
Esas No: 2018/7396
Karar No: 2020/4896
Karar Tarihi: 24.09.2020
Bölücülük propagandası yapmak - görevli memura mukavemet - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2018/7396 Esas 2020/4896 Karar Sayılı İlamı
16. Ceza Dairesi 2018/7396 E. , 2020/4896 K.
"İçtihat Metni"
I-TALEP:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12.12.2018 tarih ve 2018/99040 sayılı yazısı ile; Bölücülük propagandası yapmak ve görevli memura mukavemet suçlarından sanık ..."ın, 3713 sayılı Kanunu"nun 8/1, 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 59/2 (iki kez) ve 258/1-3. maddeleri uyarınca 1 yıl sekiz ay hapis, 1 ay 20 gün hapis ve 83.333.333 Türk lirası ağır para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Diyarbakır (Kapatılan) 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 21/02/1994 tarihli ve 1992/437 esas, 1994/58 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, 3713 sayılı Kanun"un 8/1. maddesinde öngörülen cezanın nev"i ve miktarında değişiklik yapıldığından bahisle 3713 sayılı Kanun"un 8/1 ve 765 sayılı Türk Ceza Kanunun"un 59/2. maddeleri 10 ay hapis cezasına, 647 ssayılı Kanun"un 6. Maddesi gereğince cezanın ertelenmesine dair Diyarbakır (Kapatılan) 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 16/11/1995 tarihli ve 1992/437 esas, 1994/58 sayılı ek kararının da kesinleşmesinden sonra hükümlünün memnu hakların iadesi talebi üzerine, memnu hakların iadesi yönünde karar verilmesine yer olmadığına ilişkin Diyarbakır (Kapatılan) 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 01/09/2016 tarihli ve 2016/80 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, yasaklanmış hakların geri verilmesi, belli bir suç veya cezaya mahkumiyete bağlı olarak gerek Türk Ceza Kanunu’nda, gerekse diğer kanunlarda öngörülen çeşitli hak yoksunluklarının kaldırılmasını sağlayan hukuki bir düzenleme olup, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 121 ve 124. maddeleri ile 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usul Kanunu’nun 416 ve 420. maddelerinde yer alan "yasaklanmış hakların geri verilmesi" kurumuna, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nda ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nda yer verilmediği, 19/12/2006 tarihinde yürürlüğe giren ve 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun"un 38. maddesiyle 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’na 13/A maddesi eklenmek suretiyle tekrar düzenlendiği, bu düzenleme ile ceza mahkumiyetinden doğan müebbet hak yoksunluklarının giderilmesi amaçlandığı, 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’na eklenen 13/A maddesinde, 5237 sayılı Kanun dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkumiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebileceği, bunun için, anılan Kanun"un 53. maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla, mahkum olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması gerektiğinin belirtildiği, yasaklanmış hakların geri verilmesi için cezanın infaz edilmiş olması ve kişinin infazın tamamlanmasından itibaren üç yıllık süre içerisinde yeni bir suç işlememesi ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaatin oluşması gerekeceği, bu nedenle, mahkum olduğu erteli hapis cezası 29/11/1995 tarihinde, hapis cezası da 14/09/1994 kesinleşen hükümlünün talebinin yukarıda izah edilen 5352 sayılı Kanunu’na eklenen 13/A maddesi kapsamındaki yasaklanmış haklarının iadesi niteliğinde olup, mahkemece her iki suça ilişkin bu yönde araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 24/01/2018 gün ve
94660652-105-21-369-2018-Kyb istemlerine müsteniden, Dairenin 05.07.2018 tarih 2018/1333 esas ve 2018/2309 karar sayılı ilamında belirtilen husus ikmal edilmesine müteakip ihbar ve mevcut evrak Dairemize gönderilmiştir.
