12. Ceza Dairesi 2019/6182 E. , 2020/5463 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Karar Tarihi : 24/12/2015
Suç : Taksirle yaralama
Hüküm : 1-Sanık ... hakkında; TCK"nın 89/1, 89/2-b, 62/1, 52/2-4. maddelerine göre mahkumiyet
2-Sanık ... hakkında; TCK"nın 89/1, 89/2-b, 62/1, 51/1-3. maddelerine göre mahkumiyet
3-Sanıklar ... ve ... hakkında ayrı ayrı beraat
Temyiz Edenler : Sanıklar müdafileri, katılan vekili
Taksirle yaralama suçundan sanıklar ... ve ... mahkumiyetine, sanıklar ... ve ..."in beraatine ilişkin hükümler, sanıklar müdafileri ve katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Olay tarihinde, katılanın, sanık ..."in sahibi olduğu, sanık ..."nun da işletmenin müdürü olarak görev yaptığı ... ...Mobilya Pazarlama Motorlu Araçlar ve Taşıma Araçları San. Ve Tic. Ltd. Şti isimli işyerine müşteri olarak gittiği, bu sırada müştekinin işyerinde bulunan yük taşıma asansörünün boşluğuna düşmesi sonucu hayati fonksiyonlarını 4. derecede etkileyecek nitelikte kemik kırığı şeklinde yaralandığı olayda; dosya kapsamına göre sanık ..."in olayın gerçekleştiği iş yerinin %1"lik hisse sahibi olduğu, %99"luk hisse sahibinin sanık ... olduğu, sanık ..."in şirketteki %1"lik hissesinin temsili olup şirketin işlem ve faaliyetlerini takip etmediği; diğer sanık ..."ın ise kazanın meydana geldiği iş yerinde çalışmadığı, sanıkların sahibi ve müdürü oldukları firmaya satışını yaptıkları beyaz eşyaları müşterilere teslim etmek ve kurmak amacıyla iş yerine geldiği, yük asansörüyle aşağıya sipariş malları almak için indikten sonra kazanın meydana geldiği, kazanın meydana gelmesinde sanıklar ... ve ..."in kusurları bulunmadığından, mahkemece ayrı ayrı beraatlerine karar verildiği, beraat kararlarına ilişkin kabulün oluşa ve dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılarak yapılan incelemede;
1-Sanık ..."nun mahkumiyetine ilişkin hükme yönelik sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz istemlerinin incelenmesinde;
Anayasa Mahkemesinin 07.10.2009 gün ve 27369 sayılı Resmi Gazete"de yayınlanıp, yayımından itibaren bir yıl sonra 07.10.2010 tarihinde yürürlüğe giren, 23.07.2009 gün ve 2006/65 Esas, 2009/114 karar sayılı iptal hükmünün yürürlüğe girdiği tarihe kadar 5237 sayılı TCK"nın 50 ve 52. maddeleri ve 765 sayılı TCK hükümleri uyarınca doğrudan hükmedilip, başkaca hak mahrumiyeti içermeyen 2000 TL"ye kadar (2000 TL. Dahil) adli para cezalarına ilişkin mahkumiyet hükümleri 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı Kanunun 305. maddesi gereğince kesin nitelikte olup, 07.10.2010 ila 6217 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 14.04.2011 tarihine kadar ise mahkumiyet hükümlerinin hiçbir istisna öngörülmeksizin temyizinin mümkün olduğu, 14.04.2011 ve sonrasında ise, doğrudan hükmedilen 3000 TL’ye kadar (3000 TL. Dahil) para cezalarının 5320 sayılı Kanunun Geçici 2. maddesi uyarınca kesin nitelikte olduğu, sanık hakkında taksirle yaralama suçundan 24.12.2015 tarihinde verilen 3.000.-TL adli para cezasından ibaret mahkumiyet hükmüne karşı suç vasfına ilişkin herhangi bir temyiz istemi de bulunmadığından sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz istemlerinin 1412 sayılı CMUK"un 317. maddesi uyarınca isteme uygun olarak REDDİNE;
2-Sanıklar ... ve ..."in beraatine ilişkin hükümlere yönelik katılan vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde;
Yapılan yargılama sonunda, yüklenen suç açısından sanıklar ... ve ..."in kusurlarının bulunmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin sanıkların kusurlu olduğuna, cezalandırılmaları gerektiğine, kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, beraate ilişkin hükümlerin isteme uygun olarak ONANMASINA;
3-Sanık ..."in mahkumiyetine ilişkin hükme yönelik sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz istemlerine gelince;
Sanığa isnat edilen eylemin, 5237 sayılı TCK"nın 89. maddesinin 1-2-3. fıkralarında düzenlenen ""taksirle yaralama"" suçuna ilişkin olduğu, taksirle bir kişinin yaralanmasına sebebiyet verilmesi halinde gerçekleşecek olan taksirle yaralama suçu için TCK"nın 89. maddesinin 1. fıkrasında temel ceza miktarının ""üç aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası"" olarak belirlendiği; 5271 sayılı CMK"nın, 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan ""Basit Yargılama Usulü"" başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan; ""Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir."" şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanunun geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan ""01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz."" şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli ve 31218 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan, 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas-2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile; ""...kovuşturma evresine geçilmiş..."" ibaresinin, aynı bentte yer alan ""...basit yargılama usulü..."" yönünden Anayasa"ya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle, kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanunun 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK"nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; ""mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir."" şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibariyle maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK"nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK"nın 7. maddesi ile CMK"nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle, sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, ""Basit Yargılama Usulü"" yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması;
Bozmayı gerektirmiş olup, sanık ... müdafii ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı sair yönler incelenmeksizin 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; 22.10.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.