
Esas No: 2019/5412
Karar No: 2019/5955
Karar Tarihi: 24.09.2019
Anayasayı ihlal - Nitelikli kasten öldürme - Nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs - Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma - Nitelikli yağma - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2019/5412 Esas 2019/5955 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ceza Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : ...14. Ağır Ceza Mahkemesinin 23.10.2017 tarih ve ..... sayılı kararı
3-..., 4-...,
5-..., 6-...,
7-..., 8-...,
9-..., 10-...,
11-...,
12-..., 13-...
Katılanlar : 1-Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı,
2-...,
3-Türkiye Büyük Millet Meclisi,
4-..., 5-...,
6-..., 7-...,
8-..., 9-...,
10- ..., 11-...,
12-..., 13-...,
14-..., 15-..., 16-..., 17-..., 18-..., 19-...,
20-..., 21-...,
22-..., 23-...,
24-..., 25-...,
26-..., 27-...,
28-..., 29-...,
30-..., 31-..., 32-..., 33-...,
34-...,
./..
35-...,
36-..., 37-..., 38-...,
39-...,
40-...,
41-..., 42-...,
43-..., 44-...,
45-..., 46-...,
47-..., 48-...,
49-..., 50-...,
51-..., 52-...,
53-..., 54-...,
55-..., 56-...,
57-...
Müşteki : ...
Suç : Anayasayı ihlal, Nitelikli kasten öldürme, Nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs, Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, Nitelikli yağma
Hüküm : A) Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında;
1- Anayasayı ihlal suçundan; 3713 sayılı Kanunun 3, TCK’nın 309/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 53, 58/9, 58/6-7, 63 maddeleri uyarınca mahkumiyet
2- Nitelikli kasten öldürme suçundan (iki kez); TCK’nın 37/1 ve 309/2, 82/1-g-h, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 53, 58/9, 58/6-7, 63 maddeleri uyarınca mahkumiyet
3- Nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs suçundan (yirmibir kez); TCK’nın 37/1, 309/2, 82/1-g-h, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 35, 53, 58/9, 58/6-7, 63 maddeleri uyarınca mahkumiyet
4- Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan (otuzaltı kez); TCK’nın 37/1, 309/2, 109/2, 109/3-a-b-c, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 53, 58/9, 58/6-7, 63 maddeleri uyarınca mahkumiyet
5- Nitelikli yağma suçundan (yirmidokuz kez); TCK’nın 37/1, 309/2, 149/1-a-c-g-h, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 49/1, 53, 58/9, 58/6-7, 63 maddeleri uyarınca mahkumiyet
B) Sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... hakkında; Anayasayı ihlal suçundan 3713 sayılı Kanunun 3, TCK’nın 309/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 53, 58/9, 58/6-7, 63 maddeleri uyarınca mahkumiyet
hükümlerine yönelik olarak yapılan istinaf başvurularının esastan reddi
Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararlar temyiz edilmekle;
Anayasayı İhlal, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya teşebbüs, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlarının niteliği itibariyle doğrudan doğruya zarar görmediğinden ve bu nedenle de davaya bu suçlar yönünden katılma hakkı bulunmadığından katılanlar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... vekili ile katılanlar ..., ..., ..., ... ve ... vekilinin; katılanlar ... eşi ve diğer katılanlar... ile ...’un babası olan şehit ...’a karşı işlendiği iddiası ile sanıklara yüklenen kasten öldürmeye teşebbüs ve yağma suçlarından dolayı açılan bir davanın ve kurulan bir hükmün olmaması karşısında, bu suçlar yönünden suçtan doğrudan doğruya zarar görmedikleri anlaşıldığından kanun yoluna başvurma hak ve yetkisi olmayan adı geçen katılanlar vekilinin; Anayasayı İhlal, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya teşebbüs, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlarının niteliği itibariyle doğrudan doğruya