II-OLAY;
Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının 1992/1819 hazırlık, 1992/791 esas, 1992/755 iddianame numaralı 30.07.1992 tarihli aralarında sanığında bulunduğu 28 şüpheli hakkında düzenlenen iddianamesi ile 18.07.1992 suç tarihinde, bir düğün merasiminde "Biji Pkk, Biji Apo, Biji Kürdistan, ..., Kürdistan Faşizme mezar olacak, vur gerilla vur, kürdistanı kur" şeklinde slogan attıkları, sarı kırmızı, yeşil renkli şalları salladıkları, kendilerini ikaz etmek isteyen güvenlik görevlilerine taş ve sopalar ile saldırıp yaraladıkları, bu arada topluluk içinden silah atıldığı, olay yerinde görevli bir polis memurunun telsizinin anteni ile ekip otosunun camlarını kırdıkları ve bilahare olaya müdahale eden güvenlik görevlilerince yakalandıkları belirtilen olay kapsamında 2845 sayılı Kanun hükümlerine göre yargılanarak eylemlerine uyan 3713 sayılı yasanın 8/1, TCK"nın 258/2,516/3,517,522 ve 3713 sayılı TMK"nın 5 maddeleri uyarınca cezalandırılması istemi ile açılan kamu davasında yapılan yargılama neticesinde Diyarbakır 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 21.02.1994 tarih, 1992/437 esas ve 1994/58 karar sayılı ilamı ile sanık hakkında özetle;
"Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Ülkesi ve Milleti aleyhine bölünmez bütünlüğü aleyhine propaganda yapmak suçunu işlediği sabit görüldüğünden 3713 sayılı TMK"n 8/1, 3506 Sayılı Kanunun ek md. 2, TCK"nın 59/2 maddeleri uyarınca 1 YIL 8 AY AĞIR HAPİS ve 83,333,333 TL AĞIR PARA CEZASI İLE cezalandırılmasına,
Görevli memura mukavemet suçunu işledikleri sabit görüldüğünden TCK"nın 258/1-3, 59/2 maddeleri gereğince 1 AY 20 GÜN HAPİS CEZASI ile cezalandırılmasına,
Suçun işlenmesindeki özellikler sanıkların olaylar sırasındaki tutum ve davranışları dikkate alınarak her iki sanık hakkında 647 S.K nun 4 ve 6 maddelerinin tatbikine yer olmadığına,
Polis memurunun elindeki telsizin antenini kırmak suçu mukavemet suçu içinde değerlendirildiğinden hakkında ayrıca ceza tayinine yer olmadığına,
Polis aracının camlarını kırması eylemine yönelik atılı suçtan, yeterli kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden ayrı ayrı BERAATİNE,
TCK"nın 72 ve 74 maddeleri uyarınca cezalarının içtima ettirilerek neticeten ve içtimaen 1 YIL 8 AY AĞIR HAPİS, 1 AY 20 GÜN HAPİS ve 83,333,333 TL AĞIR PARA CEZASI İLE cezalandırılması ile gözetim altında ve tutuklulukta geçirdikleri günlerin TCK"nın 40 maddesi gereğince mahkumiyetinden mahsubuna ...
3713 sayılı TMK"nın 5 maddesinin uygulanmasına dair talebinin yasal koşulları oluşmadığından reddine
2000 lira yargılama giderinin hazine adına müteselsilen sanıklardan tahsiline " karar verilmiştir.
Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 1994/4549 esas, 1994/4368 karar sayılı 14.09.1994 tarihli ilamı ile karar oybirliği ile onanarak kesinleşmiştir. Diyarbakır 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 11.10.1994 tarihli kararı ile de ayırca dosyanın Yargıtay"a gidiş geliş masrafı olarak 150.000 TL nin hazine adına sanıklardan tahsiline, önce hükmedilen yargılama masrafına eklenmesine karar verilmiştir.
Sanık müdafiinin 22.11.1994 tarihli karar düzeltme istemi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 15.12.1994 tarih ve 104567 sayılı yazısı ile yerinde görülmemiştir.
