11. Hukuk Dairesi 2017/915 E. , 2018/5751 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ
... olarak görülen davada ... Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nce verilen 24/01/2017 tarih ve 2017/16-2017/15 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı, şirket müdürü ...’nun, müdürlük süresi dolmuş olmasına rağmen, şirket ortaklarının bir araya gelememesi ve tasfiye sürecinin de devam etmesi sebebiyle yeni bir atama ve görevlendirilmenin yapılamadığı, .... hükümleri ve Yargıtay’ın yerleşik görüşüne göre, yeni müdür görevlendirilinceye kadar, görev süresi dolan müdürün görevinin devam ettiği, sürenin dolmasının görevi kendiliğinden sona erdirmeyeceği, tasfiye nedeniyle müdürün görevinin sona ermeyeceği, tasfiye halindeki şirketi tasfiye ile ilgili konularda, mahkemelerde ve dış ilişkilerde tasfiye memurlarının temsil edeceği, tasfiye ile ilgili olmayan hususlarda yönetim organının temsil yetkisinin devam ettiği iddiasıyla, şirket müdürü görev ve yetkisi dahilinde yapılması gereken zorunlu ve yasal işlerin yapılabilmesi için, görev süresi dolan şirket müdürü ...’nun yeni müdür görevlendirilmesi yapılıncaya kadar hukuken müdürlük görevinin devam ettiğinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, dava hakkının hukuki yarar ile sınırlı olduğu, eda davalarında hukuki yararın varlığının asıl olduğu ve ayrıca bu yönde bir ispat yükümlülüğünün bulunmadığı, tespit davalarında ise hukuki ilişkinin varlığının hemen tespit edilmesinde davacının korunmaya değer bir hukuki yararının bulunması gerektiği, bunun da 3 şartın birlikte varlığına bağlı gerçekleşmesi gerektiği, bu şartların;1-Davacının bir hakkı veya hukuki durumu güncel bir tehlike ile tehtid edilmesi, 2-... nedeniyle davacının hukuki durumu tehtid içinde olması ve bu hususun davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunması, 3-Yalnız kesin hüküm etkisine sahip olup, cebri icraya yetki vermeyen tespit hükmünün bu tehlikeyi ortadan kaldırmaya elverişli olması olduğu, davacının davayı ... açmasında ne gibi bir hukuki yararının olduğu anlaşılamadığı, talep gibi karar verilmesi halinde dahi hakkı var ise ./..
korumaya yetmeyeceği gibi hükmün yerine getirilme olağanın da bulunmadığı, davacının istemi konusunda verilecek karar sonucunda olumsuz etkilenecek kişi ve kurumları taraf göstererek dava açması gerektiği, gerekçesiyle, davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle, HMK 115/2 maddesi gereği, usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı istinaf yoluna başvurmuştur.
... Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre, istinaf başvusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre davacı vekili tarafınca yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. madddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 6,70 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 26/09/2018 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.