
Esas No: 2014/20165
Karar No: 2014/20165
Karar Tarihi: 19/7/2017
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
AYŞEGÜL SEVENGİN VE TUĞRUL SEVENGİN BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2014/20165) |
|
Karar Tarihi: 19/7/2017 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Burhan ÜSTÜN |
Üyeler |
: |
Serruh
KALELİ |
|
|
Hicabi
DURSUN |
|
|
Kadir ÖZKAYA |
|
|
Rıdvan GÜLEÇ |
Raportör Yrd. |
: |
Halil
İbrahim DURSUN |
Başvurucular |
: |
1. Ayşegül
SEVENGİN |
|
|
2. Tuğrul
SEVENGİN |
Vekilleri |
: |
Av. Bahri
Bayram BELEN |
|
|
Av. Ali
PEHLİVAN |
|
|
Av. Emel
ATAKTÜRK SEVİMLİ |
|
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; askerlik hizmeti sırasında ateşli silah yaralanması
sonucu ölüm olayının meydana gelmesi ve bu ölüm olayına ilişkin etkili bir ceza
soruşturması yürütülmemesi nedenleriyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 24/12/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, başvuru hakkında görüş sunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve ekleri ile soruşturma dosyasının içeriğinden
tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucular, 3. Jandarma Eğitim Tabur Komutanlığı Hizmet ve
Muhafız Bölük Komutanlığı (Ezine/Çanakkale) emrinde asker iken 2/3/2014
tarihinde yaşamını yitiren 1984 doğumlu Cihan Sevengin"inanne ve babasıdır.
A. Cihan Sevengin"in Askere Alınması ve Ölümü
9. Başvurucuların oğlu Cihan Sevengin 10/4/2013 tarihinde askere
sevk edilmiş ve 12/4/2013 tarihinde Bornova 10. Jandarma Eğitim Alay
Komutanlığına teslim olmuştur. Cihan Sevengin, eğitim birliğine katılmasından
sonra bölük komutanı ile yaptığı görüşmede ailevi ya da şahsi herhangi bir
sorununun bulunmadığını belirtmiştir.
10. İzmir/Bornova"daki askerlik eğitimini 20/7/2013 tarihinde
tamamlayan Cihan Sevengin, yedi gün izin kullanmış ve akabinde usta birliğine
teslim olmuştur. Cihan Sevengin 30/7/2013 tarihli Erbaş ve Er Bilgi Formu"nda
sorulan "Ailesinde ve/veya yakın
akrabalarında ruhsal ya da fiziksel yönden bir rahatsızlığı olan var mı?
Ailesinde ve/veya yakın akrabalarında intihar ya da intihara teşebbüs eden var
mı? Daha önce geçirdiği önemli bir fiziksel rahatsızlık, ameliyat var mı? Daha
önce geçirdiğini herhangi bir ruhsal rahatsızlık var mı? Tedavi amaçlı sürekli
olarak kullandığı ilaç var mı? şeklindeki sorulara "Hayır" cevabını vermiştir.
Cihan Sevengin sadece "Sürekli bir
rahatsızlığı var mı?" sorusuna
"Evet" cevabını vermiş ve açıklama kısmında
rahatsızlızlığının "bel fıtığı"
olduğunu belirtmiştir.
11. Cihan Sevengin 20/9/2013 tarihinde, verilen görevi yerine
getirmediğinden bahisle bir hafta izin kullanmama disiplin cezası ile tecziye
edilmiştir. Cihan Sevengin savunmasında, rahatsızlığından ve nöbet saatlerinin
denk düşmemesinden dolayı görevlerini yerine getiremediğini belirtmiştir.
12. Cihan Sevengin 2/3/2014 tarihinde 04.00-06.00 saatleri
arasında nizamiye nöbetçisi olduğu için anılan yerdeki nöbet kulübesine gitmiş
ve nöbet tutmaya başlamıştır. Aynı yerde 06.00-09.00 saatleri arasında nöbetçi
olan J. Er O.K., nöbet değişimi için nöbet kulübesine girdiği sırada Cihan
Sevengin"i vurulmuş bir vaziyette görmüştür. Bunun üzerine Ezine Devlet
Hastanesine kaldırılan Cihan Sevengin, burada yapılan müdahalelere rağmen
kurtarılamayarak yaşamını yitirmiştir.
B. Ceza Soruşturması Süreci
1. Soruşturma Kapsamında Yapılan İlk İşlemler
ve Alınan Raporlar
13. Saat 07.30 sıralarında kendisine bilgi verilen K.K.K. 2"inci
Kolordu Komutanlığı Askerî Savcılığı (Askerî Savcılık) nöbetçi Askerî Savcısı,
olay yeri inceleme ekibinin olay yerine yönlendirilmesini istemiş; ardından
kendisi de saat 09.00 sıralarında yola çıkarak saat 11.00"de olay yerine
intikal etmiştir.
14. Askerî Savcı"nın emir ve talimatları doğrultusunda olay yeri
incelemesi gerçekleştirilmiş, bu kapsamda maktulün ellerinden ve elbiselerinden
svaplar alınmış, olay yerinin krokisi çizilmiş ve fotoğrafları çekilmiştir.
Olay yerinde bulunan 650269 seri numaralı G-3 piyade tüfeği ile diğer deliller
muhafaza altına alınmıştır.
15.Olay yerinde Cihan Sevengin"e ait olduğu değerlendirilen bir
not bulunmuştur. Not bulunan kâğıtta şunlar yazılıdır:
"Üstümdeki eşyalar ve dolabımdakiler ve
valizlerim A.U. - Hoca - Okan ya da K.Ç.ye emanet.
Lütfen yerine ulaştırın. Hakkınızı helal edin. Çoktur banyo yapmadım ve
bağırsaklarım çalışmıyo ve çok para yedim. (imza)"
16.Olay yeri incelemesi bittikten sonra ölü harici muayenesine
geçilmiştir. Ölü muayenesi işlemine göre cesedin göğüs bölgesinin üst tarafında
sol yanda 4x2,5 cm genişliğinde ateşli silah yaralanmasına bağlı lezyona
rastlanmıştır. Cesedin sırt bölgesinde ise 2x1,5 cm boyutlarında ateşli silah
yaralanmasına bağlı lezyon tespit edilmiştir. Ölü harici muayenesi işlemine
katılan Aile Hekimi Uzmanı M.A.Z. ile Aile Hekimi S.B. ölü harici muayene
bulgularını şöyle değerlendirmiştir:
"(...)Tam kesin olmamakla birlikte
sırttaki lezyonun küçük göğüs ön yüzdeki lezyonun büyük ve parçalı olması
nedeniyle ön lezyonun çıkış, sırttaki lezyonun ise giriş deliği ile uyumlu
olduğu, ancak adli tabiplikçe yapılacak ayrıntılı inceleme neticesi
kesinleştirileceği kanaatini bildiririm."
17. Bu değerlendirmeler üzerine Askerî Savcı, kesin ölüm
sebebinin tespiti için klasik otopsi yapılmasına karar vermiştir. Bunun üzerine
3/3/2014 tarihinde Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesinde klasik otopsi işlemi
gerçekleştirilmiştir. Klasik otopsi işlemi sonucunda hazırlanan 2/4/2014
tarihli raporun ilgili kısmı şöyledir:
" (...)
1. Göğüs orta hattın 2 cmsolunda, sol meme
başı hizasında 3,5x3 cm.liketrafında özellikle alt
medial bölgede yoğunlaşan yanık izleri ve is bulunan ateşli silah mermi
çekirdeği giriş yarası,
2. Sol scapulerbölge alt orta kısımda 1,8x1,3
cmateşli silah mermi çekirdeği çıkış yarası görüldü.
(...)
Haricen 1 no.da tarif
edilen yerden giren ateşli silah mermi çekirdeğinin sağ atrium ve sağ
ventriküler üst kısmı ile sol atrium ve ventrikülü parçalayarak sol akciğer üst
lobunun kardiyak yüzünden girip lateral yüzünden çıkıp sol arka aksiler hattan
4-5. kotlar arasından haricen 2 noda tarif edilen yerden vücudu terk ettiği
görüldü.
SONUÇ
(...)
1.Morg İhtisas Dairesi Acil Toksikoloji
laboratuvarının raporuna göre; kanda alkol (etanol ve metanol) bulunmadığı,
kanda ve idrarda aranan maddelerin (uyutucu, uyuşturucu maddeler dahil)
bulunmadığı,
2.Kişinin vücuduna 1 (bir) adet ateşli silah
mermi çekirdeği isabet etmiş olup, oluşturduğu yaralanmanın tek başına öldürücü
nitelikte olduğu,
3.Ateşli silah mermi çekirdeği giriş deliği
cilt-cilt altı bulgularına göre atışın bitişik atış mesafesinden yapılmış
olduğu,
4.Cesetten mermi çekirdeği elde edilmediği,
5. Kişinin ölümünün ateşli silah mermi
çekirdeği yaralanmasına bağlı kosta ve skapula kırıkları ile birlikte iç organ
yaralanmasından gelişen iç kanama sonucu meydana gelmiş olduğu kanaatini
bildirir rapordur."
