4. Hukuk Dairesi 2015/14457 E. , 2017/7251 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... Yalçın tarafından, davalı ... ve diğerleri aleyhine 10/07/2014 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 28/05/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız şikayet nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istemin kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı; davalılarla iş ortaklığına giriştiğini, daha sonra davalıların vaatlerini yerine getirmemeleri nedeniyle ortaklık için ödediği paraları talep ettiğini ancak parasını alamadığını, ayrıca davalıların "iş ve çalışma hürriyetinin ihlali, yağma, birden fazla kişiyle yağma" suçlarından dolayı hakkında suç duyurusunda bulunduklarını, ... 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanarak beraat ettiğini, davalıların söz konusu şikayetin haksızlığını bildikleri halde şikayette bulunmaları nedeni ile uğradığı manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalılar; davacının tehdit ve baskıları sonucunda başka bir ile göç etmek zorunda kaldıklarını, davacı hakkında yürütülen ceza davasında kesin ve somut delil elde edilemediğinden beraat kararı verildiğini, bu kararın atılı suçu işlemediğiyle ilişkilendirilmesinin doğru olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalıların davacının haksız olarak yargılanmasına sebep oldukları, böylece kişilik haklarının zedelendiği gerekçesi ile istemin bir bölümünün kabulüne karar verilmiştir.
Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden; davacı ile davalıların ortak iş yaptıkları, daha sonra aralarında hukuki anlaşmazlık yaşandığı, davalıların davacı hakkında iş ve çalışma hürriyetinin ihlali, yağma, birden fazla kişiyle yağma suçlarından şikayetçi oldukları, davacı hakkında ceza yargılaması yapıldığı ve yeter derecede delil elde edilmeyip müsnet suçları işlediği sabit olmadığı gerekçesiyle beraatine karar verilmesi üzerine davalılar hakkında haksız şikayet nedeniyle eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır.
Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.
Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmış, 25. maddesinde kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı, TBK’nun 58. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.
Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
Somut olaya gelince, davalıların davacı hakkında iş ve çalışma hürriyetinin ihlali, başkasını bir malın teslimi veya bir malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılmak suretiyle yağma, birden fazla kişi tarafından yağma eylemlerinde bulunduğu gerekçesiyle şikayetçi oldukları, Cumhuriyet Savcılığı tarafından yapılan soruşturma sonucunda yeterli delil ve emare görülerek kamu davası açıldığı nazara alındığında davalıların şikayetçi olmasında az da olsa emareler bulunduğu, şikayetin olağan kuşku üzerine somut emarelere dayandırılarak yapıldığının kabulü ile istemin tümden reddi gerekirken, şikayetin haksız olduğundan bahisle istemin kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 15/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.