17. Hukuk Dairesi 2016/14859 E. , 2019/8714 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ile davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı borçlu ... İnş. Makine San. ve Dış Ticaret A.Ş. hakkında takip yaptıklarını, hakkındaki takibin sonuçsuz kaldığını, mal kaçırma amacı ile dava konusu taşınmazı üzerinde 15.04.2009 tarihinde diğer davalı ... lehine ipotek tesis edildiğini, bu tasarrufun iptaline karar verilmesine istemiştir.
Davalı borçlu ... İnş. Makine San. ve Dış Ticaret A.Ş. vekili, dava koşullarının oluşmadığını, hak düşürücü sürenin geçtiğini haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı ... vekili, ipotek tesis tarihinde borcun doğmadığını, davacı bankanın ipotekten haberdar olduğunu, bu davayı açmakta iyiniyetli olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamından; davalı ...’nın davalı borçlu ... İnş. Makine San. ve Dış Ticaret A.Ş. yetkililerine nakit sıkışıklıklarını aşmaları için zaman zaman borç para verdiği, daha sonra kendisine ödendiği, sonradan verdiği borcun ödemesinin geciktirilmesi nedeniyle davaya konu taşınmaz üzerinde kendisi lehine 1.derece ipotek tesis edildiği, davalı borçlunun ipotek verdiği sırada şirket adına kayıtlı bir çok taşınmaz olduğu gibi davalı ... lehine ipotek tesis edilen taşınmaz üzerinde herhangi bir haciz bulunmadığı, davalı ...’nın alacağının gerçek
olduğu, davalı borçlu şirketin alacaklılarına zarar verme kastı ile hareket ettiğini bilmediği, iyi niyetli 3.kişi olduğu sonucuna varıldığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ile vekalet ücreti yönünden davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK’nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarurfun iptali davasına ilişkindir.
Bu davalardan amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.
İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir.
Somut olayda, davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemiştir.
Dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde, davacının alacağının İstanbul 3.İcra Müdürlüğünün 2010/20248 sayılı takip dosyası ile 02.09.2007 ve 30.05.2008 tanzim tarihli senetlere dayandığı, borçlu hakkındaki takiplerin kesinleştiği, alacağın gerçek olduğu, 04.08.2010 tarihli haciz tutanağının İİK’nun 105.maddesi kapsamında aciz belgesi niteliğinde olduğu ve davanın İİK 284.maddesinde öngörülen 5 yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmaktadır.
İİK"nun 279/1-1 maddesi borçlunun teminat göstermeyi evvelce taahhüt etmiş olduğu haller müstesna olmak üzere borçlu tarafından mevcut bir borcun temini için yapılan rehinler iptale tabidir. Eldeki davada İptali istenilen ipotek 15.04.2009 tarihinde tesis edilmiş haciz ise 04.08.2010 tarihinde yapıldığından anılan yasa maddesi gereği ipotek, haciz veya aciz veya iflastan evvelki bir yıl içinde yapılmadığından bu madde kapsamında değildir. Ancak aynı Yasanın 280/1 maddesi malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemlerin, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hükme bağlanmıştır. Taraf ve tanık beyanları ile sabit olduğu üzere borçlu ve davalı üçüncü kişinin aynı yerde faaliyette bulundukları ve birbirlerini uzun yıllardır tanıdıkları, üçüncü kişinin
50-60 kg altını yazılı belge olmadan borçluya verebilecek kadar birbirlerini tanıdıkları, bu halde borçlunun içinde bulunduğu mali durumu bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olması nedeni ile dava konusu 15.04.2009 tarihli ipotek tesisine ilişkin tasarrufun davacının takip konusu alacak ve fer"ileriyle İİK"nın 280/1. maddesi gereğince iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya ve davalılara geri verilmesine 01/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.