11. Hukuk Dairesi 2017/910 E. , 2018/6620 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 03/05/2016 tarih ve 2015/91-2016/420 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankanın ... Şubesinden 10/09/2013 tarihinde 400.000 TL kredi çektiğini, kredi taksitlerinin zamanında ödendiğini ve 30/10/2014 tarihinde borcun kalan kısmının nakden kapatıldığını, ancak davalının müvekkilinden kullandığı ticari kredi sebebi ile çeşitli tarihlerde haksız olarak komisyon ücret bedeli tahsil ettiğini, bu bedellerin iadesi için davalıya 23/12/2014 tarihli ihtarın çekildiğini, buna rağmen bir iade yapılmadığını, bu komisyonların toplam bedelinin 9.345,21 TL ye tekabül ettiğini ileri sürerek davalı tarafça müvekkilinden haksız tahsil edilen toplam 9.345,21 TL komisyon ücret bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, komisyon bedellerinin tamamen taraflar arasındaki sözleşmeye ve genel hükümlere uygun olarak davacıdan tahsil edildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı uyarınca taraflar arasında imalanan genel kredi sözleşmesinin komisyon, vergi ve masrafları başlıklı 7. kısmında sözleşme kapsamında kredi kullanıldığında, bankanın belirlediği her türlü komisyon, masrafların müşteri tarafından karşılanacağı yönünde tarafların mutabık kaldıkları, taraflar arasındaki ihtilafın ticari kredi sözleşmesi nedeni ile alınan komisyonun iadesi istemine ilişkin olduğu, tarafların tacir oldukları, davacıdan tahsil edilen bedelin sözleşme hükümlerine uygun olarak alınmış olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, taraflar arasında akdedilen ticari kredi sözleşmesi nedeniyle erken kapama komisyon ücreti iadesi istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Standart sözleşmeler, içeriğini kısmen veya tamamen genel işlem koşullarının oluşturduğu, tarafların karşılıklı müzakereleri sonucu değil, aksine, taraflardan biri veya üçüncü kişi tarafından önceden hazırlanmış hükümlerin kullanıldığı sözleşme tipi olarak tanımlanmakta olup, Avrupa Konseyi’nin 05/04/1993 tarihli, 1993/13/AET Yönergesinde ve bu yönergeyi iç hukuklarına aktaran Avrupa Birliği ülkelerinde, standart sözleşmelerde yer alan hükümlerin ve özellikle bu sözleşmelerin içeriğini oluşturan genel işlem koşullarının, haksız şart olduğuna ilişkin bir karine öngörülmüştür.
Genel işlem şartları, sözleşme taraflarından birinin, ileride kuracağı sözleşmelerde karşı âkidine değiştirmeden kabul edilmek üzere sunma niyetiyle, önceden, tek yanlı olarak saptadığı sözleşme koşullarıdır. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere, genel işlem şartlarının varlığını kabul edebilmek için bazı unsurların gerçekleşmiş olması aranır. Genel işlem şartları kural olarak bir sözleşmenin içeriğini düzenlemek üzere hazırlanırlar ve bu faaliyet tek taraflı olarak sözleşmenin kurulmasından önce gerçekleşir. Amaç, birden fazla sözleşme ilişkisinde kullanılacak şartları saptamak ve bunları karşı âkidin müdahalesine imkan tanımadan bir kül olarak sözleşmeye dahil etmektir. Bu şartların nasıl hazırlandığı, kağıda dökülüp dökülmediği, yazı türü, metnin sözleşme metnine dahil olup olmadığı gibi hususlar genel işlem şartı nitelendirmesi açısından önem taşımaz. Genel işlem şartlarının varlığını kabul edebilmek için karşı âkidin bunların içeriğine etki edememiş olması gerekir.
Bu nedenle genel işlem şartlarının unsurları; a) Bir sözleşmenin şartlarını oluşturmaları, b) Sözleşmenin kurulmasından önce düzenlenmeleri, c) Birden fazla sözleşme ilişkisinde kullanılmak üzere düzenlenmeleri, d) Genel işlem şartları kullanan tarafından sözleşmeye dahil edilmek niyetiyle karşı akide sunulmalarıdır (Yeşim M. Atamer, Sözleşme Özgürlüğünün Sınırlandırılması Sorunu Çerçevesinde Genel İşlem Şartlarının Denetlenmesi, 2. Bası, ... 2001, s. 61 vd.).
