3. Hukuk Dairesi 2019/4559 E. , 2019/7846 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen itirazın iptali davasının kabulüne dair verilen hüküm hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, 25/05/2010 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile ... adasında bulunan deniz yüzeyinin kiracısı olduğunu, kiraladığı yerin birikmiş kira borcuna mahsuben 30.07.2013 keşide tarihli 71.500 Amerikan doları bedelli çeki verdiğini, davalının 159.039.00.-TL fazla tahsilat yaptığını, bu miktarın iadesinin gerektiğini, icra takibinde bulunulduğunu, itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve % 20 inkar tazminatının hüküm altına alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, fazla tahsilat yapılmadığını belirterek davanın reddini istemiştir .
Mahkemece, davanın kabulüne, davalının Muğla 2. İcra Müdürlüğü"nün 2015/5158 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına , şartlar oluşmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, davalı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur .
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir .
HMK 266.maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.
HMK’nun 281.maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme yaptırabileceği açıklanmıştır
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Somut olayda, dosyaya 02/12/2016 tarihli bilirkişi raporunu sunan mali müşavir bilirkişi, davalının davacıya borcunun 172.534.37.-TL olduğunu hesaplamış, davalı vekili anılan rapora itiraz etmiştir . İtiraz üzerine üç kişilik uzman bilirkişi raporu ( Sayıştay uzman denetçisi, borçlar hukuku uzmanı ve araştırma görevlisi ) hazırlatılmış, bu raporda davalının yaptığı tahsilatın yerinde olduğu belirtilmiş, davacı vekili bu rapora itiraz etmiştir. Yerel Mahkeme ve Bölge Adliye Mahkemesi ilk bilirkişi raporuna itibar edilmesi gerektiğini belirtmiştir .
Mahkemece, önceki bilirkişiler dışında yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulundan çelişkileri gideren, tarafların rapora itirazlarını karşılayan, Yargıtay ve taraf denetimine elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken itiraza uğramış, çelişkili bilirkişi raporlarından ilki benimsenerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK"nun 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, kararın bir örneğinin İlk Derece Mahkemesine, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 14/10/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.