18.Cihan Sevengin"ın sağ ve sol el avuç içi ile el üstlerinden
alınan svaplar üzerinde Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Daire Başkanlığı
Kimyasal İnceleme Laboratuvarı tarafından atış artığı analizi yapılmıştır.Hazırlanan 28/8/2014 tarihli uzmanlık raporuna
göre Cihan Sevengin"e ait svapların tümü üzerinde atış artıkları tespit
edilmiştir. Cihan Sevengin"e ait hücum yeleği ile kapüşonlu kazağında da atış
artıkları bulunmuştur. Hazırlanan 28/8/2014 tarihli uzmanlık raporunda ayrıca
Cihan Sevengin"e ait kapüşonlu kazağın göğüs bölgesinde bir adet delinmenin
olduğu, kazağın bu bölgesinde tespit edilen atış artıklarının dağılımı ve
yoğunluğu dikkate alındığında yapılan atışın bitişik atış olduğunun
değerlendirildiği belirtilmiştir.
19. Olay yeri incelemesi neticesinde muhafaza altına alınan
Cihan Sevengin"e ait 650269 seri numaralı G-3 marka silah ile kovan ve mermi
çekirdeği, gerekli tetkiklerin yapılması amacıyla Jandarma Genel Komutanlığı
Kriminal Daire Başkanlığı Balistik İnceleme Laboratuvarına gönderilmiştir.
Balistik İnceleme Laboratuvarının 1/4/2014 tarihli uzmanlık raporunda, 650269
seri numaralı silahın ateş etmesine mani mekanik
herhangi bir arızasının bulunmadığı, deneme amaçlı yapılan atışlarda silahın
çap ve tipine uygun fişekleri patlattığının görüldüğü, incelenmek için
gönderilen 7.62x51 mm çap ve tipindeki bir adet kovanın 650269 seri numaralı
tüfek ile atılmış olduğu tespitleri yapılmıştır.
20. Askerî Savcılık, olay yerinde bulunan intihar notunun
müteveffanın elinden çıkıp çıkmadığının tespit edilmesi amacıyla da
araştırmalar yapmıştır. Askerî Savcılık, intihar notu ile Cihan Sevengin"e ait
el yazı örneklerini içeren diğer bazı belgeleri Jandarma Genel Komutanlığı
Kriminal Daire Başkanlığı El Yazısı ve Doküman İnceleme Laboratuvarına
göndermiş ve intihar notunun Cihan Sevengin"e ait diğer yazılarla mukayese
edilmesini ve nihayetinde bir rapor tanzim edilerek Askerî Savcılığa
gönderilmesini talep etmiştir. El Yazısı ve Doküman İnceleme Uzmanları A.A. ile
B.G. tarafından hazırlanan 21/4/2014 tarihli uzmanlık raporunda, gönderilen yazı
örnekleri üzerinde inceleme ve karşılaştırmalar yapıldığı belirtilmiş, yapılan
bu incelemeler neticesinde intihar notunun Cihan Sevengin"in elinden çıktığı
kanaatine varıldığı bildirilmiştir. Raporda ayrıca intihar notu üzerindeki
imzanın da Cihan Sevengin"in el ürünü olduğu ifade edilmiştir.
2. Müşteki ve Tanık Sıfatıyla Dinlenen
Kişilerin Beyanları
21. Başvuruculardan Tuğrul Sevengin, Askerî Savcı huzurunda
verdiği 26/3/2014 tarihli ifadesinde özetle oğlu ile en son olayın
gerçekleştiği günden on gün kadar önce telefonla konuştuğunu, bu konuşmada
herhangi bir anormallik sezmediğini, oğlunun konuşmasının neşeli olduğunu
belirtmiştir. Başvurucu ifadesinde ayrıca oğlunun ailevi ya da maddi bir
sorununun bulunmadığını, askere gitmeden önce oğlunun ne intihara teşebbüsünün
ne de bu yönde bir söyleminin söz konusu olduğunu, bildiği kadarıyla iki sene
kadar görüştüğü kız arkadaşından askere gitmeden yaklaşık altı ay önce
ayrıldığını, oğlunun sürekli olarak kullandığı bir ilacın olmadığını, sadece
belinde fıtık olduğunu, bu kapsamda iki kez fizik tedavi gördüğünü,
hastalığının büyük ölçüde azaldığını ancak askerlikte nüksettiğini, Cihan"ın
kendilerine iki büklüm nöbet tutmak zorunda kaldığını söylediğini, bu sağlık
probleminden dolayı üç kez revire giden oğlunun hastaneye sevkinin
yapılmadığını, tezkeresine yirmi gün kalan bir kişinin intihar etmesinin soru
işaretleri oluşturduğunu, ayrıca olayın gerçekleştiği kulübenin karşısında
başka bir kulübe daha olduğunu, o kulübenin nöbetçisinin olay günü nöbete
gelmemiş olduğunu, o asker nöbete gelseydi belki de olayın gerçekleşmeyeceğini
belirtmiştir.
22. Askerî Savcı, Cihan Sevengin"i vurulmuş vaziyette ilk gören
J. Er O.K. ile diğer bazı askerlerin olay günü ifadelerini almıştır. Jandarma
Er O.K.nin ifadesi şöyledir:
"Ben 06.00-09.00 Geyikli Nizamiye
nöbetçisiydim. Nöbet yerine gittiğimde nöbet kulübesinde karanlık olduğu için
benden önce nöbetçi olan müteveffayı göremedim. O esnada değişim aracı da bazen
nöbetçiler değişim aracı geç geldiği için nöbet yerini terk ettikleri için
gitmiş olabileceği düşüncesiyle nöbet yerinden ayrıldı. Ben daha sonrasında
kulübenin içine ayrıntılı bir şekilde baktığımda içeride, müteveffakapı
açıldığı zaman yüzü bana doğru, yani kapıya doğru, sırt kısmı da duvara yaslı
bir şekilde yerde kanlar içinde yatıyordu, aynı zamanda tüfeğinin dipçiği de
iki bacağının arasında, namlusu da göğüs kısmına doğru dönüktü. Elleri de
tüfeği tutar vaziyetteydi.Nabzını tuttuğumda nabzı
atmıyordu.Ben nöbet değişim aracına arkadan seslendim fakat beni duymadı. Devam
etti, bunun üzerine iki adet havaya manevra fişeğiniateşledim. Yine bir müddet
kimse gelmeyince kendim müdahale etmek istedim. Bu esnada revirde bulunan
ambulans ve 112 ambulansı olay yerine geldi.Tüfeği
tetik kısmından değil, üst kısmından tutarak kenara aldım. Bundan sonra
müdahale edildi. Soruldu.
TANIK CEVABEN: Müteveffayı nöbetlerden dolayı
tanırım. Bana anlattığı özel bir problemi yoktu, fakat içine kapanık bir
arkadaştı. Yaşça da bizden epeyce büyüktü. Çok iyi karakterli bir
arkadaşımızdı. Neden intihar ettiğini bilemiyorum. Tek bildiğim içine kapanık
bir arkadaşımızdı, kimseye sıkıntısını anlatmazdı. Komutanları tarafından da
dövüldüğüne veya hakarete uğradığına şahit olmadım."
23.Soruşturma kapsamında ifadesi alınan A.U.nun ifadesi
şöyledir:
"Ben Cihan"ı acemi eğitiminden beri, yani
12 aydır tanıyorum. Kendisi içine kapanık, dertlerini pek anlatmayan biriydi,
ancak herkes onu severdi, babacan bir insandı. Kendisiyle ara sıra da olsa
dertleşirdik. Bana bir gün bir kızdan bahsetti. Askere gelmeden önce kızı
sevmiş, ancak kız başkasıyla evlenmiş, askerdeyken de kız Cihan"ı bir iki kez
aramış, o sebeple morali genelde bozuktu, bazen de konuştuğumuzda bu hayat çok
sıkıcı, artık yaşamak benim için anlamsız geliyor diyordu, bundan başka bir şey
bana söylemedi. Cihan iki yıllık üniversite okumuş, gemi kaptanıydı, ancak
belinde fıtık olduğu için kaptanlık yapamıyordu. Cihan sürekli tırnağı ile eti
arasındaki yeri yiyordu. Başka herhangi bir sağlık sorunu olup olmadığını
bilmiyorum. Ailesi ile de bir problemi yoktu, yanlış bilmiyorsam maddi bir
sıkıntısı da yoktu. Soruldu.
TANIK CEVABEN: Cihan"ın komutanlarla veya
asker arkadaşlarla herhangi bir sıkıntısı yoktu kendisi sevilen biriydi."
