
Esas No: 2016/15819
Karar No: 2017/2423
Karar Tarihi: 27.03.2017
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2016/15819 Esas 2017/2423 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, Kurumca düzenlenen ödeme emirlerinin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacının sahte imzalar ile haberi olmadan dava dışı borçlu şirkete hissedar yapıldığı, şirketin imza yetkilisi yada yönetim kurulu üyesi olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanaklarını oluşturan, 506 sayılı Yasa’nın 80/12. maddesinde; sigorta primlerini haklı sebepleri olmaksızın, birinci fıkrada belirtilen süre içerisinde tahakkuk ve tediye etmeyen kamu kurum ve kuruluşlarının tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri mesul muhasip, sayman ile tüzelkişiliği haiz diğer işverenlerin üst düzeydeki yönetici veya yetkililerinin Kurum"a karşı, işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları, 5510 sayılı Yasa"nın 88. maddesinde de Kurum"un sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanun"da belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcilerinin Kurum"a karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları bildirilmiştir.
Öte yandan süresinde ödenmeyen prim ve diğer Kurum alacaklarının bizzat Kurum tarafından cebren takip ve tahsil edilebileceği 5510 sayılı Yasa"nın açık hükmü gereğidir. Cebren tahsil ve takip esasları 6183 sayılı Yasa"da gösterilmiştir. 6183 sayılı Yasa"nın mükerrer 35. maddesinde asıl borçlu hakkında yapılan yasal takip ve araştırmalar sonucu kamu alacağının tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması halinde yasal temsilcisine ödeme emri çıkarabileceği bildirilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden somut olayda; davacıya dava dışı borçlu şirketin kuruma olan borçları nedeniyle davaya konu ödeme emirlerinin 18.12.2014 tarihinde tebliğ edildiği, davanın hakdüşürücü süre içerisinde açıldığı, dava dışı borçlu şirketin ... 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/417 Esas sayılı dosyadan iflasına karar verildiği ve Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 01.06.2009 tarihli kararı ile onandığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece yapılacak iş; davacının dava dışı borçlu şirkette yönetim kurulu üyesi olup olmadığı, sahtelik iddiası ile ilgili ceza davası açılıp açılmadığı, yönetim kurulu üyeliğine atandığı ve sahtelik iddiası bulunduğu dikkate alındığında şirket defter ve belgeleri araştırılarak kararlarda imzasının bulunup bulunmadığı, geçerli anonim şirket yönetim kurulu üyesi olduğu takdirde 5510 sayılı yasa gereği 01.07.2008 tarihine kadar yönetim kurulu üyeliği yanında temsil ve ilzam yetkisi bulunduğu takdirde sorumlu olacağı, 01.07.2008 tarihinden sonra ise yönetim kurulu üyesi olarak üyelik dönemine ilişkin borçlardan sorumlu olacağı, sadece proje müdürü olması halinde ise borçlardan sorumlu olmadığı gözetilerek sonuca gidilmelidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 27.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.