8. Hukuk Dairesi 2014/6768 E. , 2015/7153 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : .... .... İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Şikayet
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire"ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
K A R A R
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Açık bir onama hükmü bulunmasa dahi taleplerden biri veya daha fazlası hakkındaki yerel mahkeme kararına ilişkin temyiz itirazları Yargıtay’ca reddedilmiş ve böylece kararın o bölümü bozma kapsamı dışında bırakılmış ise, reddedilen temyiz itirazlarının bulunduğu karar bölümü onanmış sayılır. (Pr.Dr.Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü 4. baskı 1984 cilt 4, sahife 3421) (HGK 25.3.1992 tarih ve 1992/2-121 Esas, 1992/197 K.) (HGK. 23.10.2002 Tarih ve 2002/11-633 2002/847)
Mahkemece, Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmesi halinde ise, (HUMK 429, HMK 363 ve devamı maddeleri) mahkeme artık bu uyma kararı ile bağlıdır. Bozmaya uyma (ara) kararı, lehine bozma yapılan taraf için usule ilişkin kazanılmış hak doğurur.
Aynı konuda, 04.02.1959 gün ve 1957/13-E. 1959/5 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da (R.G. 28.04.1959 gün ve sayı:10193) usuli kazanılmış hakkın hukukumuzdaki yeri; "Temyiz merciince bir kararın bozulması ve mahkemenin bozma kararına uyması halinde, bozulan kararın bozma sebeplerinin şümulü dışında kalmış cihetlerinin kesinleşmiş sayılması, davaların uzamasını önlemek maksadıyla kabul edilmiş çok önemli bir usuli hükümdür. Bir cihetin bozma kararının şümulü dışında kalması da iki şekilde olabilir. Ya o cihet, açıkça bir temyiz sebebi olarak ileri sürülmüş fakat dairece itiraz reddedilmiştir; yahut da onu hedef tutan bir temyiz itirazı ileri sürülmemiş olmasına rağmen dosyanın temyiz dairesince incelendiği sırada dosyada bulunan yazılardan onun bir bozma sebebi sayılması mümkün bulunduğu halde o cihet dairece bozma sebebi sayılmamıştır. Her iki halde de o konunun bozma sebebi sayılmamış ve başka sebeplere dayanan bozma kararına mahkemece uyulmuş olması, taraflardan birisi lehine usulü bir müktesep hak meydana getirir… " şeklinde açıklanmıştır.
Somut olayda, Dairemizin 21.02.2012 tarih, 2012/12744 Esas ve 2012/12823 Karar sayılı bozma ilamında; "3095 sayılı Yasanın 4/a maddesine göre; kamu bankalarının o yabancı para üzerinden açtığı bir yıllık vadeli mevduata ödediği en yüksek faiz oranı uygulanır. ... Bankaların fiili uygulamalarını göstermeyen, asgari ve azami faiz oranlarını belirten Merkez Bankası faiz oranlarına göre hesaplama yapılamaz. Bilirkişi raporundaki faiz oranlarının fiili ödemeyi gösteren en yüksek oranlar olup olmadığı rapordan anlaşılamamaktadır.O halde, Mahkemece kamu bankalarının fiilen uyguladıkları oranlar tespit edilerek bilirkişiden ek rapor alınıp oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, denetime elverişli olmayan ve açıklanan ilkeyi yansıtıp yansıtmadığı anlaşılamayan bilirkişi raporuna dayanılarak eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz" olduğuna işaret edilip mahkeme kararı bozulmuştur. Mahkemece içeriği özetlenen bozma ilamına uyulduğuna göre, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda işlem yapılması gerekir. Bozma öncesinde verilen kararın alacaklı tarafça temyiz edilmediği ve bu hususta borçlu lehine usuli kazanılmış hak doğduğu göz ardı edilmek sureti ile ikinci kararda borçlunun daha aleyhine olacak şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ve İİK.nun 366. ve HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK.nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 30.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.