4. Hukuk Dairesi 2017/3932 E. , 2017/8309 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 27/05/2008 gününde verilen dilekçe ile haksız fiil nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 03/07/2017 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1- Davacının temyiz itirazları yönünden;
a) Dava, kasten yaralama eylemi nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
Davacı, olay tarihinde davalıyla aralarında çıkan tartışma neticesinde, davalı tarafından demir çubukla darp edildiğini, olay sırasında sağ kolunun kırıldığını, sırtında yırtılma meydana geldiğini, olaydan sonra üç kez ameliyat olmak zorunda kaldığını belirterek; maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalı, olaya davacının neden olduğunu, hiç kimsenin kendi kusuruna dayanarak istemde bulunamayacağını belirterek; davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davalı tarafından davacı vekiline, bozma ilamından önceki hükme binaen 16.545,00 TL ödendiğine dair makbuz dikkate alınarak, 30.000,00 TL maddi tazminattan, bu miktarın mahsubuyla, 13.455,00 TL maddi ve 3.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak, davacıya ödenmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemece verilen 03/10/2011 tarihli, davanın kısmen kabulüne dair ilk hüküm, Dairemizin 07/02/2013 gün, 2012/831 esas, 2013/1957 karar sayılı ilam ile bozulmuştur. Bozma ilamından sonra yapılan yargılama sırasında, davalı vekili tarafından dosyaya, 13/10/2014 tarihli dilekçe sunulmuş, dilekçede; ilk hükümde tahsiline karar verilen tazminatın aslı, faizleri, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin, davacı tarafa banka kanalıyla, 16.545,00 TL olarak, ihtirazi kayıt ileri sürülmek suretiyle, 28/11/2011 tarihinde ödendiği belirtilmiştir. Mahkemece de bu ödemenin davacının maddi tazminat isteminden tenzili gerektiği benimsenmiştir. Ancak yapılan bu ödemenin, infaz aşamasında değerlendirilmesi gerekmekte olup, davacının maddi tazminat isteminden düşülmesi doğru olmadığından, kararın bozulması gerekmiştir.
b) Olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre; hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine .
verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Davaya konu somut olayda; olay tarihi, olayın gelişimi ve yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde; davacı yararına hüküm altına alınan manevi tazminat miktarı azdır. Davacı yararına daha üst düzeyde manevi tazminata karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde karar verilmiş olması doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
c) Dairemizin 07/02/2013 gün, 2012/831 esas, 2013/1957 karar sayılı bozma ilamının (2-b) numaralı bendinde; davacı tarafından yapıldığı iddia edilen tedavi giderleri yönünden, belgeli giderlerin yaralanmayla ilgili ve uyumlu olup olmadığının, olayın niteliğine göre belgelenemeyen giderler bulunup bulunmadığının, var ise; makul miktarının doktor bilirkişi tarafından belirlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyulmuş ve dosya bozma ilamı doğrultusunda rapor hazırlanması için doktor bilirkişiye tevdi edilmiştir. Doktor bilirkişi tarafından hazırlanan rapor ve ek raporlarda; belgeli giderin yapılan tedaviyle uyumlu olduğu belirtilmiş ancak, olayın niteliğine göre belgelenemeyen gider bulunup bulunmadığı, varsa miktarı hususunda bir değerlendirme yapılmamış ve görüş bildirilmemiştir. Uyulan bozma ilamı doğrultusunda, bilirkişiden bu hususta görüş sorulmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir. Bu yön gözetilmeksizin hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
2- Davalının temyiz itirazları yönünden;
a) Davacı dava dilekçesinde; 5.000,00 TL maddi, 30.000,00 TL manevi tazminat talep etmiş, bozma ilamı öncesi davasını ıslah ederek, maddi tazminat istemini 12.509,91 TL"ye yükseltmiştir.
Mahkemece, davacının maddi tazminat talebinin HMK"nun 26. maddesi gereğince, taleple bağlılık ilkesi doğrultusunda, 30.000,00 TL yönünden kabulüne karar verilmesi gerektiği, bozma ilamı öncesi verilen ilk hükmün infazı nevinde davalı tarafından yapılan 16.545,00 TL"lik ödemenin de bu 30.000,00 TL"den tenziliyle, netice olarak 13.455,00 TL"nin tahsiline hükmedilmesi gerektiği belirtilmiştir. Ancak davacının maddi tazminat istemi değil, manevi tazminat istemi 30.000,00 TL olup, davacı 12.509,91 TL maddi tazminat talep etmiştir.
HMK’nun 26. maddesi uyarınca hâkim, tarafların talep ve sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Islahla arttırılan miktar gözetildiğinde, talebi aşar şekilde değerlendirme yapılması ve hüküm kurulması, usul ve yasaya uygun düşmediğinden, kararın bozulması gerekmiştir.
b) Mahkemenin 03/10/2011 tarihli ilk hükmünde; davacının, davalının çalıştığı birime gitmiş olması hali, tahrik unsuru olarak kabul edilmiş ve hesaplanan tazminattan büyük oranda indirim yapılmıştır. Dairemizin 07/02/2013 gün, 2012/831 esas, 2013/1957 karar sayılı bozma ilamının (1) numaralı bendinde; Mahkemece yapılan haksız tahrik indiriminin somut olaya uygun düşmediği ve yapılan indirimin fazla olduğu belirtilmiştir.
Temyize konu eldeki kararın gerekçesinde ise; önce tahrik indirimi yapılmadığı bildirilmiş, ilerleyen cümlelerde; olayın gerçekleşmesinde davacının da kusuru bulunduğu belirtilmiştir. Gerekçe kendi içinde çeliştiği gibi, haksız tahrik indirimi yapılmaması şeklindeki kabul, uyulan bozma ilamına da aykırıdır. Mahkemece yapılacak iş, tüm dosya kapsamı değerlendirilerek ve ilk haksız hareketin kim tarafından gerçekleştirildiğinin dosya kapsamından tespit edilemiyor olması da gözetilerek, somut olayın oluşuna uygun miktarda haksız tahrik indirimi yapmaktır. Bu yön gözetilmeksizin, çelişkili gerekçeyle hüküm kurulması, bozmayı gerektirmiştir.
c) Davalı, davacının tedaviye ilişkin tüm giderlerinin Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından karşılandığını, SGK tarafından yapılan ödemenin, kendisinden talep edilmesi nedeniyle, SGK ... İl Müdürlüğü"ne ödeme yaptığını savunarak, buna ilişkin tüm bilgi ve belgelerin ilgili Müdürlükten getirtilmesini talep etmiştir.
Mahkemece bu hususta bir inceleme yapılmamış, davalının savunması karşılanmamıştır.
Davaya konu olay nedeniyle, herhangi bir tedavi gideri ödemesi yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa miktarı ve bu ödemenin rücuya tabi bir ödeme olup olmadığı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı"ndan sorulmalı, buna ilişkin belgeler getirtilmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik incelemeyle hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda (1-a-b-c) numaralı bentte gösterilen nedenlerle davacı yararına, (2-a-b-c) numaralı bentte gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve taraflardan peşin alınan harçların istekleri halinde geri verilmesine 14/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.