8. Hukuk Dairesi 2015/7541 E. , 2015/10379 K.
"İçtihat Metni"Beykoz 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Yargılamanın iadesi talebi
... ile.... aralarındaki yargılamanin iadesi talebi davasının reddine dair Beykoz 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 13.05.2014 gün ve 69/277 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi iade-i muhakeme talebinde bulunan davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, vekil edeni adına kayıtlı taşınmazların harici satışa konu edilerek, harici edilerek, hileli yollarda kısa sürede hükmen 3. Kişiler adına tescilinin sağlandığını, olayla ilgili olarak Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığı"na suç duyurusunda bulunduğunu açıklayarak vekil edeni adına kayıtlı 254 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki hissenin iptali ile davalı adına tesciline ilişkin Beykoz 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 24.09.2012 gün, 2011/473 Esas ve 2012/358 Karar sayılı kesinleşen hükmünün, 6100 sayılı HMK"nun 375/1-h bendinde yazılı nedenlerle yargılamanın yenilenmesi yoluyla ortadan kaldırılmasını istemiştir.
Davalılar vekili, yargılamanın iadesi talebinde bulunan davacının iddialarının asılsız olduğunu açıklayarak, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece; yargılamanın iadesi talep edilen tapu iptali ve tescil davasında her iki tarafın da vekilleri bulunduğu, usulsüz tebligatın yargılamanın iadesi nedeni olmadığı ve sahteliği iddia olunmayan vekaletname ile davalı vekiline davayı kabul yetkisi verildiği gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, HUMK"nun 445/7. bendinde (6100 sayılı HMK"nun 375/1-h) yer alan "lehine karar verilen tarafın, karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması" hukuki nedenine dayalı yargılamanın yenilenmesi isteğine ilişkindir.
Davacı, yargılamanın iadesine konu davaya benzer şekilde aleyhinde sonuçlanmış birçok davanın bulunduğunu, kendi vekili, davacı asıllar ve dava dışı 3. kişilerin de katılımı ile kendisine ait birçok taşınmazın hisseli olarak harici satış yapılmış gibi gösterilerek aleyhine hüküm oluşturulduğunu, bu şekilde hile ve dolandırıcılık suretiyle zarara uğratıldığını ileri sürmektedir.
Dosya arasındaki belgelere göre; eldeki davanın davalısı .. vekili Av. .... tarafından, 264 ada 1 parsel sayılı taşınmazda 550/10560 hissenin haricen satın alındığı belirtilerek tapu kaydının tapu iptali ve tescili için Beykoz 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nde dava açıldığı, davalı (yargılamanın iadesi isteminde bulunan) vekilinin davayı kabul etmesi üzerine aynı tarihte kabulüne karar verildiği, 28.09.2012 gerekçeli kararın davacı ve davalı vekillerine tebliğ edildiği adı geçenlerin hükmün temyizinden feragat ettiklerini bildirmelerinden sonra Mahkemece verilen kabul kararının kesinleştiği anlaşılmıştır.
Hemen belirtmek gerekir ki; HUMK"nun 445/7. bendine göre, lehine karar verilen tarafın veya vekilinin, hükme etkisi olan diğer bir hile (ve hud"a) kullanmış olması yargılamanın iadesi sebebidir. Hile; gerçekte var olan olayların bilerek gizlenmesi veya gerçek dışı olaylara (vakıalara) mal etmek suretiyle diğer tarafın aldatılması (iğfal edilmesi)’dır. Hükmü etkileyen hile ve hud’anın (hud’anın lüğattaki anlamı: Aldatma, oyun, hile, desise, dalavere, tertip, düzen) her olayın gelişim biçimine göre takdiri tamamen hakime aittir.
Olayların gösterdiği gelişmelere göre hükme etkili olan ve yargıyı yanılgıya götüren tüm olayların hile sayıldığı kabul edilmektedir. Maddedeki hilenin diğer Kanunlardaki hileden ayrı olarak daha geniş bir anlamda hükme etki eden pek çok fiil ve hareketlerin hile şeklinde nitelendirilmesi ve olayların gelişimine göre ne gibi hallerin hile teşkil edebileceğinin hakim tarafından takdiri gerekmektedir. Hakim bir taraftan bu inceleme ve araştırmayı yaparken, öte yandan özellikle Türk Borçlar Kanununda düzenlenen hilenin unsurlarına bağlı kalmaksızın ne gibi ifade ve eylemlerin yargılamanın yenilenmesini gerekli kılacağını değerlendirmesi gerekecektir.
Gerek doktrinde ve gerekse uygulamada kabul edilen görüşlere göre, HUMK"nun 445/7.bendinde öngörülen hileli davranış olumlu (aktif) bir eylem biçiminde olabileceği gibi, çekinme ve susma gibi olumsuz (pasif) bir şekilde de ortaya çıkabilir. HUMK"nun 445/7. bendinde ifadesini bulan hile ve hud"a sayıldıkları için yargılamanın idesi sebebi teşkil eden haller arasında; hüküm verilen tarafın karşı taraf vekili ile gizlice anlaşma yoluna gitmesi, karşı tarafın açık adresi bilindiği halde, dava dilekçesinde ilgisi olmayan başka bir adresin gösterilmesi gibi davranışlar sayılabilir. Bütün sorun bu hilenin hükmü etkilemiş olup olmadığını tespitte, gerek olumlu ve gerekse olumsuz davranışın bilerek yapılıp yapılmadığını belirlemekte toplanmaktadır. ( KURU, Baki; Hukuk Muhakameleri Usulü, Altıncı Baskı, Cilt V, s. 5208- 5218)
Öte yandan; davacı delil listesi sunmuş ve delilleri arasında hile ve dolandırıcılık yaptıklarını iddia ettiği kişiler hakkında Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığı"na görevi kötüye kullanma, resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından suç duyurusunda bulunduğu ve 2014/984 Hazırlık numarası ile soruşturmanın devam ettiğini bildirmiştir. Davacı, soruşturma yanında başkaca delillere de dayanmıştır. Hile iddiası açıklandığı üzere her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Kaldı ki; hilenin bir Ceza Mahkemesi kararı ile tespit edilmiş olması gerekli olmasa da, hile teşkil eden olayla ilgili olarak Ceza Mahkemesi"nde dava açılmış ise, verilecek mahkumiyet kararı maddi olay bakımından Hukuk Hakimini bağlayacaktır. (6098 sy. TBK m.74) O halde; somut olay bakımından; Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığı 2014/987 Hazırlık numarası üzerinden devam eden soruşturmanın sonucunda kamu davası açılması ve mahkumiyet kararı verilmesi durumunda verilen kararın eldeki davayı etkileme durumu da mevcuttur.
Bu nedenle, Mahkemece, Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığı 2014/977 hazırlık numarası üzerinden devam ettiği anlaşılan soruşturmaya ilişkin evrakların getirilip incelenmesi, bekletici sorun yapılmasının gerekip gerekmediğinin değerlendirilmesi (HMK m.165), bekletici sorun yapılması halinde, hazırlık soruşturması sonucu, dava açılması halinde Ceza Mahkemesi sonucunun beklenilmesinin düşünülmesi ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma inceleme sonucunda yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan, kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 07.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.