Süreçte 4126 sayılı Kanun gereği hükümlünün durumunun yeniden değerlendirilmesi zarureti hasıl olduğundan, 01.11.1995 tarihli tensip ile uyarlama yargılaması yapılmak üzere duruşma günü tayin edilerek, 3713 sayılı Yasanın 8/1 maddesinde yapılan değişiklik nedeni ile hükmün infazının durdurulmasına karar verilmiştir. İddia makamının sanık hakkında 4126 sayılı Kanunun tatbiki ile eski adli sicil kaydının çıkartılarak istenilmesi, karar kesinleştiğinde ise gereği için hükmün Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesine yönelik mütalaası kapsamında, Diyarbakır 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 16.11.1995 tarihinde resen yaptığı duruşma neticesinde verilen 1992/437 esas ve 1994/58 karar sayılı ek kararı ile de sanığın özetle;
"3713 sayılı TMK"nın 8. maddesini değiştiren 4126 SY.nın 1. maddesi gereğince ceza miktarında ve nevinde yapılan değişiklik gözönüne alınarak mahkumiyet süresi yeniden belirlenmek suretiyle hükümlünün, 3713 sayılı TMK"nın 8/1, TCK"nın 59/2 maddelerince 10 AY HAPİS ve 83.333.333 LİRA AĞIR PARA CEZASI ile mahkumiyetine
Hükümlü hakkında 647 sayılı Kanun 4. maddesinin suçun işleniş şekli işlenen suçun vehameti, kasıtlarındaki yoğunluk, ve sanıkların kişilikleri gözönüne alınarak takdiren uygulanmasına YER OLMADIĞINA,
Hükümlünün geçmişteki hali, suç işleme hususundaki eğilimleri gözönüne alınarak ileride bir daha suç işlemeyeceği kanaati hasıl olduğundan hükmolunan cezanın 647 sayılı Kanunun 6. maddesi gereğince ERTELENMESİNE,
Hükümlü hakkında daha önce verilen mahkumiyet hükmü 21.02.1994 tarih 1992/9-37 Esas, 1999-/58 Karar sayısı ile verilen ve adli sicile işlenen 3713 SY.nın 8/1 maddesi uyarınca verilen mahkumiyet nedeniyle adli sicile işlenen adli sicil kaydının 3862 sayılı kanunun 8/c madde ve 2. fıkrası gereğince adli sicilden çıkarılmasına..." kanun yolu açık olmak üzere hükümlülerin ve vekillerinin yokluğunda oy birliği ile karar verilmiştir. Karar 22.12.1995 tarihinde hükümlü müdafiine tebliğ edilmiş ve temyiz edilmediğinden 29.12.1995 tarihinde mesai bitiminde kesinleştiğine dair 06.02.1996 tarihli kesinleşme şerhi tanzim edilmiştir.
Mahkemesinin 06.02.1996 tarihli müzekkeresi ile Cumhuriyet Başsavcılığına tecil evrakının gönderilerek adli sicil kaydının silinerek ceza fişine göre yeniden düzenlenmesi istenilmiştir.
Hükümlü vekilinin istemi üzerine ve yasal değişiklik nedeni ile de Cumhuriyet savcısının talimatı doğrultusunda hazırlanan 31.10.1995 tarihli Bismil Kapalı Cezaevi Memurluğunca tanzim edilen belgede, 19.07.1992 tarihinde hükümlünün gözaltına alındığı, 20.07.1992 tarihinde tutuklandığı, 30.09.1992 tarihinde tahliye olduğu, 12.06.1995 tarihinde cezaevine giriş yaptığı belirtilmiştir.
03.11.1995 tarihli TCK"nın 258 maddesine yönelik tanzim edilen müddetnamede ise 01.11.1995 tarihinde cezaevine girdiği, mahkumiyet müddetinin 1 ay 20 gün hapis cezası olduğu, 21.12.1995 tarihinin bihakkın tahliye ve 26.11.1995 tarihinin ise 647 sayılı yasaya göre şartla tahliye tarihi olduğunun, infazın 3713 sayılı yasada yapılan değişiklik nedeni ile durdurulmasına karar verilmesine müteakip hazırlandığının belirtildiği ayrıca 09.11.1995 tarihli Ceza evi Disiplin Kurulu kararı ile hükümlünün cezasının 1/2"sini iyi halli olarak geçirmiş olduğuna dair karar alındığının, 23.11.1995 tarihli 1995/109 karar sayılı Diyarbakır 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinin kararı ile de TCK"nın 258 maddesi uyarınca hükmedilen cezasına yönelik 26.11.1995 tarihinden itibaren şartla tahliyesine karar verildiği, infaz fişlerinin 06.12.1995 tarihinde mahkemesine gönderildiği görülmüştür.
