile bu taleplerde bulunmuştur. Mahkemece usulüne uygun ve süresinde ileri sürülmüş olan zamanaşımı savunması dikkate alınmadan hesaplanmış olan fazla çalışma ve hafta tatili alacakları yönünden kabul kararı verilmiş olması hatalı olup bozma nedenidir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı O.. A.."ne iadesine, 25.04.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.