zarar görmediğinden ve bu nedenle de davaya bu suçlar yönünden katılma hakkı bulunmadığından, ... vekilinin davaya katılmasına ilişkin karar hukukî değerden yoksun olup, hükmü temyiz yetkisi vermeyeceğinden, ... vekilinin; Müşteki ..."in eşi olan Ercan Şen’e karşı işlenen bir suçtan dolayı açılan herhangi bir davanın olmaması ve yargılamaya konu sanıklara yüklenen suçlar bakımından suçtan doğrudan doğruya zarar görmediğinin anlaşılmış olması karşısında, kanun yoluna başvurma hak ve yetkisi olmayan müşteki ... vekilinin; temyiz istemlerinin 5271 sayılı CMK’nın 298. maddesi uyarınca REDDİNE,
477 sayılı Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki 698 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Başbakanlık kurumuna yapılacak tüm atıfların Cumhurbaşkanlığı kurumuna yapılacağı göz önünde bulundurularak Anayasayı ihlal suçundan doğrudan zarar gören katılan Cumhurbaşkanlığı vekilinin, katılan ... vekilinin ve sanıklar müdafilerinin temyiz istemlerine gelince; temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçilmesine,
Sanıklar ve müdafilerinin duruşmalı inceleme istemlerinin, ilk derece ve bölge adliye mahkemelerinde, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesi doğrultusunda, savunmaya yeterli imkanın sağlanması ve bu hakkın etkin şekilde kullandırılmış olması, temyiz denetiminde sınırsız şekilde yazılı savunma imkanının kullanılabilme olanağının bulunması karşısında savunma hakkının kısıtlanması söz konusu olmadığından, 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca takdiren REDDİNE,
Karar vermek gerekmiş; temyiz edenlerin sıfatları, başvuruların süresi, kararların nitelikleri ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler, sanıkların savunmaları ve gerekçe içeriğine göre yapılan inceleme sonunda;
15 Temmuz 2016 günü işlenen somut darbe teşebbüsü ve somut olay değerlendirildiğinde;
Ayrıntıları Dairenin 14.07.2017 tarih 2017/1443-4758 sayılı kararında açıklandığı üzere; 15 Temmuz 2016 günü, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasal düzeninin değiştirilmesi amacıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmış FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensubu olan ve/veya bu örgütsel faaliyeti destekleyen 8.000"in üzerinde askerî personel tarafından savaş uçakları dâhil 35 uçağın, 3 geminin, 37 helikopterin, 74"ü tank olmak üzere 246 zırhlı aracın ve 4.000"e yakın hafif silahın kullanılarak; Cumhurbaşkanına suikasta teşebbüs edilmiş, TBMM ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi başta olmak üzere birçok stratejik merkez bombalanmış, Başbakanın konvoyuna silahlı saldırı gerçekleştirilmiş, kalkışmaya karşı koyan güvenlik görevlileri ile sokaklara çıkan sivillere devletin silahlı kuvvetlerine ait bu uçak, helikopter, tank ve silahlarla saldırılarak 4"ü asker, 63"ü polis ve 183"ü sivil olmak üzere toplam 250 "den fazla kişi şehit edilmiş, 23"ü asker, 154"ü polis ve 2.558"i sivil olmak üzere toplam 2.735 kişi de yaralanmıştır.
15 Temmuz 2016 günü işlenen somut darbe teşebbüsü, TCK"nın 309. maddesinde sayılan amaçlara matuf zarar tehlikesi doğuran vahim eylemler vasfını aşarak, anayasal düzeni doğrudan ortadan kaldırma neticesine yönelmiş, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden istifade edilerek planlanıp uygulanmış, neticesi ve başarısı eş zamanlı, senkronize hareketlere bağlı hukuki anlamda tek bir fiil olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle örgütsel koordinasyon veya iştirak iradesi gereğince ve iş bölümü doğrultusunda bulunduğu mahal ve konumuna uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan icrai (ya da garantör olunan hallerde ihmali) harekette bulunarak bu suça iştirakin her halinin mümkün olduğunun kabulü gerekir.
