4. Hukuk Dairesi 2016/938 E. , 2017/8564 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... tarafından, davalı ... aleyhine 24/10/2014 gününde verilen dilekçe ile haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 02/06/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı ve davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalının herhangi bir belge ve delili bulunmadığı halde hakkında hırsızlık suçlamasıyla başvuruda bulunduğunu, Savcılık tarafından kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, davalının haksız şikayeti nedeniyle kendisine karşı hakaret ve iftira suçunu işlediğini belirterek uğradığı manevi zararın giderilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili ise, kat malikleri kurulu kararına göre apartmana 3 adet kamera takıldığını, müvekkilinin il dışında olduğu bir sırada söz konusu kameralara ait kabloların kesildiğinin ve kamera merceklerinin söküldüğünün bildirilmesi üzerine görüntüleri inceleyen müvekkilinin olayın hemen öncesinde davacının ana şalterleri kapattığının anlaşıldığını, bunun üzerine müvekkilinin de yönetici sıfatıyla apartman yönetimi adına davacı hakkında şikayette bulunduğunu belirterek davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davalının davacıyı gözetlemek amacıyla koyduğu kamerayı kırmasında hırsızlık amacının bulunmadığı, gözetlemeye engel olmak amacının olduğu, asgari şartlarda kamerayı gözetlemek amacıyla koyan kişi tarafından bilinebileceği, bu sebeple davacıyı hırsızlıkla suçlayarak tahkir ve taciz ettiği gerekçesiyle manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.
Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK’nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.
Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikâyet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikâyeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikâyet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikâyetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
Dava dosyasının incelenmesinde; apartman yöneticisi olan davalının şikayeti üzerine davacı hakkında ... 24. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2009/717 esas sayılı dosyası ile "Hırsızlık ve Mala Zarar Verme" eylemlerinden dolayı yargılama yapıldığı, hırsızlık suçunu işlediği sabit olmadığından beraatine, mala zarar verme suçundan ise cezalandırılmasına karar verildiği nazara alındığında; davalının şikayetçi olmasında bir takım az da olsa emareler bulunduğu anlaşılmakla, şikayetin olağan kuşku üzerine somut emarelere dayandırılarak yapıldığı kabulü ile istemin tümden reddi gerekirken, şikayetin haksız olduğundan bahisle istemin kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Kararın bu nedenle bozulması gerekir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA; bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 21/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.