17. Hukuk Dairesi 2016/17071 E. , 2019/7619 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı ... Emeklilik A.Ş. vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davacının eşi ..."nin davalı bankadan kullandığı kredinin teminat altına alınması amacıyla davalı sigorta şirketi tarafından Hayat Sigorta Poliçesi düzenlendiğini, poliçe süresi içinde davacı yakınının öldüğünü, davalı sigorta tarafından ödeme yapılmadığı için davacının bakiye kredi borcu 14.598,84 TL"yi bankaya ödemek zorunda kaldığını belirterek davacının ödediği 14.598,84 TL"nin ödeme tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep etmiş; 28.01.2016"da taleplerini 18.730,00 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili, sigortalı murisin sağlık durumu hakkındaki beyan yükümlülüğüne aykırı davranması nedeniyle zarardan sorumlu olmadıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davalı banka hakkında açılan davanın reddine; davalı sigorta şirketi hakkındaki davanın kabulü ile 18.730,00 TL"nin dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte bu davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı ... Emeklilik A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun"un 73. ve 3/1. maddeleri gereği, Hayat Sigorta Sözleşmesi"ne dayalı tazminat istemli davada Tüketici Mahkemesi"nin görevli olmasına göre; davalı ... Emeklilik A.Ş. vekilinin, aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, hayat sigorta sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacı murisinin kullanmış olduğu banka kredisi nedeniyle, davalı sigorta şirketi tarafından 02.09.2010-02.09.2013 vadeli hayat sigorta sözleşmesi düzenlenmiş; poliçenin düzenlenmesinden sonra, 07.06.2011 tarihinde davacının eşi olan sigortalı vefat etmiştir.
Poliçenin tanzim edildiği ve rizikonun gerçekleştiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK"nun, sigorta sözleşmesi kurulurken sigortalıya yüklenen doğru bilgi verme (ihbar) yükümlülüğünü düzenleyen 1290. maddesi, her ne kadar mal sigortalarına ilişkin bulunmakta ise de, Dairemiz"in yerleşik kararları ile hayat sigortalarında da uygulanmaktadır.
Gerek TTK"nun 1290. maddesi ve gerekse Hayat Sigortası Genel Şartlarının C.2.2. maddesi düzenlemesine göre; sigorta şirketinin sorusu üzerine veya her hangi bir soru sorulmadan (dolayısı ile buna ilişkin bir form doldurulmadan) sigortalı, sözleşmenin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlüdür.
Poliçenin düzenlenmesi sırasında sigortalının, doğru beyan yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğinin ve sigortacının TTK"nun 1290. maddesine göre, sözleşmeden cayma hakkını kullanmasının haklı olduğunu kabul için ise, sigortalının gizlediği iddia olunan hastalık ile riziko (ölüm) arasında illiyet bağının bulunması gerekmektedir. Anılan bu tespit ve değerlendirmenin yapılması da, tıbbi ve teknik bilgiyi gerektiren bir iştir.
Somut olayda; davalı taraf, poliçe tanziminden önce muriste mevcut olan kronik kalp yetmezliği ve yüksek tansiyon hastalıklarının gizlenmesi nedeniyle, zarardan sorumlu olmadıklarını savunmuştur. Mahkeme ise, ölüm sebebi olan akut böbrek yetmezliği rahatsızlığına ilişkin olarak, poliçe tanziminden önce konulmuş teşhis bulunmadığı ve sigortalı murisin doğru beyan yükümlülüğünü ihlali bulunmadığı yönündeki bilirkişi görüşü doğrultusunda, davalı sigortacı yönünden davanın kabulüne karar vermiştir.
Mahkemenin hükme esas aldığı 23.06.2015 tarihli bilirkişi heyeti raporunu düzenleyen heyette kardiyoloji uzmanının bulunmadığı ve doktor bilirkişinin adli tıp uzmanı olduğu görülmektedir. Anılan bu raporda; sigortalı murisin son epikriz raporuna göre ölüm sebebinin akut böbrek yetmezliği olduğu; poliçe tanziminden önce (2004 yılından beri) mevcut olan hastalığının ise kronik kalp yetmezliği olduğu; ölüm sebebi akut böbrek yetmezliği olduğu ve bu hastalık için daha önce konulmuş bir teşhis olmadığından, beyan yükümlülüğüne aykırılık bulunmadığı şeklinde görüş bildirilmiştir.
Ne var ki; sigortalı murisin ölümünden 4 gün önce halsizlik ve bilinçte bulanıklık şikayetleriyle hastaneye başvurusu üzerine yapılan tetkiklerinde, akut böbrek yetmezliği tespit edilip diyalize alındığı ve kalp krizi sonucu öldüğünün tıbbi belgelerde yer aldığı; düzenlenen ölüm belgesinde de ölüm nedeni olarak 7 yıldır mevcut olan kalp yetmezliği ve by-pass"a bağlı olarak solunum yetmezliğinin belirtildiği görülmektedir. Diğer taraftan; poliçe tanzimi sırasında sigortalı muris tarafından imzalanan bilgilendirme formunda, "bilgim dahilinde olan mevcut ya da önceki rahatsızlıklarımdan kaynaklanan tazminatların ödenmeyeceğini kabul ediyorum" ifadeleri yer almıştır. Tüm bu hususlar karşısında, mahkemenin benimsediği bilirkişi heyeti raporu, yeterli bir rapor değildir.
Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında mahkemece; kardiyoloji uzmanı ve nefroloji uzmanı doktor bilirkişilerin de bulunduğu başka bir bilirkişi heyetinden, sigorta ilişkisinin kurulmasından önce sigortalı muriste bulunan ve sigortacıya bildirilmeyen kronik kalp yetmezliği- yüksek tansiyon rahatsızlıkları ile ölüm arasında illiyet olup olmadığı, önceki rahatsızlıkların akut böbrek yetmezliğinin ortaya çıkmasına etkisi olup olmadığı hususlarının tıbbi verilerle açıklanması hususlarında, ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alındıktan sonra, sigortalı muris tarafından imzalanan bilgilendirme formundaki beyan ve kabul ile TTK"nun 1290. ve HSGŞ"nın C.2.2. maddesi kapsamında davalı sigortacının hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı ... Emeklilik A.Ş. vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı ... Emeklilik A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ... Emeklilik A.Ş."ne geri verilmesine 17/06/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.