4. Hukuk Dairesi 2017/3787 E. , 2017/7452 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 23/02/2011 gününde verilen dilekçe ile sahte vekaletname ile yapılan araç satışına dayalı tescil işleminin iptali ve aracın gerçek malik adına tescili istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 27/04/2017 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi olanağı bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, sahte vekaletname ile yapılan araç satışına dayalı trafik kaydının iptali ve tescil istemlerine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, oto kiralama işi ile uğraştığını, kendisi adına kayıtlı aracı dava dışı Ersun Duymaz isimli kişiye kiraladığını, süre sonunda aracın teslim edilmemesi üzerine emniyete yapılan şikayet sonucunda; aracın, kendisi adına düzenlenen sahte satış vekaletnamesi ile davalıya satıldığını öğrendiğini, yapılan satışın geçerli olmadığını beyan ederek, davalı adına yapılan araç tescil kaydının iptali ile adına tescil yapılması isteminde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu aracın sahte kimlik belgesi kullanılarak düzenlenen vekalete istinaden yapılan satışının geçersiz olduğu, geçersiz satışın mülkiyet geçişini sağlamayacağı gerekçesiyle, ...plakalı aracın davalı adına olan trafik tescil kaydının iptaline ancak davacı adına tescil talebinin konusunun idari işlem olması nedeniyle bu talebin reddine dair verilen 26/04/2013 tarihli ilk kararın davalı tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 25/11/2014 gün ve 2013/15890 esas, 2014/15905 karar sayılı ilamı ile “....davalı iyiniyetli kabul edilmelidir. O halde, davacının araç mülkiyetinin tespiti davasını kazanabilmesi için davalının satış bedeli olarak ödediği bedeli, kendisine iade etmesi gerekir. Mahkemece, bedelin ödenmemesi halinde davanın reddine karar verilmesi gerekirken, ödeme gerçekleşmeden yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmamış ve kararın bozulması gerekmiştir...” şeklinde gerekçe ile bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bu defa bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda bedel yatırılmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen 29/06/2015 tarihli karar, davacının temyizi üzerine; Dairemizin 17/11/2015 gün ve 2015/12379 esas, 2015/13154 karar sayılı ilamı ile “bozma ilamına uyulmasına rağmen, davacının bozma kararında belirtilen bedeli ödeme talep ve beyanları alınmadan, bozma gerekleri yerine getirilmeden ve yasal savunma hakkı kısıtlanacak şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir” şeklinde gerekçe ile bozulmuş; bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sırasında, davacı tarafa araç satış bedelini yatırmak üzere 16/03/2017 tarihli celsede kesin süre verilmiş ve belirlenen sürede araç bedelinin davalıya ödenmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamından; Dairemizin 2013/15890 esas ve 2014/15905 karar sayılı bozma ilamında, uyuşmazlık konusu aracın maliki olan davacının elinden rıza ile çıktığı, emin sıfatı ile zilyetten araç iktisap eden davalının, davacıyı zarara uğratmak maksadı ile kötüniyetli hareket ettiğine dair herhangi bir delil bulunmadığından iyiniyetli kabul edilmesi gerektiği ve bu nedenle davacının araç mülkiyetinin tespiti davasını kazanabilmesi için davalının satış bedeli olarak ödediği bedeli, kendisine iade etmesi gerektiği tespitlerine yer verilmiştir. Mahkemece; bozma ilamına uyularak, araç bedelinin depo edilmesi için davacıya kesin süre verilmiş ise de, bedelin ödenmesi hususunun infaz aşamasında gözetilecek bir konu olduğu; birlikte infaz hükümleri gereğince, araç bedeli davalıya ödendiği takdirde araç mülkiyetinin davacı adına tespitine dair karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile davacıya araç bedelini ödemesi için kesin süre verilmesi, bu süre içerisinde bedel ödenmediği gerekçesiyle de davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olmamış ve kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) no"lu bentte gösterilen nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA, davacının diğer temyiz itirazlarının ilk bentte açıklanan nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 21/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.