14. Hukuk Dairesi 2021/747 E. , 2021/2113 K.
"İçtihat Metni" 14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 02.06.2014 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 16.06.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi dahili davalı Fadimeana Temel tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, davacıya ait ... ilçesi, ... Mahallesi 53 parsel sayılı taşınmaz lehine davalı ve dahili davalıların 54, 4832 ve 52 parsel sayılı taşınmazlarından geçit hakkı kurulmasını istemiştir.
Davalı ... vekili, davacının müvekkiline ait taşınmazın ortasından yol geçirmek istediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Dahili davalılar ..., ..., ..., ... ve ... davanın reddine karar verilmesini istemişler, diğer dahili davalılar davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece davanın kabulüne, davacının 53 parsel sayılı taşınmazı lehine davalılara ait 4832 ve 52 parsel sayılı taşınmazlar aleyhine geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, dahili davalı ... temyiz etmiştir.
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlemesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine "mutlak geçit ihtiyacı" veya "geçit yoksunluğu", ikincisi de "nispi geçit ihtiyacı" ya da "geçit yetersizliği" denilmektedir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek alana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının subjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakarlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesis mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Kurulan geçit hakkının TMK"nın 748./3 ve 1012. maddesi ile Tapu Sicil Tüzüğünün "irtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili" başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmelidir.
Somut olaya gelince; mahkemece geçit irtifakı tesis edilen güzergah Konya-Akören karayoluna çıkmakta olup, yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan hüküm kurulmuştur. Trafik güvenliğinin sağlanması açısından karar yoluna bu şekilde çıkışın Karayolları Mevzuatı gereğince uygun olup olmadığı Karayolları Genel Müdürlüğünden sorulmalı gerekli izinler alınmak ve karayoluna çıkış şartları belirlenmek suretiyle bir karar vermek gerekirken, bu yönler gözetilmeden eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi dogru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Diğer yandan, Konya Kadastro Müdürlüğünün 24.10.2014 tarihli yazısı ile dava konusu 54 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma nedeniyle 4849 ve 4850 parsellere ayrılmış olduğu bildirildiği halde, güncel tapu kayıtları getirilerek taraf teşkili hususunun denetlenmemiş olması da doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dahili davalı ..."in temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.03.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.