Hükümlü vekilinin 21.03.2001 havale tarihli "Diyarbakır 1 nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 1992/437 esas 1994/58 karar, 21.04.1994 tarihli hükümlülük kararının adli sicilden silinmesi" konulu dilekçesi ile yasal süre içesinde bir suç işlenmediğinden sicilde kayıtlı hükmün adli sicilden çıkartılması ve 3682 sayılı Kanuna göre silinmesine dair yaptığı başvuruya istinaden, Diyarbakır 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 29.03.2011 tarihli kararı ile hükümlü hakkında verilen 21.02.1994 tarih 1992/437 esas ve 1994/58 karar sayılı adli sicil kaydına dair mahkumiyet hükmünün, 3682 sayılı yasal koşullar oluştuğundan, adli sicil kaydından silinmesine karar verilmiş ve karar 29.03.2001 tarihinde Adli Sicil İstatistik Müdürlüğüne gönderilmiştir.
Hükümlü vekilinin, vekaletnamesini ve hükümlü hakkında muhtarlığın 29.08.2016 tarihli iyi durum ilmühaberini, nüfus kayıt örneğini, 05.05.2016 tarihli adli sicil kaydını da sunarak, müvekkili hakkında 21.02.1994 tarihli verilen karar ile verilen 1 yıl 8 ay süre ile ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına dair kararın kesinleştiği ve infaz işlemlerinin yerine getirildiği, ayrıca müvekkili hakkında ceza süresi kadar kamu hizmetlerinden mahrumiyetine karar verildiği, kesinleşen mahkumiyet kararı kapsamında yasal deneme süresinin de geçtiği, bu nedenle mahkumiyet kararı ile öngörülen ceza süresi itibari ile yasal deneme süresi geçtiğinden hakkında verilen kamu hizmetlerinden yasaklanmaya ilişkin kısıtlılık halinin kaldırılmasına karar verilmesini 29.08.2016 tarihli dilekçesi ile Diyarbakır 4 ağır Ceza Mahkemesinden talep ettiği, sunulan adli sicil kaydında, adli sicil kaydının olmadığı ancak arşiv kaydında;
"C; 18.07.1992; DİYARBAKIR;1. DGM;437;58; 21/02/1994; 3713SA ;CK:59 258/1 3 59 72 74.; 1Y8A AH;1A20G H;83333333 AP.; 14/09/1994;ARŞİV KAYDI
T:18.07.1992; DİYARBAKIR;1. DGM; 437;58; 21/02/1994; CK:258/1 258/3 59/2.; 1A20G H. 21/02/1994 ; 437;58 ŞT.;DİYARBAKIR;1.DGM; 23.11.1995" şeklinde kaydın bulunduğu görülmüştür.
Diyarbakır (kapatılan) 4. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK 250 ile yetkili) nin 2016/80 değişik iş sayılı 01.09.2016 tarihli 09.09.2016 tarihinde itiraz edilmeden kesinleşen kararı ile belirtildiği şekilde;
"Hükümlü ..."nın Mahkememizin (Diyarbakır (kapatılan) 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi) 1992/437 Esas, 1994/58 Karar sayılı dosyasında Bölücülük propagandası yapmak, memura cebir, şiddetle mukavemet, kamu malına zarar verme suçundan yargılandığı, yapılan yargılama sonucu 21/02/1994 tarihinde sanığın terör örgütünün propagandasını yapmak ve görevli memura mukavemet suçu sabit görülerek 3713 sayılı Yasanın 8/1, 3506 sayılı Kanunun ek madde 2, 765 sayılı TCK’nın 59/2, 258/1-3, 72 ve 74 maddeleri gereğince mahkumiyetine karar verildiği verilen kararın 01.04.1994 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Hükümlü hakkında Mahkememizin (Diyarbakır (kapatılan) 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi) 16.11.1995 tarih 1992/437 Esas, 1994/58 sayılı ek kararı ile mahkememizce (Diyarbakır (kapatılan) 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi) 21.02.1994 tarih 1992/437 Esas, 1994/58 Karar sayılı hükmü ile verilen 1 yıl 8 ay ağır hapis ve 83.333.333 lira ağır para cezasının 3713 sayılı Kanunun 8. maddesini değiştiren 4126 sayılı Yasanın 1. maddesi gereğince ceza miktarında ve neviinde yapılan