24. Soruşturma kapsamında ifadesi alınan K.K.nin ifadesi
şöyledir:
"Müteveffayı aynı koğuşta olmamdan dolayı
tanıyorum. İçine kapanık bir arkadaşımızdı. Sessiz sakin birisiydi. Bir
sıkıntısı olduğu halinden belliydi fakat bizimle paylaşmazdı. Sorduğumuz zaman
bir problemi olmadığını söylüyordu. Ben aynı zamanda müteveffanın nöbet bitim
saatinde bir sonraki nöbetçileri getiren aracın şoförüyüm. Nöbetçiler araç geç
geldiği için bazen bizi beklemeden kendileri yürüyerek koğuşlarına
gidiyorlardı. Ben de nöbet yerine gittiğimde etrafta kimseyi göremeyince
06.00-09.00 nöbetçisini bırakarak nöbet yerinden uzaklaştım. Bir müddet sonra
ben benzinlik nöbet kulübesinin oradayken iki adet manevra fişeği sesi duydum.
Sesin geldiği yerin Geyikli Nizamiye nöbet yeri olduğu söylenince ben de olay
yerine gittim. Soruldu.
TANIK CEVABEN: Ben olay yerine intikal ettiğim
anda bıraktığım nöbetçi arkadaş bizi bekler pozisyonda kulübenin dışında
bekliyordu, o esnada kendisi 112"yi aramış. Ben kötü olduğum için müteveffaya
bakamadım, bu sebepten dolayı ben müteveffaya bakamadım, revire giderek ambulans
çağırdım."
25. Soruşturma kapsamında ifadesi alınan diğer askerler de genel
olarak Cihan Sevengin"in içine kapanık ve sıkıntılarını kimse ile paylaşmayan
bir asker olduğunu belirtmişlerdir.
3. Soruşturma Kapsamında Yapılan Diğer
Araştırmalar
26. Askerî Savcılık, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı ile
çeşitli yazışmalar yapmış ancak Cihan Sevengin"in kullandığı cep telefonu
üzerinde yapılan incelemede ve telefonun Telekomünikasyon İletişim
Başkanlığından alınan dökümlerinde delil değeri taşıyabilecek bir bilgiye
ulaşamamıştır.
27. Askerî Savcılık, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığına ve Türk
Eczacıları Birliğine müzekkereler yazarak Cihan Sevengin"in 1/10/2013 ile
2/3/2014 tarihleri arasında kullanmış olduğu ilaçların isimlerinin
bildirilmesini istemiştir. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı ve Türk Eczacıları
Birliği tarafından gönderilen cevap yazılarında söz konusu tarihler arasında
Cihan Sevengin adına bir kayıt olmadığı belirtilmiştir.
28. Askerî Savcılık, Cihan Sevengin"in askerlik şahsi dosyasını
da soruşturma dosyasına eklemiş ve bu dosyayı da incelemiştir.
4.Soruşturma Sonucunda Verilen Karar
29.Askerî Savcılık, soruşturma kapsamında elde ettiği tüm
verileri değerlendirerek Cihan Sevengin"in ölümünde herhangi bir kişiye atfı
kabil kusur ve ihmal bulunmadığı kanaatine varmış; 17/9/2014 tarihli ve
E.2014/250, K.2014/214 sayılı karar ile kovuşturmayayer olmadığına karar
vermiştir.
30. Başvurucular 10/10/2014 tarihli dilekçelerinde özetle Askerî
Savcı"nın nöbet bitiminden tam bir buçuk saat sonra olay yerine intikal
ettiğini, delillerin karartılmaması için gerekli tedbirlerin alınmadığını,
soruşturma ile ilgili bir kısım belgenin kendilerine verilmediğini, merminin
giriş ve çıkış yeri ile ilgili olarak otopsi raporu ile ölü harici
muayenesindeki değerlendirmelerin birbiri ile çeliştiğini, intihar notu ile
ilgili araştırmaların yetersiz olduğunu, bel fıtığı olan birine iki saat nöbet
tutturulmasının vahim bir hata olduğunu belirterek kovuşturmaya yer olmadığı
kararına itiraz etmiştir.
31. Kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yapılan itiraz,
K.K.K. 5"inci Kolordu Komutanlığı Askerî Mahkemesinin (Askerî Mahkeme)
10/11/2014 tarihli ve 2014/1447 sayılı kararı ile reddedilmiştir. Kararın
ilgili kısmı şöyledir:
"(...)
Olayın Askeri Savcılığa bir buçuk saat sonra
bildirilmesinin delillerin yeterince toplanmadığı veya delillerin yok edildiği
sonucunu doğurmaya yeterli olmadığı ortadadır. Zaten delillerin karartıldığı
veya yok edildiğine dair bir bulgu da mevcut değildir.
Müteveffanın şahsi dosyasından elde edilen
mukayese yazı örnekleri olay yerinde bulunan yazının kriminal incelemesinin
yaptırıldığı, bu halde herhangi bir şüpheli durum görülmediğinden müteveffanın
ailesinden yazı mukayese örneğinin istenmesine gerek bulunmadığı
değerlendirilmiştir.
Ölü harici muayenesi ile otopsi raporu
arasında çelişki olmakla beraber muteber olanın otopsi raporu olması nedeniyle
bu çelişkinin esasa müessir olmadığı sonucuna varılmıştır. (Hak. Yb. Yakup
Duranoğlu; ölü harici muayenesi ile otopsi raporu arasındaki çelişkinin esası
etkili olduğu, bu mübayenetin giderilmesi gerektiği, esasında ölü harici
muayenesinde mermi giriş ve çıkış yerlerinin tespitinin yapılmaması gerektiği,
zira bu incelemenin uzmanlarınca yapılmaması halinde yanlış sonuçlara neden
olabileceği, nitekim olayımız da sanki müteveffanın arkadan yaralandığı gibi
bir izlenim meydana geldiği, otopsi raporunun bu tespiti doğrulamadığı, zira
otopsi raporuna göre mermi giriş yerinin göğüs ön kısmından olduğunun tespit
edildiği, Askeri Savcılık tarafından ölü harici muayenesindeki mermi giriş ve
çıkış deliğinin yerinin tespitinin KYO kararına dercedilmesiyle otopsi raporu
ile ölü harici muayenesi arasındaki çelişkiyi de gidermesi gerektiği düşüncesi
ile bu sonuca muhalif kalmıştır.)
CMK.nin 234/1-a maddesinde mağdur ve müştekinin
hakları sayılmıştır.Soruşturmanın gizliliğini
tehlikeye düşürmemek kaydıyla soruşturma dosyasından belge örneklerinin mağdura
veya suçtan zarar görene verilmesi gerektiği açıktır.
Müteveffaya,rahatsızlığına rağmen nöbet yazılması hususu ayrı bir soruşturma konusu olmakla
birlikte bu yöndeki itirazın suç duyurusu olarak kabulü ile ilgili 353 sayılı
Kanun’un 93. maddesi gereği işlem yapmak hususu müşteki ve Askeri Savcılığın
ihtiyarında görülmüştür.
Değinildiği şekilde müteveffanın, kendi
iradesi ve hareketi dışında, ölüme müessir herhangi bir eylem, kusur veyaihmal
bulunmadığı anlaşıldığından vaki itirazın yerinde olmadığı anlaşılmakla
(...)itirazın reddine (...)karar verildi."
32. Bu kararın 13/12/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ
edilmesiyle 24/12/2014 tarihli bireysel başvuru yapılmıştır.
33. Başvurucular anılan olay sebebiyle Askeri Yüksek İdare
Mahkemesinde (AYİM) tam yargı davası açtıklarına dair herhangi bir bilgi
vermemiştir. Anayasa Mahkemesi, bu hususta bilgi edinmek maksadıyla AYİM Genel Sekreterliğine
23/2/2017 tarihinde müzekkere yazmış ve söz konusu olay sebebiyle başvurucular
tarafından açılmış bir tam yargı davasının bulunup bulunmadığını sormuştur.
AYİM Başkanlığı 28/2/2017 tarihli yazı ilekayıtlarında başvurucular adına bir
davaya rastlanmadığını bildirmiştir.
IV.İLGİLİ HUKUK
34. 21/6/1927 tarihli ve 1111 sayılı Askerlik Kanunu’nun Cihan
Sevengin"in askere alındığı tarihte yürürlükte bulunan 28. maddesi şöyledir:
"Son yoklamaları yapılan kimseler Türk
Silahlı Kuvvetleri Beden Kabiliyeti Yönetmeliğine göre ikiye ayrılırlar.
1.
Askerliğe elverişli olanlar,
2.
Askerliğe elverişli olmıyanlar. Askerliğe elverişli olmıyanlar asker
edilmezler.
Askerliğe elverişli olup olmadıklarının
tespiti için yoklama kurullarınca bir hastane sağlık kurulu muayenesine
gönderilmelerinde zaruret görülenlerin, yönetmelikte tespit edilecek esaslara
göre yol ve iaşe masrafları Devletçe ödenir."
