
Esas No: 2019/4121
Karar No: 2019/8775
Karar Tarihi: 17.12.2019
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2019/4121 Esas 2019/8775 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 22.10.2003 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 15.01.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, dava konusu 466 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ortaklığın aynen taksim, mümkün olmaması halinde satış yoluyla giderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Bir kısım davalı vekili, dava konusu taşınmaz üzerindeki muhdesatların müvekkillerinin murisi ...’a ait olduğunu, tapu kaydının oluşumuna dayanak mirasçılık belgesinin hatalı olduğunu, mirasçılık belgesinin iptali halinde davacının taşınmazda hissesinin kalmayacağını, taşınmaza yönelik satış vaadi sözleşmeleri düzenlendiğini, satışa karar verilmesi halinde satışın hissedarlar arasında yapılmasına karar verilmesini istediklerini beyan etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne dava konusu taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar ..., vekili temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%...) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır.
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir.
Somut olaya gelince; hükmün üçüncü bendinde, “muhdesatların % 12,23 oranındaki değer artışının ölü davalı ... mirasçılarına aidiyetine,” karar verilmişse de, kayıt maliki olmayan muhdesat sahiplerine satış bedelinden pay verilmesi söz konusu değildir.
O halde, mahkemece öncelikle dava konusu taşınmazlar üzerindeki muhdesatların sahibi ... mirasçılarından hangilerinin kayıt maliki olduğu, gerekirse taşınmaza ait tedavüllü tapu kayıtları getirtilmek suretiyle irdelenmeli, mirasçılarının tamamının paydaş olmadığı tespit edilirse, muhdesattan dolayı pay verilmeksizin satış bedelinin dağıtılmasına; mirasçılarının tamamının paydaş olduğunun tespiti halinde ise yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda karar verilmesi gerekir.
Mahkemece, değinilen hususlar gözardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle bir kısım davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 17.12.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.