değişiklik gözönüne alınarak mahkumiyet süresi yeniden belirlenmek suretiyle hükümlü hakkında neticeten 647 sayılı Kanunun 6. maddesi gereğince ertelenmesine ve mahkememizce (Diyarbakır (kapatılan) 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi) 21.02.1994 tarih 1992/437 Esas, 1994/58 sayılı kararı ile verilen ve adli sicile işlenen 3713 sayılı Kanunun 8/1 maddesi uyarınca verilen mahkumiyet nedeniyle adli sicile işlenen adli sicil kaydının 3682 sayılı Kanunun 8/1 maddesi gereğince 2. fıkrası gereğince adli sicil"den çıkartılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Dolayısıyla Mahkememizce (Diyarbakır (kapatılan) 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi) 16.11.1995 tarih 1992/437 Esas, 1994/58 sayılı ek kararı ile hükümlüye daha evvel verilen mahkumiyet kararının ertelenmesine karar verildiği ve hükümlü hakkında mahkememizce kamu hizmetlerinden mahrumiyetine dair herhangi bir karar verilmediği anlaşıldığından, bu konuda karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiş olup, hükümlü ... müdafiinin memnu hakların iadesine ilgili olarak mahkememizce (Diyarbakır (kapatılan) 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi) 1992/437 Esas 1994/58 sayılı kararında hükümlü hakkında kamu hizmetlerinden yasaklanmasına dair herhangi bir karar verilmediği anlaşılmakla, hükümlü ... müdafii Av. Abdullah ÇAĞER"in talebinin reddi ile, bu konuda karar verilmesine yer olmadığına" dair dosya üzerinden itiraz yolu açık olmak üzere karar verilmiştir.
Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü"nün 20.10.2016 tarihli yazısı ile 5352 sayılı Adli Sicil Kanununun 14 ve geçici 2 maddeleri uyarınca adli sicil kaydından çıkartılarak, anılan Kanunun 10. maddesi gereği istenildiğinde verilmek üzere arşive alındığı anlaşılan kaydın arşivden silinme süresi, aynı Kanunun 6290 sayılı Kanunla değişik 12. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) ile (2) numaralı alt bentlerinde gösterilen duruma göre hesaplanacağından ve aynı bentte düzenlenen "hak yoksunluğu" kavramına, adli sicil sorgulama sonucunda kayıt bulunması hali de dahil olduğundan, talebin reddine karar verilmesi suretiyle Kanunun anılan hükmüne muhalefet edildiği düşünce ve sonucuna varıldığı bildirilmiş, 02.01.2018 tarihli Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu"nca da aynı gerekçe ile kanun yararına bozma istemi içerir fezlekenin hazırlandığı görülmüştür.
İnfaz evrakları incelendiğinde;
Hükümlü hakkındaki ağır hapis ve ağır para cezası ilamlarının 647 sayılı Kanunun 6 maddesi gereğince tecil edildiği bildirildiğinden ilamların bila infaz mahkemesine 08.02.1996 tarihinde gönderildiği, gönderilen dosya etiketinde 21.02.1994 tarihli ilama yönelik olarak 1 yıl 9 ay 20 gün şeklinde ceza miktarının işlendiği, 19.07.1992 tarihinin nezaret, 20.07.1992 tarihinin tevkif,
30.09.1992 tarihinin ise tahliye tarihi, infaza başlanılan tarihin 12.06.1995 bihakkın tahliye tarihinin 15.01.1997, 3713 sayılı Kanuna göre tahliye tarihinin 04.08.1996, düşünceler kısmında ise 83.333.333 TL ağır para cezası var ibarelerinin yazılı olduğu, içerisinde yer alan belgelerde 1 yıl 8 ay ağır hapis, 1 ay 20 gün hapis cezasına ilişkin ilamın mahkemesince Cumhuriyet Başsavcılığına 12.10.1994 tarihinde gönderildiği, 13.10.1994 tarihinde mahkumlara mahsus yakalama müzekkeresinin tanzim edildiği, infaz dosyası ve para cezasına ait evrakların 05.07.1995 tarihinde Bismil Kapalı