35. 24/11/1986 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanan 86/11092
sayılı mülga Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliği"nin
(Yönetmelik) Cihan Sevengin"in askere alındığı tarihte yürürlükte olan 4.
maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Bu Yönetmeliğe bağlı ekler aşağıda
gösterilmiştir:
1) Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli general,
amiral, üstsubay, subay, yedek subay, astsubay, uzman jandarma, uzman erbaş,
sözleşmeli erbaş ve er, askeri öğrenci, yedek subay adayları, yükümlüler ve
erlerin sağlık yeteneklerine göre gruplandırmalarını gösteren Hastalık ve
Arızalar listesi."
36. Anılan Yönetmelik"in Cihan Sevengin"in askere alındığı
tarihte yürürlükte olan 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Yükümlülerin ilk sağlık muayeneleri
Askerlik Kanunu gereğince son yoklama sırasında askerlik şubelerinde toplanan
askerlik meclisindeki iki tabip (birisi sivil olabilir) tarafından aşağıdaki
şekilde yapılır.
1) Ruh
ve beden durumları ile iç organları dikkatle gözden geçirilir, nabız sayılır,
kan basıncı ölçülür, çıplak olarak belirlenen boy ve kilolar tespit edilir.
Soluk alma ve vermedeki göğüs genişlikleri ve muayene sonunda bulunan hastalık
ve arızalar kaydedilir. Yükümlünün bildiği herhangi bir hastalık veya arızası
olup olmadığına ilişkin ve muayene sırasında herhangi bir sağlık yakınması
bulunup bulunmadığına ilişkin ekte yer alan Yükümlülere Yoklamalarda
Uygulanacak Sağlık Durumu Hakkında Bilgi Formuna uygun yazılı beyanı alınır.
Yükümlünün beyan ettiği hastalık veya arızasına ilişkin elinde mevcut bulunan
tıbbi belgelerin birer örnekleri de alınarak yükümlünün beyanı ile birlikte
askerlik şubesinde muhafaza edilir.
2)
Yükümlünün beyan ettiği hastalık veya arızası ya da fizik muayene ile saptanan
bozuklukları nedeniyle muayene sonucunda karar verilemeyenlerle gözlem altında
bulunmaları, uzman tabip tarafından değerlendirilmeleri veya laboratuar ya da
görüntüleme tetkikleri gibi ileri tetkiklerle değerlendirilmeleri gerekenler en
yakın asker hastanesine gönderilir.
3) Yükümlü tarafından beyan edilmeyen ya da
fizik muayene sırasında belirti ve bulgusuna rastlanamayan çeşitli hastalık ve
arızaların ortaya konması veya taranması için laboratuar veya görüntüleme
tetkiki gibi ileri tetkikler yapılması gerekmez. Yükümlülerin bu şekilde
gerçekleştirilen sağlık muayenelerinde askerliğe elverişli bulunmaları,
kendilerinin muayene tarihinde tam sağlıklı olduklarını göstermez ve silâh
altına alındıktan sonra saptanan hastalık ve arızalarının askerlik sırasında
ortaya çıktığının kanıtı veya karinesini tek başına oluşturmaz."
37. Anılan Yönetmelik"in Cihan
Sevengin"in askere alındığı tarihte yürürlükte olan 6. maddesi şöyledir:
"Askerlik çağına giren
yükümlüler, son yoklamaları sırasında askerlik meclislerinde veya asker
hastanelerinin sağlık kurullarında, askerliğe elverişli olanlar ve askerliğe
elverişli olmayanlar olmak üzere gruplandırılır.
1)
Askerliğe elverişli olanlar: Sağlık yetenekleri bakımından hiçbir hastalık ve
arızası bulunmayanlar ile hastalık ve arızaları, Hastalık ve Arızalar
Listesinin A dilimlerine girenlerdir.
2)
Askerliğe elverişli olmayanlar: Hastalık ve arızaları, Hastalık ve Arızalar
Listesinin B ve D dilimlerine girenlerdir."
38. Anılan Yönetmelik"in Cihan Sevengin"in askere alındığı
tarihte yürürlükte olan 10. maddesi şöyledir:
"Son yoklamaları yapılan yükümlüler,
askerliğe elverişli olanlar ve askerliğe elverişli olmayanlar olmak üzere
gruplandırılır.
Son
yoklamaları sırasında askerlik meclislerince; askerliğe elverişli olmadığı
tespit edilen yükümlüler, askere alınmazlar. Bunlardan arızaları gözle
görülebilecek kadar belirgin olanların raporlarına, arızayı gösteren ön ve her
iki yan cepheden çekilmiş üçer adet boy fotoğrafı eklenerek üç nüsha, yabancı
askerlik şubesince işlem yapılıyor ise dört nüsha rapor düzenlenerek onay
makamlarına gönderilir ve onaylanan raporlar kesinleşir. Kesinleşen raporlardan
biri ilgiliye verilir, biri onay makamınca, diğeri ise yerli ve yabancı
askerlik şubesi başkanlığınca muhafaza edilir.
Sağlık
durumları geçici olarak bozuk olan son yoklamaya tabi yükümlülere ertesi yıla
bırakma, sevke tabi olanlara sevk tehiri kararı verilir ve üç nüsha rapor düzenlenerek
onay makamlarına gönderilir. Raporları onaylanan bu yükümlülere ertesi yıla
bırakma veya sevk tehiri işlemi yapılır. Onay makamlarınca tekrar muayenesine
lüzum görülen yükümlüler, yeniden muayeneye gönderilir ve bunlara muayene
sonucu alacakları rapor kararlarına göre işlem yapılır. Ertesi yıla
bırakılanlar veya herhangi bir sebeple bir defadan fazla sağlık muayenesine
tabi tutulanlar hakkında, her bir işlem öncesinde Yükümlülere Yoklamalarda
Uygulanacak Sağlık Durumu Hakkında Bilgi Formu doldurtulur.
Tabipler tarafından kesin karar
verilemeyenler, en yakın asker hastanelerine gönderilir. Bunların kesin
kararları, bu hastanelerin sağlık kurullarınca verilir."
39. Anılan Yönetmelik"in Cihan Sevengin"in askerlik yaptığı
dönemde yürürlükte olan 15. maddesi şöyledir:
"Askere alındıktan sonra asker
hastanelerinin sağlık kurullarından "Askerliğe Elverişli Değildir"
kararı alan erler, raporlarının onaylanmasını beklemek üzere bu hastaneler
tarafından yerli kayıtlı bulunduğu askerlik şubesi emrine gönderilir. Ayrıca
durum silah altında bulunanların birliklerine duyurulur. Terhis işlemleri,
raporları ilgili makamlarca onaylanıp askerlik şubesine geldikten sonra ilgili
yönergeye göre yapılır. "Askerliğe Elverişli Değildir" kararı alanlar
gerektiğinde ilgili makamlarca yeniden asker hastanelerinin sağlık kurullarına
muayeneye gönderilerek alacakları son rapor kararına göre, ilgili yönerge
gereğince işlem görür. "Askerliğe Elverişli Değildir" kararı alanlar
emsalinin kanunda yazılı yaş sınırı dışına çıkma tarihine kadar Milli Savunma Bakanlığınca gerektiğinde tekrar muayene
ettirilerek alacakları son rapor kararına göre işlem görür."
40.Anılan Yönetmelik"in 16. maddesi şöyledir:
"Geçici hastalık veya arızaları olan
yükümlülerle er ve erbaşlara aşağıdaki işlemlerden biri yapılır.
1)
Ertesi yıla bırakma,
2)
Sevki geciktirme,
3) Hava
değişimi.
Bu
işlemleri gerektiren hastalık ve arızalar bu yönetmeliğin arızalar listesinin C
dilimlerinde gösterilmiştir."
41. Anılan Yönetmelik"in Cihan
Sevengin"in askere alındığı tarihte yürürlükte olan 17. maddesi şöyledir:
"Son yoklamada veya son yoklamadan sonra
gönderildikleri sağlık kurullarında yapılan muayeneleri sonucu geçici bir
hastalık veya arızaları tesbit edilenlere ertesi yıla bırakma işlemi
yapılır."
42.Anılan Yönetmelik"in Cihan
Sevengin"in askere alındığı tarihte yürürlükte olan 18. maddesi şöyledir:
"Askerliklerine karar verilen
yükümlülere, sevkleri tarihine kadar geçecek süre içerisinde, hastalanır veya
arızalanırlarsa, askerlik şubelerince gönderilecekleri sağlık kurullarında
muayene sonucu alacakları raporlara göre sevki geciktirme işlemi yapılır."
43. Anılan Yönetmelik"in Cihan Sevengin"in askerlik yaptığı
dönemde yürürlükte olan 19. maddesi şöyledir:
"Askerlik şubelerince birliklerine
sevklerinden sonra geçici bir hastalığı tesbit edilen er ve erbaşlara hava
değişimi işlemi yapılır."
