8. Hukuk Dairesi 2014/1652 E. , 2015/9797 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire"ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
K A R A R
Davacı üçüncü kişi vekili, . İcra Müdürlüğü’nün 2013/1910 (yenilemeden önce 2008/8012) sayılı takip dosyasında yazılan talimat uyarınca, İcra Müdürlüğü’nün 2012/510 sayılı talimat dosyasında yapılan hacze konu mahcuzların davacı üçüncü kişiye ait olduğunu, mahcuzların faturalarının bulunduğunu, haciz adresinin ve mahcuzların borçlu şirket ile ilgisinin bulunmadığını belirterek, istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına ve tazminata karar verilmesini istemiştir.
Davalı alacaklı vekili; borçlu şirket ile davacı 3. kişi şirket arasında organik bağ bulunduğunu, borçlu şirket temsilcisinin hacizde hazır bulunduğunu, davacı 3. kişinin dayanak olarak sunduğu faturaların borcun doğumundan sonraya ilişkin olduğunu belirterek istihkak iddiasının reddi ile tazminata karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalı borçlu şirket, usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara katılmadığı gibi cevap da vermemiştir.
Mahkemece toplanan delillere göre; borçlu şirket ile davacı şirket ortaklarının, faaliyet alanlarının aynı olduğu, şirketlerin defterlerinin bazılarının kapanış tasdiklerinin olmaması nedeniyle itibar edilmemesi gerektiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı 3. kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK"nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak" davası niteliğindedir.
İcra ve İflas Kanunu"nun 71. maddesinin ikinci fıkrasında; "Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun zamanaşımına uğradığını ileri sürecek olursa, 33/a maddesi hükmü kıyasen uygulanır" hükmü yer almaktadır. Aynı Kanun"un 33/a maddesinin birinci fıkrasında ise "İlamın zamanaşımına uğradığı veya zamanaşımının kesildiği veya tatile uğradığı iddiaları İcra Mahkemesi tarafından resmi vesikalara müsteniden incelenerek icranın geri bırakılmasına veya devamına karar verilir" denilmektedir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında da; "Alacaklı, icranın geri bırakılması kararının kesinleştiğinin kendisine tebliğinden sonra, zamanaşımının vaki olmadığını ispat sadedinde ve 7 gün içinde umumi mahkemelerde dava açabilir. Aksi takdirde icrası istenen ilamın zamanaşımına uğradığı hususu kesin hüküm teşkil eder" hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda; yargılama esnasında davacı 3. kişi tarafından dosyaya sunulan İHM. 22.4.2013 T. 2013/309 E.-287 K. sayılı kararı ile; icra takibinden sonra gerçekleşen zamanaşımı nedeni ile TTK’nun 726., İİK’nun 71/2., 33/a maddeleri gereğince borçlu şirket açısından icranın geri bırakılmasına karar verildiği, kararın kesinleşme şerhinin ise dosyada bulunmadığı anlaşılmaktadır.
O halde; Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgulara göre, yukarıda sözü edilen İHM. 22.04.2013 T. 2013/309 E.-287 K. sayılı icranın geri bırakılması kararının kesinleşip kesinleşmediği, kesinleşmiş ise alacaklının 7 gün içinde genel mahkemelerde dava açıp açmadığının araştırılması alacaklı tarafından genel mahkemelerde İİK"nun 33/a-2. maddesi uyarınca açılan bir davanın olmaması halinde alacağın zamanaşımına uğradığı hususunun kesin hüküm teşkil edeceği ve icranın geri bırakılması kararının, takibin iptaline ilişkin sonuçları doğuracağı ve icra dosyasındaki mevcut hacizlerin kalkacağı, alacaklı tarafından açılmış böyle bir dava varsa sonucunun istihkak davasında bekletici mesele yapılacağı, dava sonuna kadar icra takibinin duracağı davanın kazanılması halinde duran icra takibine devam edileceği, davanın kaybedilmesi halinde ise dosyadaki hacizlerin kalkacağının değerlendirilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bozma neden ve şekline göre, diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı 3. kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK"nun 366. ve HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma neden ve şekline göre, diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK nı.297/ç) ve İİK"nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 30.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.