TCK"nın 309. maddesinde düzenlenen suç bir somut tehlike suçu olduğundan suçun oluşması için ayrıca bir neticenin gerçekleşmesi aranmamaktadır. Bu itibarla sanığın amaca matuf eylemi ve/veya işlediği elverişli araç suç ile suçun konusu üzerinde meydana gelen somut tehlike arasında illiyet bağının bulunması gerekli ve yeterlidir. Suça teşebbüsün kabulü için aranan elverişli vasıtalarla cebri eylemlere başlanıp başlanmadığı araştırılırken ve vasıtanın elverişliliği takdir edilirken tek tek yapılan eylemlerle amaçlanan hedefler arasında doğrudan doğruya bağ kurmak yoluna gidilemez. Ancak her halükarda ülke genelinde gerçekleştirilmek istenen amaca matuf cebri/icrai fiilin, sanığın bulunduğu mahalde/sorumluluk sahasında da doğrudan doğruya ya da araç suçlar yönünden icrasına başlanması aranmalıdır. Sanığın bu icrai fiile yine icrai bir hareketle katılması mümkün olduğu gibi garantörlük yükümlülüğünü ihmal etmek suretiyle de iştirak edebileceği görülmektedir.
5237 sayılı TCK"nın 309/1. maddesinde tanımlanan anayasal düzene karşı suçta, tipik eylem, cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye elverişli vasıtalarla teşebbüs etmektir. Görüldüğü üzere, cebir ve şiddet bu suçun unsurunu oluşturmaktadır. Bu nedenle Anayasal düzenin değiştirilmesine yönelik teşebbüsün ancak cebir ve şiddet kullanılarak, yani bireylerin iradeleri zorlanmak suretiyle ifsat edilerek gerçekleştirilmesi gerekir. Kanunun aradığı cebrilikten maksadın fiziki/maddi cebir olduğu açıktır.
Bu açıklamalar ışığında yerel mahkemece kabul edilen somut olay değerlendirildiğinde; silahlı terör örgütü FETÖ/PDY mensubu olup Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs suçunu işlemek amacıyla önceden yapılan planlama ve iş bölümü çerçevesinde sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...’ün TÜRKSAT uydusu aracılığıyla yayın yapan televizyonların yayın akışına müdahale edip, yasal iktidar ile halk arasındaki iletişimi engellemek ve darbeye destek sağlayıcı yönde yayın yapılmasını temin bakımından TÜRKSAT yerleşkesine iki adet helikopterle gittikleri, kendilerine yönelik direnci kırmak amacıyla helikopterden güvenlik noktasına ateş edip görevlilerinin dirençlerini kırdıkları bu şekilde TÜRKSAT tesislerine zorla girerek, görevleri silah tehdidiyle etkisiz hale getirip, hürriyetlerinden yoksun bıraktıkları, haberleşmelerini engellemek amacıyla telefonlarını ve silahlarını yağmaladıkları, sanıklara direnç gösteren görevlilere karşı silahla ateş etmek suretiyle TÜRKSAT genel müdürü ile güvenlik müdürünü şehit olmasına ve bir kısım kişilerin de yaralanmasına sebebiyet verdikleri, sanıkların amaçladıkları darbe teşebbüsünün başarı ile sonuçlanabilmesi TURKSAT’ın ele geçirilmesi ve yayın akışının kesilmesi kritik öneme sahip bulunduğu ancak yayın akışını kesmekte görevlendirilen sivil görevlilerin olay yerine zamanında ulaşamadığından teknik olarak yayın kesme işleminin gerçekleşemediği, bunun üzerine sanık ..."un telefon vasıtasıyla Genelkurmay Başkanlığı Özel Kalem Müdürü olarak görev yapan Albay ..."a yayınların kesilemediğini ileterek TÜRKSAT tesislerinin uçaklarla bombalanmasını teklif ettiği bu teklifin uygun görülmesi üzerine olay yerindeki araçları zapt edip tesisi terk edecekleri sırada, Türksat uydu yayınlarının kesilmesi konusunda uzmanlıkları bulunan ve darbe öncesi görevlendirilen sanıklar ..., ..., ... ve ..."un, sanık ..."ya ait araçla TÜRKSAT yerleşkesine geldikleri, güvenlik barikatını geçip tesisin içine girmek için girişimde bulunan sanıkların şüpheli davranış sergilemeleri nedeniyle TÜRKSAT’a giriş ve çıkışları kontrol altına almaya çalışan emniyet güçleri tarafından yakalanarak gözaltına alındıkları, asker kökenli sanıkların tesislerin bombalanacağını bildikleri için topluca olay yerinden uzaklaşırken dışarıda karşılaştıkları güvenlik güçleriyle tekrar silahlı çatışmaya girdikleri olayda;
A)Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında “Anayasayı ihlal”, “nitelikli kasten öldürme”, “nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs” suçlarından; sanıklar ..., ..., ..., ... hakkında “Anayasayı ihlal” suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerin temyiz incelemesinde;
Yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip sanıkların üyesi bulunduğu silahlı terör örgütünün, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs amacına yönelik olarak vahamet arz eden eylemleri gerçekleştirdiği, sanıkların sübutu kabul olunan eylemlerinin amaç suçun işlenmesi doğrultusundaki örgütsel bağlılık ve ülke genelindeki organik bütünlüğe göre amacı gerçekleştirme tehlikesi yaratabilecek nitelikte olduğu belirlenip, kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasıfları tayin edilmiş, savunmaları ./..
inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosya kapsamına göre verilen hükümlerde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan; sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve müdafileri ile katılanlar Cumhurbaşkanlığı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi vekillerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddine, ancak;
1- Örgüt mensubu olan sanıklar hakkında yalnızca TCK"nın 58/9 maddesi uyarınca tekerrür hükümleri uygulanması gerektiği gözetilmeyerek ilk derece mahkemesince uygulama maddesi olarak TCK"nın 58/6-7 maddesinin de yazılması,
2-Müsnet suçlardan davaya katılma hakkı bulunmadığından temyiz isteminin reddine karar verilen ... lehine vekalet ücretine hükmedilemeyeceğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılması gerektirmeyen bu hususların CMK"nın 303/1-c maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan,
a) Sanık ... hakkındaki (II-A-1), (II-A-2) ve (II-A-6) numaralı hükümlerin altıncı paragrafındaki, (II-A-3) ve (II-A-4) numaralı hükümlerin yedinci paragrafındaki; sanık ... hakkındaki (II-B-1), (II-B-2) ve (II-B-6) numaralı hükümlerin altıncı paragrafındaki, (II-B-3) ve (II-B-4) numaralı hükümlerin yedinci paragrafındaki; sanık ... hakkındaki (II-C-1), (II-C-2) ve (II-C-6) numaralı hükümlerin altıncı paragrafındaki, (II-C-3) ve (II-C-4) numaralı hükümlerin yedinci paragrafındaki; sanık ... hakkındaki (II-D-1), (II-D-2) ve (II-D-6) numaralı hükümlerin altıncı paragrafındaki, (II-D-3) ve (II-D-4) numaralı hükümlerin yedinci paragrafındaki; sanık ... hakkındaki (II-E-1), (II-E-2) ve (II-E-6) numaralı hükümlerin altıncı paragrafındaki, (II-E-3) ve (II-E-4) numaralı hükümlerin yedinci paragrafındaki; sanık ... hakkındaki (II-F-1), (II-F-2) ve (II-F-6) numaralı hükümlerin altıncı paragrafındaki, (II-F-3) ve (II-F-4) numaralı hükümlerin yedinci paragrafındaki; sanık ... hakkındaki (II-G-1), (II-G-2) ve (II-G-6) numaralı hükümlerin altıncı paragrafındaki, (II-G-3) ve (II-G-4) numaralı hükümlerin yedinci paragrafındaki; sanık ... hakkındaki (II-H-1), (II-H-2) ve (II-H-6) numaralı hükümlerin altıncı paragrafındaki, (II-H-3) ve (II-H-4) numaralı hükümlerin yedinci paragrafındaki; Sanık ... hakkındaki (II-İ), sanık ... hakkındaki (II-K), Sanık ... hakkındaki (II-L), sanık ... hakkındaki (II-M) numaralı hükümlerin ise altıncı paragrafındaki “yollamasıyla TCK"nın 58/6-7. Maddesi” ibaresinin çıkarılması,
b)(VI) numaralı hükümde yer alan “T.C ...” ibaresinin çıkarılması, suretiyle diğer yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
B) Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” ve “nitelikli yağma” suçları ile sanık ... hakkında “Anayasayı ihlal”, suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerinin temyiz incelemesinde;
1- Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçundan kurulan mahkumiyet hükümleri yönünden;
a) Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma eyleminin birden fazla kişiye karşı tek bir fiille gerçekleşip gerçekleşmediği eylem bütünlüğü göz önünde bulundurulmak suretiyle tartışılarak, sonucuna göre kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun birden fazla kişiye karşı tek bir eylemle işlendiğinin anlaşılması karşısında TCK"nın 43/2. maddesi delaletiyle 43/1. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümleri uygulanması gerekirken, sanıkların her bir mağdur yönünden ayrı ayrı cezalandırılmalarına karar verilmesi,