44. Anılan Yönetmelik"e ekli Hastalık ve Arızalar Listesi"nin "Ruh Sağlığı ve Hastalıkları"
üst başlıklı 15 ila 18. maddelerinde ruh sağlığı bozukluklarının farklı
çeşitleri A, B, C ve D şeklinde kısımlara ayrılarak ayrıntılı şekilde
belirtilmiştir.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
45. Mahkemenin 19/7/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
Yaşam Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
46. İddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak Anayasa’nın “Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı”
kenar başlıklı 17. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını
koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.”
47. Anayasa’nın 5. maddesi şöyledir:
“Devletin temel amaç ve görevleri, (...)
kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle
bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri
kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları
hazırlamaya çalışmaktır.”
1. Cihan Sevengin"in
Yaşamının Üçüncü Kişi ya da Kişilerin Eylemlerine Karşı Korunmadığına İlişkin
İddia
48. Başvurucular; askerliğinin bitmesine yalnızca yirmi bir gün
kalan ve gemi kaptanlığı gibi iyi bir mesleği olan oğullarının intihar etmesini
açıklayacak mantıklı bir gerekçenin bulunmadığını, nitekim merminin giriş ve
çıkış yeri ile ilgili olarak otopsi raporu ile ölü harici muayenesindeki
değerlendirmelerin birbiri ile çeliştiğini, ölü harici muayenesinde merminin
sırt bölgesinden girmiş olabileceğinin değerlendirildiğini belirterek yaşam
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
49. Kişinin yaşam hakkı ile maddi ve manevi varlığını koruma hakkı
birbiriyle sıkı bağlantıları olan, devredilmez ve vazgeçilmez haklardan olup
devletin bu konuda pozitif ve negatif yükümlülükleri bulunmaktadır. Devletin
negatif bir yükümlülük olarak yetki alanında bulunan hiçbir bireyin yaşamına
kasıtlı ve hukuka aykırı olarak son vermeme,bunun yanı
sıra pozitif bir yükümlülük olarak yine yetki alanında bulunan tüm bireylerin
yaşam hakkını gerek kamusal makamların gerek diğer bireylerin gerekse kişinin
kendisinin eylemlerinden kaynaklanabilecek risklere karşı koruma yükümlülüğü
bulunmaktadır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri,
B. No: 2012/752, 17/9/2013, §§ 50, 51).
50. Cihan Sevengin"in üçüncü kişi ya da kişilerce öldürülmüş
olabileceği yönündeki iddianın başvurucular tarafından ortaya konan deliller
ile soruşturma dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ışığında değerlendirilmesi
gerekir. Başvuru dosyasında bulunan bu bilgi ve belgeler, ölümün üçüncü kişi ya
da kişilerce gerçekleştirilmiş olabileceği iddiası hakkında değerlendirme yapma
bakımından yeterlidir.
51. Anayasa Mahkemesi tarafından bu bilgi ve belgeler ışığında
yapılacak olan değerlendirmede ispat ölçütü olarak "makul şüphenin ötesinde" ilkesinin
benimsendiğini ve bu ilkenin uygulanacağını vurgulamak gerekir. Böyle bir ispat
yeteri derecede sağlam, açık ve birbiri ile uyumlu çıkarsamaların ya da aksi
ispat edilememiş benzer maddi karinelerin bir arada bulunmasına bağlı olabilir
(Benzer yöndeki AİHM kararları için bkz. Uçar/Türkiye,
B. No: 52392/99, 11/4/2006 § 74; Orhan Türkiye,B.
No: 25656794, 18/6/2002, § 264; Nachova ve
diğerleri/Bulgaristan, 43577/98, 43579/98, 6/7/2005, § 147).
52. Başvurucular, oğullarının üçüncü kişi ya da kişilerce
öldürülmüş olabileceği iddiasını ileri sürmekle birlikte bu eylemin hangi
şüpheli kişi ya da kişilerce gerçekleştirilmiş olabileceği hususunda herhangi
bir açıklamada bulunmamıştır. Başvurucular bu yöndeki iddialarını ispatlamak
amacıyla özellikle ölü harici muayenesindeki değerlendirmelere vurgu yapmıştır.
53.Öncelikle belirtmek gerekir ki başvuru dosyasında,
başvurucuların oğlu Cihan Sevengin"in komutanları ya da arkadaşları ile sorun
yaşadığına yahut onlarla kavgalı olduğuna ya da onlar tarafından tehdit
edildiğine dair hiçbir bilgi ve belge bulunmamaktadır. Ölü harici
muayenesindeki değerlendirme (merminin sırt bölgesinden girmiş olabileceği
yönündeki değerlendirme) haricinde soruşturma dosyasındaki hiçbir bilgi ve
belge de cinayet iddiasını desteklememektedir. Bu durumda, cinayet iddiasını
destekleyici nitelikteki tek delil olan ölü harici muayenesindeki
değerlendirmelerin soruşturma kapsamında alınan diğer raporlarla mukayese
edilerek incelenmesi ve olayın cinayet olmadığının kesin olarak veya her türlü
makul şüphenin ötesinde ortaya konması gerekmektedir.
54. Ölü harici muayenesi işlemine katılan Aile Hekimi Uzmanı
M.A.Z. ile Aile Hekimi S.B., cesedin sırt bölgesindeki lezyonunun küçük göğüs
bölgesindeki lezyonun ise büyük olduğunu dikkate alarak sırttaki lezyonun giriş
deliği göğüsteki lezyonun ise çıkış deliği ile uyumlu olduğu kanaatine
varmıştır. Bununla birlikte ölü harici muayenesine katılan bu hekimler, söz
konusu tespitlerin kesin olmadığını ve müteveffanın kesin ölüm sebebinin
tespiti için Adli Tabiplikçe ayrıntılı bir inceleme yapılması gerektiğini
özellikle vurgulamıştır.
55. Bu değerlendirmeler üzerine kesin ölüm sebebinin tespiti
için klasik otopsi yapılmasına karar verilmiştir. Bu kapsamda 3/3/2014
tarihinde Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesinde klasik otopsi işlemi
gerçekleştirilmiş ve bunun sonucunda Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesi
Başkan Vekili Prof. Dr. S.K., Otopsi Şube Müdür Vekili Doç. Dr. B.Ş., Adli Tıp
Uzmanı E.Ö., Asistan Dr. M.Ö. ve Otopsi Teknikeri F.E.nin imzalarının bulunduğu
otopsi raporu hazırlanmıştır. Söz konusu raporda ise mermi çekirdeğinin göğüs
bölgesinden girdiği ve sırt bölgesinden vücudu terk ettiği ayrıntılarıyla
açıklanmıştır. Otopsi raporunda ayrıca atışın bitişik atış mesafesinden
yapılmış olduğu ifade edilmiştir.
56. Bunların yanı sıra Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Daire
Başkanlığı Kimyasal İnceleme Laboratuvarı tarafından yapılan atış artığı
analizinde de müteveffaya ait kapüşonlu kazağın göğüs bölgesinde bir adet
delinmenin olduğu, kazağın bu bölgesinde tespit edilen atış artıklarının
dağılımı ve yoğunluğu dikkate alındığında yapılan atışın bitişik atış olduğunun
değerlendirildiği belirtilmiştir.
57. Bu durumda mermi çekirdeğinin sırt bölgesinden girmiş
olabileceği yönündeki değerlendirmenin ölü harici muayenesine katılan aile
hekimlerince yapıldığı ve bu değerlendirmenin kesin olmadığının özellikle
vurgulandığı, alanında uzman kişilerce gerçekleştirilen klasik otopsi işlemi
sonucunda ise mermi çekirdeğinin göğüs bölgesinden girdiği ve sırt bölgesinden
vücudu terk ettiği tespitlerinde bulunulduğu, atış artığı analizi neticesinde
hazırlanan uzmanlık raporunda da atışın göğüs bölgesinden bitişik atışla
yapıldığının değerlendirildiği, atış artığı analizi neticesinde hazırlanan
uzmanlık raporundaki tespitler ile otopsi raporundaki tespitlerin birbirini
doğrular nitelikte olduğu, her iki raporda da atışın göğüs bölgesinden bitişik atışla
yapılmış olduğunun ifade edildiği dikkate alındığında soruşturma makamlarının
otopsi raporundaki tespitlere itibar ederek bu tespitler doğrultusunda karar
vermesinde soruşturmayı etkisiz kılan bir yön bulunmadığı değerlendirilmiştir.
Dolayısıyla soruşturma makamlarının Cihan Sevengin"in intihar ettiği yönündeki
tespitinden ayrılmayı gerektirecek geçerli bir nedenin somut olayda bulunmadığı
sonucuna varılmıştır.