Cezaevine gönderildiği, vasi tayini için hazırlanan 19.07.1995 tarihli yazı içerisindeki bilgilerde 12.06.1995 tarihinde 1 yıl 9 ay 20 gün ağır hapis cezasının infazına başlanıldığı, 15.01.1997 tarihinin bihakkın tahliye tarihi olduğu, 04.08.1996 tarihinin şartla tahliye tarihi olduğu, 21.02.1994 tarih 1992/437 esas ve 1994/58 sayılı karara istinaden infazın yapıldığının belirtildiği, yine 12.06.1995 tarihli müddetname de aynı bilgilerin dosya etiketinde yer alan gözaltı ve tutukluluk süreli ile örtüşecek şekilde yazılı olduğu, 13.07.1995 tarihli müddetnamede 19.07.1992 tarihinde gözaltına alındığı, 20.07.1992 tarihinde tevkif edildiği, 30.09.1992 tarihinde tahliye edildiği, 73 gün evvelce mevkuf kaldığı, 12.06.1995 tarihinde cezaevine girdiği, 15.01.1997 tarihinin bihakkın tahliye tarihi olduğu, 02.08.1996 tarihinin ise 3713 sayılı Kanuna göre şartlı tahliye tarihi olduğunun, 2148 sayılı Kanuna göre istifade edeceği sürenin bulunmadığının belirtildiği, 02.11.1995 tarihinde infazın 3713 sayılı Kanun kapsamındaki suç yönünden durdurulmasına dair karar kapsamında gereğinin yapılmasının istenildiği, 83.333.333-TL ağır para cezasının infazına dair belgelerin yer aldığı, para cezası ödeme emirlerine yönelik ödeme emrini hükümlünün 13.06.1995 tarihinde tebliğ aldığı, ödenmemesi durumunda beher günü yüz lira üzerinden hapse çevrileceğine dair ihtarın gönderilen ödeme emirlerinde yazılı olduğu görülmüştür.
Adalet Bakanlığının istemi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12.02.2018 tarih, 2018/10880 sayılı talebine istinaden yapılan Kanun yararına bozma incelemesinde görülen eksiklik nedeni ile 05.07.2018 tarih 2018/1333 esas ve 2018/2309 karar sayılı ilamı ile tevdiine karar verilen dosya kapsamında, Diyarbakır Kapatılan 4 Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığına hitaben 2016/80 değişik iş sayılı ve 01.09.2016 tarihli kararı vekilin temyiz etmediğine dair 09.09.2016 tarihli dilekçesinin temin edilerek gönderildiği görülmüştür.
III-HUKUKİ UYUŞMAZLIK;
Hükümlü müdafiince yapılan memnu hakların iadesine yönelik talebin reddi ile karar verilmesine yer olmadığına dair kararda hukuka aykırılık bulunup bulunmadığına ilişkindir.
IV-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME;
Yasal düzenlemeler şöyledir;
5352 sayılı Adli Sicil Kanunu
Madde 13/A – (Ek: 6/12/2006-5560/38 md.)Yasaklanmış hakların geri verilmesi
(1)5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilir. Bunun için; Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla,
a)Mahkum olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması,
b)Kişinin bu süre zarfında yeni bir suç işlememiş olması ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaat oluşması, gerekir.
(2)Mahkum olunan cezanın infazına genel af veya etkin pişmanlık dışında başka bir hukukî nedenle son verilmiş olması halinde, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilmesi için, hükmün kesinleştiği tarihten itibaren beş yıl geçmesi gerekir. Ancak, bu süre kişinin mahkûm olduğu hapis cezasına üç yıl eklenmek suretiyle bulunacak süreden az olamaz.
(3)Yasaklanmış hakların geri verilmesi için, hükümlünün veya vekilinin talebi üzerine, hükmü veren mahkemenin veya hükümlünün ikametgâhının bulunduğu yerdeki aynı derecedeki mahkemenin karar vermesi gerekir.
(4)Mahkeme bu husustaki kararını, dosya üzerinde inceleme yaparak ya da Cumhuriyet savcısını ve hükümlüyü dinlemek suretiyle verebilir.