b) Kabul ve uygulamaya göre ise; örgüt mensubu olan sanıklar hakkında yalnızca TCK"nın 58/9 maddesi uyarınca tekerrür hükümleri uygulanması gerektiği gözetilmeyerek ilk derece mahkemesince uygulama maddesi olarak TCK"nın 58/6-7 maddesinin de yazılması,
2- Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında “Nitelikli yağma” suçundan kurulan mahkumiyet hükümleri yönünden;
a) 5237 sayılı TCK"nın 49/1. maddesinde “süreli hapis cezası kanunda aksi belirtilmeyen halde 20 yıldan fazla olamaz” şeklinde temel cezanın üst sınırının düzenlendiği, bu maddenin sonuç cezaya ilişkin üst sınır içermediği, ancak 29.6.2005 gün ve 5377 sayılı Kanun ile 5237 sayılı TCK"na eklenen 61/7. maddesinde “süreli hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı bu madde hükümlerine göre belirlenen sonuç ceza 30 yıldan fazla olamaz" şeklinde bir düzenleme yapıldığı ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 30.5.2006 gün ve 2006/147 Esas, 2006/149 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere, temel cezanın üst sınırının gösterilmediği durumlarda bunu 20 yıl ile sınırlayan 49/1. maddesinin TCK’nın 149/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1 maddeleri uyarınca belirlenen cezayı da sınırlar şekilde yorumlanmasının mümkün olmadığı gözetilmeden, hükmolunan 21 yıl hapis cezasının 20 yıla indirilmesi suretiyle eksik ceza tayini;
b) Oluş ve dosya içeriğine göre, yağma eyleminin silahla, birden fazla kişi ile birlikte gece vakti ve işyerinde işlendiğinin anlaşılması karşısında, TCK"nın 149. maddesinin 1. fıkrasının (a), (c) ve (h) bendlerinin yanında (d) bendinin de uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi ve koşulları oluşmadığı halde 149. maddenin (g) bendi ile uygulama yapılması,
c) Kabul ve uygulamaya göre ise; örgüt mensubu olan sanıklar hakkında yalnızca TCK"nın 58/9 maddesi uyarınca tekerrür hükümleri uygulanması gerektiği gözetilmeyerek ilk derece mahkemesince uygulama maddesi olarak TCK"nın 58/6-7 maddesinin de yazılmasıı,
3- Sanık ... hakkında “Anayasayı ihlal”, suçundan kurulan mahkumiyet hükmü yönünden;
a) Sanığın, yerel mahkemece sübutu kabul edilen eyleminin, Anayasaya İhlal Suçunu işleneceğini bildiği halde, suçun eylemin icrasında görevlendirilen sanıklara aracını tahsis etmek suretiyle, suçun işlenmesini kolaylaştırdığı bu şekilde Anayasayı ihlal suçuna yardım eden sıfatıyla katıldığının kabulü gerektiği gözetilmeden hatalı değerlendirme ile doğrudan fail olarak mahkumiyetine karar verilmesi,
b) Kabul ve uygulamaya göre ise; örgüt mensubu olan sanık hakkında yalnızca TCK"nın 58/9 maddesi uyarınca tekerrür hükümleri uygulanması gerektiği gözetilmeyerek ilk derece mahkemesince uygulama maddesi olarak TCK"nın 58/6-7 maddesinin de yazılması,
Kanuna aykırı, Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA; bozma nedenleri, tutuklulukta geçirilen süre ve mevcut delil durumları dikkate alınarak adı geçen sanıklar ve müdafilerinin tahliye taleplerinin reddine, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304/1. maddesi uyarınca dosyanın ...14. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için ...Bölge Adliye Mahkemesi 21. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.09.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.