58. Açıklanan gerekçelerle Cihan Sevengin"in yaşamının üçüncü
kişi ya da kişilerin eylemlerine karşı korunamadığı yönündeki şikâyetler
yönünden bir ihlalin olmadığının açık olduğu anlaşıldığından başvurunun bu
kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Cihan Sevengin"in Yaşamının Kendi Eylemlerine
Karşı Korunmadığına İlişkin İddia
59. Başvurucular; devletin pozitif yükümlülüğünü gereği gibi
yerine getirmemesi nedeniyle oğullarının yaşam hakkının ihlal edildiğini, bel
fıtığı rahatsızlığı bulunan oğullarına nöbet tutturulmasının vahim bir hata
olduğunu belirterek yaşam hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
a. Genel İlkeler
60. Devletin yetki alanında bulunan tüm bireylerin yaşam hakkını
gerek kamusal makamların ve diğer bireylerin gerekse kişinin kendisinin eylemlerinden
kaynaklanabilecek risklere karşı koruma yükümlülüğünün bulunduğunuyeniden
vurgulamak gerekir (bkz. § 49).
61. Anayasa Mahkemesinin yaşam hakkı kapsamında devletin sahip
olduğu pozitif yükümlülükler açısından benimsediği temel yaklaşıma göre devletin
sorumluluğunu gerektirebilecek şartlar altında gerçekleşen ölüm olaylarında
Anayasa’nın 17. maddesi devlete, elindeki tüm imkânları kullanarak bu konuda
ihdas edilmiş yasal ve idari çerçevenin yaşamı tehlikede olan kişileri korumak
için gereği gibi uygulanmasını ve bu hakka yönelik ihlallerin durdurulup
cezalandırılmasını sağlayacak etkili idari ve yargısal tedbirleri alma görevi
yüklemektedir. Bu yükümlülük, kamusal olsun veya olmasın yaşam hakkının
tehlikeye girebileceği her türlü faaliyet için geçerlidir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 52).
62. Bu kapsamda bazı özel koşullarda devletin kişinin kendi
eylemlerinden kaynaklanabilecek risklere karşı yaşamı korumak amacıyla gerekli
tedbirleri alma yükümlülüğü bulunmaktadır. Zorunlu askerlik hizmeti için de
geçerli olan bu yükümlülüğün ortaya çıkması için askerî mercilerin kendi
kontrolleri altındaki bir kişinin kendini öldürmesi konusunda gerçek bir risk
olduğunu bilip bilmediklerini ya da bilmeleri gerekip gerekmediğini tespit
etmek, böyle bir durum söz konusu ise bu riski ortadan kaldırmak için makul
ölçüler çerçevesinde ve sahip oldukları yetkiler kapsamında kendilerinden
beklenen her şeyi yapıp yapmadıklarını incelemek gerekmektedir. Ancak özellikle
insan davranışının öngörülemezliği, öncelikler ve kaynaklar değerlendirilerek
yapılacak işlemin veya yürütülecek faaliyetin tercihi dikkate alınarak pozitif
yükümlülük, yetkililer üzerine aşırı yük oluşturacak şekilde yorumlanmamalıdır.
Bu çerçevede Anayasa Mahkemesince yapılacak incelemede, basit bir ihmali veya
değerlendirme hatasını aşan bir kusurun askerî yetkililere atfedilebilip
atfedilemeyeceğinin ortaya konması gerekmektedir (Sadık Koçak ve diğerleri, B. No: 2013/841, 23/1/2014, § 74).
63. Askerlik yükümlülüğü kapsamında yürütülen bazı eylem ve etkinliklerin
doğasına ve insan unsuruna bağlı olarak ortaya çıkan risk seviyesine uygun
şekilde yaşamı koruyucu yasal ve idari düzenlemelerin bulunması gerekmektedir.
Devlet askerlik görevini zorunlu kıldığı için özellikle silahların kullanımı
konusunda büyük bir titizlik göstermeli ve psikolojik sorunları olan askerlerin
tedavi edilmesini ve onlara yönelik uygun tedbirlerin alınmasını sağlamalıdır.
Oluşturulan yasal ve idari düzenlemelerde, askerlik yaşamının doğasında var
olan tehlikelerle karşı karşıya bulunan askerlerin etkin bir şekilde
korunmasını sağlayan uygulamaya ilişkin tedbirlerin ve emir komuta zinciri
içinde yer alan sorumlular tarafından işlenebilecek kusur ve hataların tespit
edilmesini sağlayacak usullerin öngörülmesi gerekmektedir. Bu çerçevede askere
alım sırasında kişilerin uygun denetimlerden geçirilmesi ve askerlik öncesinde
ve sırasında kişilere gerekli denetim ve müdahalelerin yapılması büyük önem
taşımaktadır (Sadık Koçak ve diğerleri,
§§ 75, 76).
64. Kişilerin yaşamının korunması için yeterli yasal ve idari
bir çerçevenin oluşturulması yükümlülüğü, askerlik hizmetini ifa eden kişilerin
yaşam ve sağlıklarının korunması için de geçerlidir.
b. İlkelerin Olaya Uygulanması
65. Başvuru konusu olay açısından yukarıda yer verilen ilkeler
çerçevesinde devletin Cihan Sevengin"in yaşamını kendi eylemine karşı koruma
yükümlülüğünün olup olmadığının tespiti gerekmektedir. Bu bağlamda öncelikli
olarak askerî yetkililerin Cihan Sevengin"in intihar etme riskini bilip
bilmediklerinin veya bilmelerinin gerekip gerekmediğinin ortaya konması, böyle
bir durum söz konusu ise yetkileri çerçevesinde gerekli tedbirleri alıp
almadıklarının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
66. Cihan Sevengin"in askere alındığı tarihte yürürlükte bulunan
Yönetmelik"in 5. maddesinde; askerlik çağına giren yükümlülerin askere
alınmadan önce sağlık muayenesinden geçirileceği, bu muayene sırasında
yükümlünün bildiği herhangi bir hastalık veya arızasının bulunup bulunmadığına
ve muayene esnasında herhangi bir sağlık yakınmasının olup olmadığına ilişkin
yazılı beyanının alınacağı belirtilmiştir (bkz. § 36). Aynı Yönetmelik"in Cihan
Sevengin"in askere alındığı tarihte yürürlükte bulunan 10. maddesinde ise
sağlık kontrolleri neticesinde askerliğe elverişli olmadığı tespit edilen yükümlülerin
askere alınmayacağı belirtilmiş; sağlık durumları geçici olarak bozuk olan son
yoklamaya tabi yükümlüler hakkında ertesi yıla bırakma kararı, sevke tabi
olanlar hakkında ise sevk tehiri kararı verileceği ifade edilmiştir (bkz. §
38). Başvuru formu ve eklerinde askerlik öncesi yapılan sağlık kontrolüne
ilişkin bilgi ve belge bulunmamakla birlikte, birliğe katılış sırasında yapılan
mülakat ve anketlerde Cihan Sevengin"in bel fıtığı rahatsızlığı dışında
herhangi bir rahatsızlığının bulunmadığını beyan ettiği görülmektedir (bkz. §§
9, 10). Başvurucular da oğullarının askere alınmadan önce yahut askerliğe sevk
işlemleri sırasında maddi, ailevi ya da psikolojik bir sorununun bulunmadığını
ifade etmiştir.
67. Cihan Sevengin"in askerlik yaptığı dönemde yürürlükte
bulunan Yönetmelik"in 15. maddesinde, ilgili raporların alınması hâlinde askere
alındıktan sonra da "Askerliğe
elverişli değildir." kararının alınabileceği belirtilmiştir
(bkz. § 39). Aynı Yönetmelik"in 19. maddesinde ise askerlik şubelerince birliklerine
sevklerinden sonra geçici bir hastalığı tespit edilen er ve erbaşlara hava
değişimi işleminin uygulanacağı ifade edilmiştir (bkz. § 43). Başvuru formu ve
ekleri ile soruşturma dosyasında başvurucuların oğlu Cihan Sevengin"in askerlik
hizmetini ifa ettiği sırada psikolojik bir rahatsızlıktan muzdarip olduğuna ve
bu kapsamda bir tedavi gördüğüne ilişkin bilgi ve belge bulunmamaktadır. Cihan
Sevengin"in bel fıtığı rahatsızlığı nedeniyle yaşadığı acı sonucunda intihar
ettiğini kabul etmek ise somut olaydaki verilen kapsamında mümkün
gözükmemektedir.
68. Başvuru formu ve eklerinde, Cihan Sevengin"in askerî
yetkililerin dikkatini çekebilecek herhangi bir davranış bozukluğu
sergilediğine ilişkin bir kayıt da mevcut değildir.
69. Soruşturma kapsamında ifadesi alınan tanıkların ise genel
olarak Cihan Sevengin"in arkadaşlarıyla iyi geçinen ancak içine kapanık ve
sessiz birisi olduğu yönünde beyanda bulundukları görülmektedir (bkz. §§
22-25).