(5)Yasaklanmış hakların geri verilmesi talebi üzerine mahkemenin verdiği karara karşı, hükümle ilgili olarak Ceza Muhakemesi Kanununda öngörülen kanun yoluna başvurulabilir.
(6)Yasaklanmış hakların geri verilmesine ilişkin karar, kesinleşmesi halinde, adlî sicil arşivine kaydedilir.
(7)Yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna başvurulması nedeniyle oluşan bütün masraflar hükümlü tarafından karşılanır. şeklindedir.
01.6.2005 tarihinde ceza adalet sisteminde temel yasalar değiştirilmek suretiyle yeni bir dönem başlatılmıştır. 5352 sayılı Kanun"un 13/A maddesinin gerekçesinde de açıklandığı üzere; 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda, belli bir suçu işlemekten dolayı cezaya mahkumiyetin sonucu olarak ömür boyu devam edecek bir hak yoksunluğu düşünülmediği için, mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 121-124. maddeleri ile 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu"nun 416-420. maddelerinin yerine ikame olmak üzere yasaklanmış hakların geri verilmesi müessesesine ilişkin bir düzenleme yapılmamıştır.
Ancak, 5352 sayılı Adli Sicil Kanununun geçici 2 maddesinde, diğer kanunlardaki kasıtlı bir suçtan dolayı belirli süreyle hapis cezasına veya belli suçlardan dolayı bir cezaya mahkum olan kişilerin, belli hakları kullanmaktan süresiz olarak yoksun bırakılmasına ilişkin hükümleri saklı tutulmuş, Anayasanın 76. maddesi ile özel kanunlarda sayılan suç ve mahkumiyetlerin arşiv bilgilerinin silinmesi kabul edilmemiştir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki çeşitli kanunlardaki süresiz hak yoksunluğu doğuran bu hükümlere rağmen, yasaklanmış hakların geri verilmesi yolunun kapalı tutulması, uygulamada ciddi sorunlara yol açtığından, 06.12.2006 tarih ve 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 38. maddesiyle 5352 sayılı Adli Sicil Kanununa 13/A maddesi eklenmek suretiyle yasaklanmış hakların geri verilmesi/memnu hakların iadesi müessesesi yeniden Türk ceza adalet sistemindeki yerini almıştır.
Kanun maddesinin sarahatine ve gerekçesinde işaret olunan amaç ve kapsamına nazaran, her ne kadar 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda, belli bir suçu işlemekten dolayı cezaya mahkumiyetin sonucu olarak ömür boyu devam edecek bir hak yoksunluğuna yer verilmemiş ise de, Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilecektir. Burada hükümlünün mahkumiyetinin, mülga 765 sayılı ya da mer"i 5237 sayılı Ceza Kanunlarına veya ceza öngören özel yasalara dayanmasının bir önemi bulunmamaktadır. İadesine karar verilecek yasaklanmış haklar, Anayasanın 76. maddesi gibi, belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkumiyete bağladığı süresiz hak yoksunluklarına ilişkindir.
Yasaklanmış hakların geri verilmesine karar verildiğinde adli sicil bilgileri silinmemektedir. Ancak geri vermeye ilişkin karar adli sicil arşivine kaydedilmektedir (5352 sayılı Kanun md.13/A,f.6). Silinen ancak arşiv kaydına alınan kayıtlar "kural olarak" kişiyi herhangi bir haktan yoksun bırakmak için dayanak olarak kullanılamaz (5352 sayılı Kanun md.10/2) ise de, kanunlarda bu konuda özel düzenleme olması halinde söz konusu arşiv kaydı hak yoksunluğu dahil bazı hukuki işlemlere esas alınabilecektir (5352 sayılı Kanun md.10/2). Dolayısıyla hak yoksunluğuna neden olan mahkumiyetin adli sicilden silinmesine karar verilmesi halinde, silme kararıyla yasaklanmış haklar da otomatik olarak geri verilmiş olacağından, ayrıca yasaklanmış hakların geri verilmesini talep etmeye gerek kalmayacağı ileri sürülebilirse de bu durum ancak bir hak yoksunluğuna esas alınamayanlar açısından geçerli olabilecektir. Nitekim 5352 sayılı Adli Sicil Kanununun geçici 2. maddesinde Anayasanın 76 maddesi ile özel kanunlarda sayılan suç ve mahkumiyetlerin arşiv bilgilerinin silinmesi benimsenmemiştir.
