(Kapatılan) 7. Hukuk Dairesi 2015/43525 E. , 2015/27011 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
YARGITAY İLAMI
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı vekili, davacının iş sözleşmesini haklı nedene dayanmaksızın davalı tarafça feshedildiğini beyanla bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacının hizmet süresi taraflar arasında çekişmelidir.
Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde 10.5.1999 – 30.9.2009 tarihleri arasında kesintisiz olarak (askerlik hizmeti hariç) çalıştığı, ancak işverence 1999-2002 yılları arası çalışmasının SGK kurumuna bildirilmediği iddiasındadır. Bu iddia ile ilgili olarak taraflar arasında hizmet tespiti davası görüldüğü anlaşılmaktadır. Hizmet tespitine dair davada ... Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinin 24.4.2013 tarih ve 2012-270 – 2013-58 E-K sayılı kararı ile "Davanın KABULÜ ile: davacı ..."in davalı ... Koruklu Sulama Birliği Başkanlığı isimli 15210162536302 sigorta sicil nolu işyerinde 01/05/1999 - 30/06/1999 arasında 250,04 TL, 01/07/1999 - 31/12/1999 arasında 299,76 TL, 01/01/2000 - 30/06/2000 arasında 351,65 TL, 01/07/2000 - 31/12/2000 arasında 380,47 TL, 01/01/2001 - 01/05/2001 arasında 448,20 TL ve 01/12/2002 - 31/12/2002 arasında 803,45 TL aylık brüt ücret ile çalıştığının TESPİTİNE" karar verilmiş, bu karar ise davalı temyizi üzerine Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 23.9.2014 tarih ve 2014/3919 – 2014/18311 E-K sayılı ilamı ile bozulmuştur. Bu bozma ilamı sonrası davacı vekili 24.6.2015 tarihli oturumda "... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/270 Esas sayılı dosyası bozularak Yargıtaydan gelmiş, mahkemenizin 2015/42 Esas sayılı dosya numarasını almıştır. Bu dosya tarafımızca takip edilmediğinden dosya işlemden kaldırılmıştır. Biz bu nedenle hizmet tespiti dosyasında tespit edilen 1999-2001 yılları arasındaki süreler nazara alınmaksızın karar verilmesini talep ediyoruz" şeklinde beyanda bulunmuştur. Bu beyan üzerine mahkemece hizmet tespitine dair dosya beklenmeksizin dava hakkında karar verilmiştir. Mahkemece karara esas alınan raporda davacının sigortalı gösterilmediği ve hizmet tespitine konu olan dönem de nazara alınarak hizmet süresi belirlenmiştir. Davacı vekilinin beyanı karşısında anılan rapora itibar edilmesi mümkün değildir. Mahkemece yapılacak iş; hizmet tespitine dair dava dosyasını getirtmek ve davanın akıbetini belirlemek, ondan sonra hizmet tespiti talebi 1999-2002 yılları arası çalışmasının SGK kurumuna bildirilmediği iddiasına dayanmakla ve özellikle davacı vekili 1999-2001 yılları arasındaki süreler nazara alınmaksızın karar verilmesini talepettiğinden yine hizmet tespiti davasına konu 01/12/2002 – 31/12/2002 arasındaki dönemle ilgili beyanı bulunmadığı da gözeterek tekrar davacı vekilinin talep kapsamı hakkında beyanını aldıktan sonra gerekirse belirlenecek hizmet süresine göre varsa alacaklarını hesaplattırmak ve bir karar vermektir.
3-Mahkemenin kabulüne göre de taraflar arasında fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil ücreti alacağına ilişkin uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen Fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, Fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de Fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha Fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin Fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha Fazla çalışmanın ispatı her türlü delille sözkonusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda da ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde 4857 sayılı İş Kanunu"nun 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerekir.
Somut olayda, davacı önce ölçüm memuru askerlik dönüşü halkla ilişkiler sorumlusu olarak çalıştığı iddiasındadır. Tanık anlatımlarında, davacının halkla ilişkiler sorumlusu olduğu dönemde sulama faaliyetleri hakkında vatandaşlarla kurum arasındaki irtibatı sağlamak, şikayetleri değerlendirmek vb görevleri yerine getirdiği belirtilmiştir. Öncelikle davacının fazla mesai yapıp yapmadığının, hafta tatili ve genel tatillerde çalışıp çalışmadığının belirlenmesi bakımından; davalının iş hacmi ve yoğunluğu belirlenmelidir. Bu sebeple sulanan toplam alanlar, sulama faaliyetinden faydalanan şahısları sayısı belirlenmeli, keza davacının şikayetlerle ilgilendiği belirtilmekle şikayet başvurularına dair evraklar ve bu başvurular üzerine yapılan işlemleri gösteren belgeler celbedilmeli, gerekirse diğer işyeri kayıtları üzerinde inceleme yapılmalı tüm bu belgeler ve dosya kapsamındaki deliller değerlendirilerek davacının fazla mesai yapmasını,hafta tatili ve genel tatillerde çalışmasını gerektirir bir çalışma düzeni bulunup bulunmadığı şüpheye yer vermeyecek şekilde tespit edilmelidir. Ayrıca davacı halkla ilişkiler sorumlusu olarak çalıştığı nazara alındığında; icra ettiği görevin niteliği itibariyle, sulama hizmeti verilen dönemde davalı ile sulama hizmetinden faydalanan vatandaşlar arasındaki ilişkilerin yoğunlaştığı süreçte çalışmak şeklinde gerçekleştiğinden sulama dönemi DSİ belgeleri ve diğer delillerle belirlenerek yalnızca sulama dönemi bakımından fazla mesai hususu yukarıdaki araştırmalar sonucu değerlendirmeye tabi tutulmalı, sulama dönemi dışında davacının fazla çalışma yapmadığı kabul edilmelidir.
