8. Hukuk Dairesi 2015/7530 E. , 2015/9762 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Muhdesatın tespiti
..... ile ..... ve ..... aralarındaki muhdesatın tespiti davasının kısmen kabulüne dair Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 21.12.2012 gün ve 119/419 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili ve davalı ..... vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, 536 ada 8 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binanın 2 numaralı bağımsız bölümünün tamamının ve 1 numaralı bağımsız bölüme yapılan iyileştirmelerin davacı tarafından yaptırıldığının tespiti istemine ilişkindir.
Davalı ....., davanın reddine karar verilmesini savunmuş, davalı ..... ise davayı kabul ettiğini açıklamıştır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, hüküm fıkrasında ayrıntılı olarak belirtilen ilave işlerin davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesi üzerine, hüküm; davalı..... vekili ve davacı vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
1-Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dosya kapsamına, dava evrakı ile yargılama tutanakları içeriğine, deliller değerlendirilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekilinin yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davalı ..... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Bilindiği üzere TMK’nun 684/1. maddesi uyarınca kural olarak, bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur. 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da vurgulandığı gibi, eşya hukukunda, muhdesatdan, bir arazi üzerinde arz malikinden başkasına veya bir paydaşa ait yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak sağlamaz. Muhdesat sahibinin hakkı, sadece şahsi bir haktır (TMK 722, 724, 729).
Ne var ki; TMK’nun 1012 maddesi hükmüne göre; malikin rızasıyla, kamu hukukundan kaynaklanan kısıtlamalar, Tapu Sicil Tüzüğü’nün belirlediği ayrık durumlar ve özel kanun hükümlerinde saklı hallerde tapu kütüğünün beyanlar hanesine muhdesatla ilgili şerh verilebilir. Başka bir anlatımla, tapu kütüğünün beyanlar hanesine “beyanda” bulunulabilmesi için Medeni Kanun veya ilgili özel yasalarda bir düzenlemenin bulunması gerekir.
Muhdesatın aidiyetinin tespiti davasının güncel hukuki yarar bulunması koşuluyla açılabileceği doktrinde ve Yargıtay uygulamasında kabul edilmektedir. Taraflar arasında görülmekte olan bir ortaklığın giderilmesi davasının varlığı ya da taşınmazın veya üzerinde bulunan muhdesatın kamulaştırma işlemine tabi tutulması gibi durumlarda taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatlar hakkında aidiyetin tespiti davası açılmasında hukuki yarar bulunduğu benimsenmektedir. Hukuki yarar dava koşulu olup hukuki yarar bulunmaması halinde, davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiği kuşkusuzdur.
Her ne kadar Mahkemece, dava konusu taşınmazın, davacı tarafından mirasbırakandan satın alındığı ancak davalı tarafından . Asliye Hukuk Mahkemesi"nde muris muvazaası hukuki nedenine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davası neticesinde, davacı adına olan tapu kaydının iptali ile muris mirasçıları adına miras payları oranında tesciline karar verildiği, davacının tespit davası açmayı gerektirir hukuki yarar koşulunun gerçekleştiği kabul edilmiş ise de; temyize konu olan bu davada taraflar arasında ortaklığın giderilmesi davası bulunmadığı gibi taşınmaz ve muhtesatın kamulaştırmaya konu olduğuna dair herhangi bir iddia savunma, bilgi ve belge de bulunmadığı dikkate alındığında, davacının muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açmasında hukuki yararının bulunmadığı bir başka deyişle dava şartının gerçekleşmediği dosyaya yansıyan bilgi ve belgelerle anlaşılmıştır. Tespit davası açılmasında hukuki yararının bulunmadığı dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde işin esası incelenerek hüküm kurulması doğru olmadığından usul ve yasaya aykırı hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeplerle davalı ..... yararına 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacı vekilinin temyiz itirazlarının 1. bentte gösterilen sebeple REDDİNE, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 194,50 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacı ile davalıya ....."a ayrı ayrı iadesine, 30.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.