70. Yukarıdaki açıklamalar dikkate alındığında başvurucuların
oğlu Cihan Sevengin"in 2/3/2014 tarihinde gerçekleşen ölüm olayına kadar yakın
ve gerçek intihar riski olarak kabul edilebilecek anormal bir davranış
sergilemediği ve kendisini intihara sürükleyecek psikolojik sorunları
bulunduğunu ortaya koyacak nitelikte açık ve uyarıcı biremare göstermediği
anlaşılmaktadır. Cihan Sevengin"in içine kapanık ve sessiz bir asker olması ise
tek başına askerî yetkililerce fark edilmesi gereken yakın bir intihar riskinin
öncü emaresi olarak değerlendirilemez.
71.Tüm bu hususlar dikkate alındığında askerî yetkililerin
askerlik öncesi dönemde kayda değer herhangi bir psikolojik sıkıntısı
bulunmayan ve olay anına kadar genel kişilik yapısı doğrultusunda normal
davranışlar sergileyen müteveffanın intihar etme riskini bildikleri ya da
bilmeleri gerektiği sonucuna ulaşılması mümkün değildir. Dolayısıyla kamu
makamlarını intihar olayını önleyememiş olmaları nedeniyle sorumlu tutmak,
yaşam hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülükler bakımından idari mercilere aşırı
bir yük yüklemek anlamına gelecektir.
72. Açıklanan nedenlerle Cihan Sevengin"in yaşamının kendi
eylemlerine karşı korunamadığı yönündeki şikâyet yönünden bir ihlalin
olmadığının açık olduğu anlaşıldığından başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
3.Yaşam Hakkı Kapsamında Etkili Bir Soruşturma
Yürütülmediğine İlişkin İddia
73. Başvurucular; oğulları Cihan Sevengin"in askerlik hizmetini
ifa etmekte iken ateşli silah yaralanması sonucu vefat ettiğini, olay hakkında
yürütülen soruşturma sonucunda ölüm olayının intihar neticesinde gerçekleştiği
gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, merminin giriş ve
çıkış yeri ile ilgili olarak otopsi raporu ile ölü harici muayenesindeki
değerlendirmelerin birbiri ile çeliştiğini, soruşturma makamlarının bu
çelişkiyi gidermek için herhangi bir girişimde bulunmadığını, intihar notu
olduğu iddia edilen yazı ile oğullarının el yazısının karşılaştırılması için
kendilerinden yazı örneğinin talep edilmediğini, takipsizlik kararına itiraz
için yapılan başvuruda soruşturma dosyasının tamamının başvurucu babaya
verilmemiş olmasının ölümün şüpheli olduğunu ve soruşturmanın etkili olmadığını
gösterdiğini ileri sürmüştür.
a. Genel İlkeler
74. Anayasa’nın 17. maddesinde düzenlenen yaşam hakkı kapsamında
devletin yerine getirmek zorunda olduğu pozitif yükümlülüklerin usule ilişkin
boyutu, yaşanan ölüm olayının tüm yönlerinin ortaya konmasına ve sorumlu
kişilerin belirlenmesine imkân tanıyan bağımsız bir soruşturmanın yürütülmesini
gerektirmektedir. Bu usul yükümlülüğü çerçevesinde devlet, doğal olmayan her
ölüm olayının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını
sağlayabilecek etkili resmî bir soruşturma yürütmek durumundadır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 54). Bu
usul yükümlülüğünün gerektiği şekilde yerine getirilmemesi hâlinde devletin
negatif ve pozitif yükümlülüklerine gerçekten uyup uymadığının tam olarak
tespit edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle soruşturma yükümlülüğü, devletin bu
madde kapsamındaki negatif ve pozitif yükümlülüklerinin güvencesini
oluşturmaktadır (Salih Akkuş, B.
No: 2012/1017, 18/9/2013, § 29).
75. Yaşam hakkının korunması, silah altındaki bir askerin askerî
makamların kontrolü altında iken “şüpheli” bir biçimde ölmesi durumunda bağımsız ve
tarafsız bir şekilde etkili ve uygun resmî bir soruşturmanın yürütülmesini de
gerekli kılmaktadır. Bu şekilde yaşam hakkını korumak için ihdas edilen yasal
ve idari çerçevenin etkili bir şekilde uygulanması temin edilebilecektir. Bu
amaçla yürütülen araştırma ve soruşturmanın öncelikle olayların tam olarak
nasıl meydana geldiğinin belirlenmesini, ikinci olarak ise sorumluların tespit
edilmesini ve gerek görüldüğünde cezalandırılmasını sağlayacak nitelikte olması
gerekir. Bu kapsamda yürütülen işlemler, ön soruşturma aşamasının ötesine
geçmeli ve yargı aşaması da dâhil bütün süreç 17. maddenin gereklerine cevap
vermelidir. Böylelikle derece mahkemeleri hiçbir durumda mağdurların yaşam
hakkına, maddi ve manevi varlığına karşı yapıldığı sabit görülen saldırıları
cezasız bırakmamalıdır (Sadık Koçak ve
diğerleri, § 77).
76. Yaşam hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülük her olayda
mutlaka ceza soruşturması yürütülmesini gerektirmemektedir. İhmal nedeniyle
meydana gelen ölüm olaylarında mağdurlara hukuki, idari ve hatta disiplinle
ilgili hukuk yollarının açık olması yeterli olabilir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 59).
Ancak somut olay açısından yetkili ve sorumlu kişilerin muhakeme hatasını veya
dikkatsizliği aşan bir ihmalinin yani olası sonuçların farkında olmalarına
rağmen kendilerine verilen yetkileri göz ardı ederek olayda ortaya çıkan
riskleri bertaraf etmek için gerekli ve yeterli önlemleri almama gibi bir
durumun bulunup bulunmadığına karar verilmesi gerekmektedir. Çünkü bu gibi
durumlarda bireyler kendi insiyatifleriyle hangi hukuk yollarına başvurmuş
olursa olsun insanların hayatının tehlikeye girmesine neden olan kişiler
aleyhine hiçbir suçlamada bulunulmaması ya da bu kişilerin yargılanmaması 17.
maddenin ihlaline neden olabilir (Serpil
Kerimoğlu ve diğerleri, §§ 60-62).
77. Yaşam hakkı kapsamında yürütülmesi gereken ceza
soruşturmalarının amacı yaşam hakkını koruyan mevzuat hükümlerinin etkili bir
şekilde uygulanmasını ve vuku bulan ölüm olayında varsa sorumluları ve sorumluluklarını
tespit etmek üzere adalet önüne çıkarılmalarını sağlamaktır. Bu, bir sonuç
yükümlülüğü değil uygun araçların kullanılması yükümlülüğüdür. Anayasa"nın 17.
maddesi hükümleri başvuruculara üçüncü tarafları belirli bir suç nedeniyle
yargılatma ya da cezalandırma hakkı verdiği tüm yargılamaların mahkûmiyetle ya
da belirli bir ceza kararıyla sonuçlandırma yükümlülüğü verdiği anlamına
gelmemektedir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri,
§ 56).
78. Soruşturmanın etkililik ve yeterlilik açısından temin adına soruşturma
makamlarının resen harekete geçmesi ve ölüm olayını aydınlatabilecek
sorumluların tespitine yarayabilecek bütün delillerin toplanması gerekmektedir
(Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, §
57; Sadık Koçak ve diğerleri,§ 94 ).
79. Ölüm olayına ilişkin yapılacak etkili bir soruşturma
kapsamında yetkililerin; tanıkların ifadelerinin alınması, bilirkişi
incelemeleri ve gerektiğinde yaralanmalar ile ilgili eksiksiz ve detaylı bir
rapor hazırlanmasına imkân verecek otopsinin yapılması, ölüm sebebinin objektif
analizinin yapılması ve söz konusu olaylarla ilgili kanıtların elde edilmesi
için mümkün olan tüm tedbirlerin alınması gibi işlemleri yapmaları
gerekmektedir. Ölüm sebebinin veya olası sorumlulukların tespit edilmesini
olumsuz yönde etkileyecek nitelikteki her türlü eksiklik, etkili bir soruşturma
yürütülmesi açısından risk teşkil edebilecektir (Meral Eşkili, B. No: 2013/7586, 4/11/2015, § 89)
80. Yürütülecek ceza soruşturmalarının etkinliğini sağlayan
hususlardan biri de teoride olduğu gibi pratikte de hesap verilebilirliği
sağlamak için soruşturmanın veya sonuçlarının kamu denetimine açık olmasıdır.
Buna ilaveten her olayda ölen kişinin yakınlarının meşru menfaatlerini korumak
için bu sürece gerekli olduğu ölçüde katılmaları sağlanmalıdır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 58).
81. Soruşturmanın etkililiğini sağlayan en alt seviyedeki
inceleme, başvuruya konu soruşturmanın kendine özgü koşullarına göre değişir.