4-İşçiye, işyerinde çalıştığı sırada ara dinlenmesi verilip verilmediği ve süresi konularında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
İşçinin günlük iş süresi içinde kesintisiz olarak hiç ara vermeden çalışması beklenemez. Gün içinde işçinin yemek, çay, sigara gibi ihtiyaçlar sebebiyle ya da dinlenmek için belli bir zamana ihtiyacı vardır.
Ara dinlenme 4857 sayılı İş Kanununun 68 inci maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükümde ara dinlenme süresi, günlük çalışma süresine göre kademeli bir şekilde belirlenmiştir. Buna göre dört saat veya daha kısa süreli günlük çalışmalarda ara dinlenmesi en az onbeş dakika, dört saatten fazla ve yedibuçuk saatten az çalışmalar için en az yarım saat ve günlük yedibuçuk saati aşan çalışmalar bakımından ise en az bir saat ara dinlenmesi verilmelidir. Uygulamada yedibuçuk saatlik çalışma süresinin çok fazla aşıldığı günlük çalışma sürelerine de rastlanılmaktadır. İş Kanununun 63 üncü maddesi hükmüne göre, günlük çalışma süresi onbir saati aşamayacağından, 68 inci maddenin belirlediği yedibuçuk saati aşan çalışmalar yönünden en az bir saatlik ara dinlenmesi süresinin, günlük en çok onbir saate kadar olan çalışmalarla ilgili olduğu kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla günde onbir saate kadar olan (onbir saat dahil) çalışmalar için ara dinlenmesi en az bir saat, onbir saatten fazla çalışmalarda ise en az birbuçuk saat olarak verilmelidir.
İşçi, ara dinlenme saatinde tamamen serbesttir. Bu süreyi işyeri içinde ya da dışında geçirebilir. İşyerinde geçirmesi ve bu süre içinde çalışmaya devam etmesi durumunda ara dinlenmesi verilmemiş sayılır. Ancak işçi işyerinde kalsa bile, ara dinlenmesi süresini serbestçe kullanabilir, bu süre içinde çalışmaya zorlanamaz.
Ara dinlenmesi için ücret ödenmesi gerekmez. Ancak, bu süre işçiye dinlenme zamanı olarak tanınmamışsa, işçinin normal ücretinin ödenmesi gerekir. Bu sürenin haftalık 45 saati aşan kısmını oluşturması halinde ise, zamlı ücret ödenmelidir.
Ara dinlenme süreleri kural olarak aralıksız olarak kullandırılır. Ara dinlenmesinin kullandırılması zorunlu ise de, bunun kullanılacağı zamanı belirlemek işverenin yönetim hakkıyla ilgilidir. İşçilerin tamamı aynı anda ara dinlenme zamanını kullanılabileceği gibi, belli bir plan dahilinde sırayla kullanmaları da mümkündür. Ancak ara dinlenme süresinin, işe, ara dinlenme süresi kadar geç başlama veya aynı süreyle erken bırakma şeklinde kullandırılması doğru olmaz. Ara dinlenme süresinin günlük çalışma içinde belli bir zamanda amaca uygun şekilde kullandırılması gerekir.
İş Kanununa İlişkin Çalışma Süreleri Yönetmeliğinin 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, ara dinlenmelerinin iklim, mevsim, yöredeki gelenekler ve işin niteliğine göre yirmidört saat içinde kesintisiz oniki saat dinlenme süresi dikkate alınarak verileceği hükme bağlanmıştır. Değinilen maddenin birinci fıkrasında ise, ara dinlenme süresinin çalışma süresinden sayılmayacağı açıklanmıştır.
Somut olayda; kabule göre günlük çalışma süresi 13 saat olarak belirlenmiş iken 1.5 yerine 1 saat ara dinlenme süresinin çalışma süresinden mahsubu isabetsiz olmuştur.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 28.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.