5352 sayılı Adli Sicil Kanununa eklenen 13/A maddesinde, 5237 sayılı TCK dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkumiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebileceği, bunun için, Türk Ceza Kanununun 53. maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla, mahkûm olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması gerektiği belirtilmektedir.
Yasaklanmış hakların geri verilmesi için cezanın infaz edilmiş olması ve kişinin infazın tamamlanmasından itibaren üç yıllık süre içerisinde yeni bir suç işlememesi ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaatin oluşması gerekecektir.
5352 sayılı Kanunun 13/A maddesine göre, ister 765 sayılı Türk Ceza Kanunundan, isterse özel bir yasadan kaynaklansın, amme hizmetlerinden yasaklanma, memuriyetten mahrumiyet, seçme veya seçilme hakkından yoksun kılınma, yasal kısıtlılık altında bulundurulma, babalık veya kocalık haklarından mahrumiyet, sürücü belgesinin geri alınması, emekli maaşından yoksun kılınma, meslek ve sanatın tatili, işyerinin kapatılması ve benzerleri gerek bir mahkûmiyet sonucu ve gerekse ceza şeklinde hükmedilen her nevi ehliyetsizliklerin memnu hakların iadesi yoluyla bertaraf edilmesine yasal bir engel bulunmadığından, anılan kanun maddesinde açıklanan süreler geçtikten sonra talepte bulunan iyi halli hükümlünün memnu haklarının iade edildiğinin bir kararla tespit edilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
18.07.1992 tarihinde gerçekleştirdiği eylemleri nedeni ile 3713 sayılı TMK"nın 8/1, 3506 sayılı Kanun"un ek 2, TCK"nın 59/2 maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay ağır hapis ve 83,333,333 TL ağır para cezası ve TCK"nın 258/1-3, 59/2 maddeleri uyarınca 1 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 14.09.1994 tarihli ilamı ile onanarak kesinleşen Diyarbakır 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 21.02.1994 tarih 1992/437 esas, 1994/58 sayılı kararı ile içtimaen hükmedilen mahkumiyet hükümlerini 12.06.1995 tarihinde infaz etmeye başlayan ancak süreçte uyarlanması nedeni ile 29.12.1995 tarihinde kesinleşen kararla Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Ülkesi ve Milletiyle bölünmez bütünlüğü aleyhine propaganda yapmak suçundan 3713 sayılı TMK"nın 8/1, TCK"nın 59/2 maddelerince 10 ay hapis ve 83.333.333 lira ağır para cezası ile mahkumiyetine ve 647 sayılı Kanunun 6. maddesi gereğince cezasının ertelenmesine karar verildiğinden 21.12.1995 tarihinin bihakkın tahliye tarihi olduğu ve 26.11.1995 tarihinden itibaren şartla tahliyesine karar verildiği belirtilen 765 sayılı TCK"nın 258 maddesinden verilen görevli memura mukavemet suçundan verilen mahkumiyet hükmünü infaz eden hükümlünün müdafiince 21.02.1994 tarihli karar ile müvekkili aleyhine verilen 1 yıl 8 ay ağır hapis cezasına dayanan memnu hakların iadesi talebinin, kesinleşen hükümlere dayalı olarak yukarıda yer verilen açıklamalar doğrultusunda her iki suç yönünden 5352 sayılı Kanunun 13/A maddesinde öngörülen şartların gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenerek talebin kabulü veya reddine dair bir karar verilmesi gerekir iken yasa maddesine yalnış anlam verilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmesinde hukuki isabet bulunmamaktadır.
V-SONUÇ:
Adalet Bakanlığının Kanun Yararına Bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbarname içeriği bu itibarla yerinde görüldüğünden Diyarbakır (Kapatılan) 4. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK 250 ile yetkili) 01.09.2016 tarih ve 2016/80 değişik iş sayılı kararının CMK"nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, diğer işlemlerin yapılabilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.09.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.