Bu koşullar, ilgili bütün olay ve olgular temelinde ve soruşturmanın pratik
gerçekleri gözönünde bulundurularak değerlendirilir. Bu nedenle soruşturmanın
etkililiği bakımından her olayda geçerli olmak üzere bir asgari soruşturma
işlemler listesi veya benzeri bir asgari ölçüt belirlemek mümkün değildir (Fahriye Erkek ve diğerleri, B. No:
2013/4668, 16/9/2015, § 68)
b. İlkelerin Olaya Uygulanması
82.Yaşanan bir ölüm olayının oluşumuna ilişkin delillerin
değerlendirilmesi idari ve yargısal makamların ödevidir. Ancak Anayasa
Mahkemesinin başvuru konusu olayın gelişim şeklini anlayabilmek ve
başvurucuların yakınlarının ölümünün “şüpheli” olduğuna dair iddialarının soruşturma
makamları ve derece mahkemeleri tarafından karşılanıp karşılanmadığını nesnel
bir şekilde değerlendirmek için olayın oluşum şeklini incelemesi
gerekebilmektedir.
83. Başvurucuların iddiaları çerçevesinde ceza soruşturmasındaki
işlemlere bakıldığında başvurucuların oğlu Cihan Sevengin"in 2/3/2014 tarihinde
nöbet yerinde ateşli silah yaralanması sonucu göğsünden vurulmuş vaziyette
bulunması olayı ile ilgili olarak Askerî Savcılık tarafından resen bir
soruşturmanın başlatıldığı, olaydan haberdar edilen Askerî Savcının makul
sayılabilecek bir sürede olay yerine intikal ettiği, Askerî Savcı"nın
talimatları doğrultusunda olay yeri incelemesinin yapıldığı, olay yerinin
fotoğraflarının çekildiği ve krokisinin çizildiği, bu işlemler sonucunda
ayrıntılı bir olay yeri inceleme raporunun hazırlandığı görülmektedir. Ölüm
olayın gerçekleştiği gün ölü muayenesi ve akabinde otopsi işlemlerinin
gerçekleştirildiği, gerçekleştirilen otopsi işlemi neticesinde hazırlanan
raporda, Cihan Sevengin"in göğüs bölgesinden giren mermi çekirdeğinin sırt
bölgesinden vücudu terk ettiği, bu yaralanmanın müstakilen öldürücü nitelikte
olduğu, atışın bitişik atış mesafesinden yapılmış olduğu, Cihan Sevengin"in
ölümünün ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı kosta ve skapula
kırıkları ile birlikte iç organ yaralanmasından kaynaklanan iç kanama sonucu
meydana gelmiş olduğu tespitlerinin yapıldığı görülmektedir.
84. Soruşturma kapsamında ayrıca kimyasal ve balistik inceleme
raporları alındığı, olay yerinde bulunan intihar notunun Cihan Sevengin"e ait
diğer yazılarla mukayese edildiği ve bu incelemeler neticesinde intihar notunun
Cihan Sevengin"in elinden çıkmış olduğunun belirlendiği, bunların yanı sıra
askerî birlikte görevli olan müteveffanın arkadaşları ile üstlerinin tanık
olarak dinlendiği anlaşılmaktadır.
85. Olaya ilişkin tanık ifadeleri ile teknik ve tıbbi raporlar
bir bütün olarak değerlendirildiğinde, Askerî Savcılık tarafından Cihan
Sevengin"in üçüncü kişi ya da kişilerin eylemi neticesinde öldürülüp
öldürülmediği hususunda etkili bir soruşturma yürütüldüğü, bu sebeple somut
olayda Askerî Savcılığın müteveffanın intihar etmek suretiyle hayatına son
verdiği yönündeki tespitinden ayrılmayı gerektirecek bir durumun bulunmadığı
sonucuna ulaşılmıştır.
86. Bununla birlikte yaşam hakkına ilişkin etkili bir soruşturma
yapıldığından bahsedebilmek için müteveffayı intihara sürükleyen sebeplerin ve
bu sebepler ile intihar arasındaki nedensellik bağının da araştırılması gerekmektedir.
87. Somut olaya bu açıdan bakıldığında Askerî Savcılık
tarafından Cihan Sevengin"in kullandığı cep telefonu üzerinde çeşitli
incelemeler yapıldığı ve Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı ile yazışmalar
yapıldığı ancak cep telefonu üzerinde yapılan incelemede ve telefonun
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığından alınan dökümlerinde delil değeri
taşıyabilecek bir bilgiye ulaşılamadığı anlaşılmaktadır. Askerî Savcılık
tarafından ayrıca Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı ile Türk Eczacıları
Birliğine müzekkereler yazılarak müteveffanın 1/10/2013 ile 2/3/2014 tarihleri
arasında kullanmış olduğu bir ilaç bulunup bulunmadığı araştırılmış ancak adı
geçen kurumlarca gönderilen cevap yazılarında söz konusu tarihler arasında
müteveffa adına bir kayıt bulunmadığı bildirilmiştir. Ayrıca müteveffayı
intihara sürükleyen sebeplerin ortaya konması amacıyla müteveffanın
arkadaşlarının ifadeleri alınmış ve müteveffanın intihar etmeden önceki
psikolojik durumu ortaya konmaya çalışılmıştır. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde,
somut olayda soruşturma makamlarının müteveffayı intihara sürükleyen sebepleri
aydınlatma isteğinden kuşku duyulmasını gerektirecek bir hususun bulunmadığı
sonucuna varılmıştır.
88. Müteveffanın yakınlarının meşru menfaatlerini koruyabilecek
ölçüde soruşturmaya katılmaları etkili soruşturmanın önemli unsurlarındandır.
Başvurucular her ne kadar soruşturma dosyasının tamamının kendilerine
verilmediğini belirterek etkili bir soruşturma yürütülmediğini ileri sürmüş ise
de başvuru formu ve eklerinde başvurucuların soruşturma dosyasının tamamının
kendilerine verilmesini talep etmelerine rağmen bu talebin reddedildiğine
ilişkin bir bilgi ve belge bulunmamaktadır. Başvuru formu ve ekleri bu kapsamda
incelendiğinde, soruşturma dosyasında bulunan kovuşturmaya yer olmadığına dair
kararın arka sayfasına el yazısıyla "Müteveffanın
babası ve annesine 2.10.2014 günü ölü harici muayene zaptı ve adli tıp otopsi
tutanağı ile iki adet CD (olay yeri fotoğrafları ile HTS dökümü), ayrıca
emanetteki sağlık muayene fişi ilgili sayfa suretleri elden verildi." notunun
düşüldüğü, başvurucuların bu belgeler haricinde başka bir bilgi ve belgeyi
soruşturma makamlarından talep ettiğine dair başvuru dosyasında herhangi bir
kaydın bulunmadığı anlaşılmaktadır. Soruşturma kapsamında başvurucu baba Tuğrul
Sevengin"in Askerî Savcı tarafından müşteki sıfatıyla ifadesinin alındığı,
Tuğrul Sevengin"in bu aşamada olayla ilgili iddialarını ileri sürebilme ve
araştırılmasını istediği hususları Askerî Savcılığın dikkatine sunabilme fırsatı
elde edebildiği, başvurucuların gerek kendilerine bir sureti verilen
belgelerdeki bilgiler gerekse kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda
ayrıntılı bir şekilde içeriklerine yer verilen olay yeri inceleme raporu,
otopsi tutanağı ile diğer kimyasal ve balistik inceleme raporlarındaki bilgiler
aracılığıyla Askerî Savcılık kararına etkili bir şekilde itiraz edebildiği,
dolayısıyla başvurucuların soruşturmaya aktif bir şekilde katılabildiği,
delillerini soruşturma makamlarına sunabildiği ve iddialarını soruşturma
makamları önünde ileri sürebildiği görülmektedir.
89. Bütün bu veriler kapsamında somut olay bir bütün olarak
değerlendirildiğinde Askerî Savcılık tarafından başvurucuların oğlunun hayatını
kaybettiği olaya ilişkin derhâl soruşturma başlatıldığı ve soruşturmanın
yaklaşık sekiz ay sekiz gün gibi makul bir sürede sonuçlandırıldığı, olaya
ilişkin delillerin elde edilmesine yönelik ayrıntılı bir çalışma yapıldığı,
olayın öncesinde ve olay anında yaşanan gelişmelerin detaylarıyla birlikte
araştırıldığı, başvurucuların soruşturmaya aktif bir şekilde katılabildiği ve
bu suretle somut olayın aydınlatılmasına yönelik yeterli çabanın gösterildiği
anlaşılmıştır. Bu durumda yukarıda bahsedilen yaşam hakkının usul boyutuna
ilişkin ilkeler karşısında başvuru konusu olayda, soruşturma makamının
olayların seyrini aydınlatmaya yönelik işlemlerinden kuşku duyulmasını
gerektirecek bir durumun veya yürütülen soruşturmanın derinliği ve ciddiyeti
üzerinde etki gösterecek nitelikte bir eksikliğin bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
90. Açıklanan nedenlerle somut olayda yürütülen ceza
soruşturmasında yaşam hakkının usule ilişkin boyutu yönünden bir ihlalin
olmadığının açık olduğu anlaşıldığından başvurunun bu kısmının da açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA
19/7/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.