4. Hukuk Dairesi 2017/1470 E. , 2017/6049 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... mirasçıları ... ve diğerleri vekili Avukat ...
tarafından, davalılar ... ve ... Güvenlik A.Ş. aleyhine 18/01/2006 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 25/12/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalıların diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece iki istem yönünden de kısmen kabul kararı verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz etmiştir.
Davacılar vekili; 01/12/2001 tarihinde davalı ...’nin, yargılama sırasında vefat eden davacı ...’ı darp ederek kalp krizi geçirmesine, başına aldığı darbelerden dolayı da bilinç kaybına uğramasına sebebiyet verdiğini, kalp krizi akabinde beyninde baloncuk oluşması nedeniyle davacının bilinç kaybının dava tarihine kadar sürdüğünü ve hacir altına alındığı, davacı ..."ın üç çocuğunu okutup aynı zamanda ailenin geçimini üstlendiğini, olay tarihinde davalı ..."nin diğer davalı şirketin çalışanı olduğunu belirterek yargılama sırasında ölen davacı ... ile eş ve çocukları olan davacıların olay nedeni ile oluşan maddi ve manevi zararlarının tazmini isteminde bulunmuştur.
Davalılar, davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalıların haksız eylemi sonucu davacıların maddi ve manevi olarak zarar gördükleri gerekçesiyle ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Uygulama ve öğretide kabul edildiği üzere, zamanaşımı failin ve zararın öğrenildiği tarihten başlatılmalıdır.
01/12/2001 tarihinde meydana gelen dava konusu olayda, davacılar 18/01/2006 gününde davayı ikame etmiş ve 22/05/2015 tarihinde ıslah yolu ile maddi tazminat isteklerini artırmışlardır. Davalılar, ıslaha karşı süresinde ve usulüne uygun biçimde zamanaşımı def"inde bulunmuştur. Olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 60/1. maddesi gereğince haksız eylem nedeniyle açılacak tazminat davaları bir yıllık zamanaşımına tabidir. Ne var ki, aynı Kanunun 60/2. maddesine göre, davalının bedensel zarara yol açan eyleminin suç teşkil etmesi durumunda (uzamış) ceza zamanaşımının uygulanması gerekir. Dava konusu eylem suç niteliğindedir. Bu durumda, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 60/2. maddesi ve 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 456/2. ve 102/4. maddesi uyarınca olayda uygulaması gereken zamanaşımı süresi 5 yıldır. Diğer yandan; gelişen zararın olması durumunda bu gelişmenin son bulduğu tarihte davacı zararını öğrenmiş olacak ise de somut olayda gelişen bir durumun ya da müstakbel (gerçekleşecek-gelecek) bir zararın söz konusu olmadığı tüm dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Somut olayın 01/12/2001 tarihinde meydana geldiği ve 22/05/2015 ıslah tarihi itibari ile 5 yıllık (uzamış) ceza zamanaşımı süresi dolduğu ıslah dilekçesinin ise zamanaşımı süresi dolduktan sonra verildiği görülmektedir. Açıklanan nedenlerle, ıslahla istenen miktarın zamanaşımını nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken kabulü yerinde olmamış bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
3-818 sayılı Borçlar Kanunu 47. maddesi (6098 sayılı TBK md.56) hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Davaya konu olan olayda; olayın oluş şekli, olay tarihi, tarafların durumu ve özellikle davacı ...’ın kalp krizi geçirmesinde, kişide mevcut olan kalp damar hastalığının kolaylaştırıcı etkisi olduğunun anlaşılmış bulunması karşısında hükmedilen manevi tazminat tutarı fazladır. Davacılar yararına daha az düzeyde manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken yazılı biçimde karar verilmiş olması doğru değildir. Kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) ve (3) sayılı bentlerde gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, davalıların diğer temyiz itirazlarının (1) sayılı bentte gösterilen nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 18/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.