3. Hukuk Dairesi 2014/12596 E. , 2015/467 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : DİNAR ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/02/2014
NUMARASI : 2013/207-2014/62
Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davada; davacı eş ve eş yanında bulunan 2005 doğumlu müşterek çocuk için ayrı yaşamda haklılık olgusuna dayalı olarak 500,00"er TL"den toplam 1.000,00 TL tedbir nafakası talep edilmiş, mahkemece, davanın kısmen kabulü cihetine gidilerek, davacı eş için aylık 150,00 TL; müşterek çocuk için 200,00 TL tedbir nafakasının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından, takdir edilen nafakaların az olduğu gerekçesiyle temyiz edilmiştir.
Dava, ayrı yaşamda haklılık olgusuna dayalı olarak açılmış tedbir nafakası istemine ilişkindir.
Türk Medeni Kanunu"nun 197.maddesinde; ayrı yaşamada haklı olan eşin diğer eşten tedbir nafakası isteyebileceği düzenlenmiştir. Aynı yasanın 186/3.maddesinde de; eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıklarıyla katılacakları hükme bağlanmıştır.
Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenleme gereği davalı birliğin giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. Zira; evlilik birliğinin korunması ve devamını sağlamak için eşlerin asgari ölçüde uyması gereken bazı yükümlülükler ve karşılamaları gerekli bazı ortak giderler mevcuttur. Buna göre evlilik birliğinin ortak giderleri olan kira, elektrik, yakıt, su ve benzeri giderlere davalı eş katılmak zorundadır. Diğer taraftan hakim, eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesini ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmelidir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden; tarafların 2004 yılında evlendikleri, 2005 doğumlu müşterek bir erkek çocuklarının bulunduğu, davalının, 2012 yılında davacı aleyhine boşanma davası açtığı, toplanan delillerden kocanın eşini başka bir kadınla aldattığının anlaşıldığı, hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanarak hak elde edemeyeceği ilkesinden hareketle kocanın açtığı boşanma davasının reddedildiği, eş ve çocuk için aylık 250,00"şer TL"den toplam 500,00 TL tedbir nafakası hükmedildiği, kararın 26.12.2012 tarihinde kesinleştiği, davadan sonra tarafların bir araya gelmedikleri, davacı kadının ev hanımı olduğu, her hangi bir yerden gelirinin bulunmadığı, kocanın hemşire statüsünde çalıştığı, aylık 1.496,00 TL maaş, 704,00 TL döner sermaye ek ödemesi aldığı, 2005 doğumlu küçüğün öğrenci olduğu anlaşılmaktadır.
Buna göre aleyhine boşanma davası açılan eş, boşanma davası sürerken ayrı yaşamda haklıdır. Boşanma isteminin reddinden sonra ayrı yaşamın sona erdirilmesi ve birliğin tekrar kurulması esas olup, evlilik birliğini tekrar kurma görevi de açtığı boşanma davası reddedilen tarafa aittir. Bu bağlamda somut olayda; davalı kocanın herhangi bir barış girişiminde bulunmadığı, davacı kadının ayrı yaşamda haklı olduğu, tarafların müşterek çocuğunun davacı anne ile birlikte yaşadığı anlaşılmıştır.
Bu bağlamda, 23.01.2012 tarihinde açılmış boşanma davasının yargılaması sırasında eş ve çocuk yararına aylık toplam 500,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmişken, aradan 1,5 yıl geçmesine, bu süreçte paranın alım gücünün azalmasına, davacı eş ve müşterek çocuğun ihtiyaçlarının artmış olmasına rağmen, eldeki nafaka davasında, boşanma davasının yargılaması sırasında hükmedilen nafakadan daha düşük oranda nafakaya hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
Hal böyle olunca mahkemece; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, davacı eş ve müşterek çocuğun ihtiyaçları, boşanma davasının yargılaması sırasında hükmedilen nafaka miktarları da göz önünde bulundurularak TMK.nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi gereğince eş ve müşterek çocuk için daha yüksek oranda nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.