17. Hukuk Dairesi 2017/1280 E. , 2019/8965 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki rücuen tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın reddine ilişkin verilen hüküm, davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıya ait aracın şirketleri nezdinde trafik sigortalı olduğunu, aracın istiap haddi aşılmış biçimde kullanımı sırasında meydana gelen kaza nedeniyle 8.000,00 TL. tazminat ödemek zorunda kaldıklarını, davalıya rücu haklarının bulunduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 8.000,00 TL"nin ödeme tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı ..., davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; ceza soruşturmasında alınan Adli Tıp Kurumu raporu ile kazanın lastik patlaması nedeniyle meydana geldiği ve istiap haddi aşımının olayda etkili olmadığının saptandığı; davacının davalıya rücu edebilmesi için kazanın münhasıran istiap haddi aşımından kaynaklanması gerektiği; olayda ise bu durumun bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik sigortacısı olan davacının dava dışı 3. kişiye ödediği araç hasar bedelinin, kendi sigortalısı olan davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma inceleme hüküm vermeye yeterli değildir.
Davacı ... şirketi, davalının poliçe düzenlenmesi sırasında mevcut ve araç ruhsatında belirli olan sayının-ağırlığın üzerinde yolcu ve yük taşıması nedeniyle, davalı sigortalılarına rücu haklarının doğduğundan bahisle talepte bulunmuş olup; iddiasının özü ve dayandığı rücu sebebinin istiap haddinin aşılması olduğu görülmektedir.
Davacı sigortacının ödeme yapmasına sebep olan kaza ile davacının ödeme tarihi itibariyle yürürlükte olan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4. kısmında, sigortacının sigortalısı işletene rücu hakkı düzenlenmiş; rücu edilebilecek haller sınırlı olarak sayılmıştır. Adı geçen kısmın (e) bendinde "Tazminatı gerektiren olay, yolcu taşımaya ruhsatlı olmayan araçlarda yolcu taşınması veya yetkili makamlarca tespit edilmiş olan istiap haddinden fazla yolcu veya yük taşınması yüzünden meydana gelmiş ise" hükmü getirilmiş olup, sigortacının istiap haddinin aşılması nedeniyle işletene rücu edebilmesi, kazanın münhasıran (salt) istiap haddinin aşılmasından kaynaklanmış olması şartına bağlanmıştır.
Somut olayda; davacının rücuen tazminat isteminin dayanağı olan trafik kazasının meydana gelmesindeki kusur oranlarının belirlenmesi bakımından mahkemece herhangi bir rapor alınmamış; takipsizlik kararı ile sonuçlanan ceza soruşturmasındaki 12.02.2015 tarihli Adli Tıp Kurumu raporundaki değerlendirmeler ile yetinilmiştir. Mahkemenin benimsediği anılan raporda; kazanın lastik patlaması sonucu meydana geldiği, teknik arıza mahiyetindeki lastik patlamasının kazada etken olduğu ve davalıya ait araç sürücüsünün kazada kusuru bulunmadığı, araç istiap haddinin aşılmasının kazaya etkisi olmadığı yönünde görüş bildirildiği görülmektedir. Davacıya sigortalı aracın, yolcu taşımaya elverişli olmayan kamyonet olduğu; aracın kasa kısmında yük bulunduğu ve 8 kişinin bu yük üzerinde taşındığı; aracın sağ arka lastiğinin patlaması sonucu, sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybedip sollamaya çalıştığı araca arkadan çarptığı ve davaya konu araç hasarının oluştuğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Mahkemenin benimsediği raporda, sadece sürücü kusuru üzerinde durulmuş; araç işleteni olan davalı sigortalının sorumluluğunu gerektiren ve teknik arıza mahiyetindeki lastik patlaması ile istiap haddinin üzerinde yolcu ve yük taşınması arasında illiyet bağı olup olmadığı üzerinde durulmamıştır. Bu itibarla, anılan raporun eldeki davadaki uyuşmazlığı çözmeye yeterli olmadığı açıktır.
Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında mahkemece; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 74. (eski BK"nun 53.) maddesi gereği, hukuk hakiminin ceza yargılamasındaki kusur tespiti ile bağlı olmadığı; davacı sigortacının rücu hakkının doğması için, kazanın münhasıran istiap haddinin aşılması nedeniyle meydana gelip gelmediğinin saptanması gerekliliği dikkate alınarak; dosya kapsamındaki tüm iddia ve savunmalar ile deliller gözönünde bulundurulmak suretiyle, davalı
aracının kaza esnasında istiap haddini aşar şekilde yolcu ve yük taşıyıp taşımadığı (taşınan yolcu sayısı- yolcuların yaş ve ağırlıkları- aracın yolcu ve yük yönünden istiap haddi- araçtaki yüküm ortalama ağırlığı vs. gözetilip), anılan tarzdaki taşımanın kazanın sebebi olan lastik patlaması üzerinde etkili olup olmadığı ve bu durumun kazanın meydana gelmesinde münhasıran etkili olup olmadığı konularında, İTÜ veya Karayoları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti"nden seçilecek uzman bilirkişi heyetinden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli bir rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 07/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.