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 20. maddesinde genel işlem koşulları, bir sözleşme yapılırken düzenleyenin, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla, önceden, tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleri olarak tanımlanmış, aynı Kanun"un 21. maddesinde ise, karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi, sözleşmenin yapılması sırasında düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip, bunların içeriğini öğrenme imkânı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlı olduğu, aksi takdirde, genel işlem koşullarının yazılmamış sayılacağı, sözleşmenin niteliğine ve işin özelliğine yabancı olan genel işlem koşullarının da yazılmamış sayılacağı düzenlenmiştir.
Genel işlem koşulları incelenirken, genel işlem koşulları çerçevesinde kapsam (yürürlük), yorum ve içerik denetimi adı altında üç ayrı denetimin yapılması gerekmektedir. Bu denetimlerden ilki olan kapsam denetimi, genel işlem koşullarının sözleşme kapsamına dâhil (yürürlükte) olup olmadıklarının belirlenmesi anlamını taşır, bir başka ifade ile bazı hükümlerin şeklen sözleşme metninde yer almasına rağmen, denetim sonucunda sözleşme kapsamından çıkarılmaları ya da bu sözleşme hükümlerinin sözleşme kapsamında (yürürlükte) olmadıklarının tespiti anlamına gelmektedir. Genel işlem koşulu olduğu tespit edilen sözleşme hükümlerinin, sözleşmenin kapsamında kalması için, bu hükümlerin, taraflar arasında sonuca etkili şekilde müzakere edilmiş olması ve düzenleyenin genel işlem koşulu hakkında yaptığı bilgilendirmenin açık olması gerekir. Aksi takdirde, genel işlem koşullarının yazılmamış sayılacağı tartışmasızdır.
Somut olaya gelince, taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi 6098 sayılı TBK yürürlük tarihinden sonra, 09.09.2013 tarihinde imzalanmış olup anılan Kanun hükümlerine tabidir. Yukarıda da açıklandığı üzere, TBK"nın 20-25. maddelerinde de genel işlem koşullarına ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir. Ancak mahkemece taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi başlıklı sözleşme içeriği genel işlem şartları yönünden her hangi bir değerlendirmeye tabi tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
2-Bir an için dava konusu genel kredi sözleşmesinin geçerli olduğu kabul edildiğinde ise, 15.11.2014 tarihli Resmi Gazete’de Merkez Bankası tarafından yayınlanan Mevduat ve Kredi Faiz Oranları ve Katılma Hesapları Kâr ve Zarara Katılma Oranları İle Kredi İşlemlerinde Faiz Dışında Sağlanacak Diğer Menfaatler Hakkında Tebliğ (SAYI: 2006/1)’de Değişiklik Yapılmasına Dair 2014/6 sayılı Tebliğ’in 4. maddesine göre 2006/1 sayılı Tebliğ’in 6. maddesi “Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirdikleri azami oranları aşmamak kaydıyla, mevduat ve kredi işlemlerinde uygulayacakları faiz oranlarını ve katılma hesaplarında uygulayacakları kâr ve zarara katılma oranlarını vadelerine göre tüm şubelerinde halkın görebileceği şekilde ilan eder ve bu oranları internet sitelerinde yayımlar.” şeklinde değiştirilmiştir.
Bu durumda ticari kredilerde bankalar tarafından alınacak olan masrafların hukukilik denetimi yapılırken öncelikle anılan yasal düzenleme gereğince ilan ve yayım yapılmışsa, bankaların bu oranlar üzerinden masraf vb. alabileceğinin kabulü ile hüküm kurulması, şayet gerekli ilan ve yayımlar yapılmamış ise emsal banka uygulamalarının araştırılması, alınan masrafların emsal banka uygulamalarına göre orantılı olup olmadığının değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3-Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın re"sen BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 24/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.