7. Hukuk Dairesi 2021/5392 E. , 2021/1481 K.
"İçtihat Metni"7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 21/05/2001 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın hak düşürücü süreden reddine dair verilen 27/10/2020 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne duruşma isteminin değerden reddine karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Davacılar vekili, dava konusu 891 ve 895 No"lu parsellerin ortak miras bırakan ... adına kayıtlı iken, 22.05.2000 tarihinde ölmesi üzerine mirasçılarına intikal ettiğini, davalıların yakın miras bırakanı ..."ın Ordu 1. Noterliğince düzenlenen 22.09.1970 tarih 15641 yevmiye No"lu sözleşmeyle dava konusu taşınmazlar üzerindeki miras payından feragat ettiğini, davalıların taşınmazlar üzerinde hakkı bulunmamasına rağmen ortaklığın giderilmesi davası açtıklarını ileri sürerek, davalılara intikal eden miras paylarının iptaliyle veraset belgesindeki payları oranında vekil edenleri adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Saffet Tatlıcan vekili, mirastan feragat sözleşmesinin miras bırakan ... tarafından düzenlendiğini, vekil edenlerini bağlamayacağını, mirastan feragat sözleşmesinin geçerliliğini yitirdiğini, taşınmazların dedelerinden kalmış olması nedeniyle yasal olarak miras payları bulunduğunu ve ortaklığın giderilmesi davası açmakta bir isabetsizlik olmadığını açıklayarak yersiz açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı ... Sicil Müdürlüğü vekili, taraf ehliyeti bulunmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, taraflar arasındaki taksim davasında veya terekenin başkaca taksimi esnasında ileri sürülebilecek ve gözetilmesi gereken hususa ilişkin olarak davanın ikamesinde davacıların hukuki yararı bulunmadığı, davalı ... idaresinin eldeki davada taraf sıfatı bulunmadığı gerekçesi ile Tapu Müdürlüğü hakkındaki davanın husumet yokluğu nedeniyle, davalılar ...,...,...,...ve ...hakkındaki davanın ise hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 06/05/2013 tarihli 2013/6666 Esas, 2013/6514 Karar sayılı ilamı ile davacıların dava açmakta hukuki yararı bulunduğu gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama neticesinde, davalı ... bakımından davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine, diğer davalılar bakımından davanın kabulü ile, dava konusu 891 (yeni 105 ada 74) parsel ve 895 parseldeki davalılar (... mirasçıları) .., ..., ..., ... ve ... hisselerinin iptal edilerek, tamamı 4 hisse kabul edilmek suretiyle 1"erden 3 hissesinin (... mirasçıları olan) davacılar ..., ... ve ... adlarına tapuya kayıt ve tesciline dava açmayan ... mirasçısı ..."a isabet eden 1 hissenin ise davalıların uhdesinde bırakılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı ...vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 03.07.2018 tarihli 2016/8679 Esas, 2018/14811 Karar sayılı ilamı ile "...dava 21/05/2001 tarihinde açılmış, davacılar 1970 tarihli mirastan feragat sözleşmesine dayanmış, taşınmazların kadastro tespiti 1979 tarihinde yapılmış, tespitler 07/07/1982 ile 31/03/1980 tarihlerinde kesinleşmiştir. Tüm bu açıklamalara göre davacı tarafın iddiası; kadastro tespit tarihinden önceki hukuki sebebe dayalıdır. O halde, yukarıda yapılan açıklamalar ve kanun maddesi uyarınca, kadastro tespitinin kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 10 yıllık hak düşürücü süre geçirildiğinden, davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmesi gerekir" gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece davanın hak düşürücü süre geçtiğinden reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacılar vekili temyiz etmiştir.
TMK"nun 528. maddesinde; miras bırakanın, bir mirasçısı ile karşılıksız yada karşılık sağlanarak mirastan vazgeçme sözleşmesinin düzenlenebileceği, bu durumda vazgeçenin mirasçılık sıfatını kaybedeceği ve karşılık sağlanarak vazgeçme durumunda ise aksi öngörülmemişse vazgeçenin altsoyu içinde sonuç doğuracağı belirtilmiştir. Kanunda açıkça belirtilmemekle birlikte vazgeçme sözleşmesinin, miras sözleşmesinin bir çeşidi olduğundan, TMK.nun 545. maddesinde düzenlendiği gibi resmi vasiyetname şeklinde yapılması zorunluluğu 11.02.1959 tarih, 16/14 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararında benimsenmiştir.
Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, tarafların ortak kök muris ..."ın mirasçıları oldukları, muris ..."ın 22/05/2000 tarihinde vefat ettiği, muris ile kendinden önce vefat eden davalılar murisi ... arasında Ordu 1. Noterliğinin 22.09.1970 tarih ve 15641 yevmiye No"lu feragat sözleşmesinin yapıldığı, bu sözleşmede davalılar murisi ..."ın sözleşmede belirtilen taşınmazlar karşılığında murisi ..."dan intikal eden ve edecek olan taşınmazlardaki haklarından vazgeçtiğinin kararlaştırıldığı, dava konusu 891 (yeni 105 ada 74) ve 895 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitlerinin 29/12/1979 tarihinde yapıldığı, kadastro tespitlerinin kesinleşmelerinin sırasıyla 07/07/1982 ile 31/03/1980 tarihleri olduğu ve her iki taşınmazında muris ... adına tespit edildiği, 03/12/2000 tarihinde miras yoluyla mirasçılarına intikal ettiği aynı tarihte pay birleştirmeleri nedeniyle elbirliği mülkiyeti şeklinde davalılar ve davacı ... adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Ordu Sulh Hukuk Mahkemesinin 2001/585 (bozulmakla 2006/1247) Esas sayılı dosyasında, Ordu Sulh Hukuk Mahkemesinin 22.11.2000 tarihli 2000/1017 Esas, 2000/1019 Karar sayılı ..."ın mirasçılık belgesinin iptali için açılan davada mahkemece ... mirasçılarının muris ..."ın mirasçısı olma sıfatlarının iptal edilmesi talebinin reddine, muris Ahmet"in mirasının 5/25 hissesinin ... çocukları Safet, Afet, Ahmet, Semra ve Hakan"a aidiyetine karar verilmiş, temyiz üzerine karar "..."ın mirastan feragat sözleşmesi ile ivazlı olarak mirastan feragat ettiği, sözleşmede aksine hüküm bulunmadığı, bu durumda feragat nedeniyle ... mirasçılarının pay alamayacağı, ..."ın mirastan feragatinin hukuki sonuçlarının terekenin bölüştürülmesi sırasında gözetileceğine işaret edilmesi gerektiği" gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda; "Hasan"ın sağlığında miras sözleşmesi ile babasından miras payını aldığından ..."ın mirasçılarının dedeleri ..."ın terekesinden yeniden pay alamayacakları" belirtilerek mirastan 5/25 payın ... mirasçılarına verilmesine, Hasan"ın mirastan feragat ettiği hususunun terekenin taksiminde dikkate alınmasına karar verilmiş, temyiz edilen karar Yargıtay 2. Hukuk Dairesince onanmış, mahkeme kararı 09.09.2011 tarihinde kesinleşmiştir.
3402 sayılı Yasanın 12/3. maddesinde kadastro öncesi hukuki sebeplere dayalı olarak hak iddialarının kadastro tutanaklarının kesinleşme tarihinin üzerinden 10 yıl geçtikten sonra ileri sürülemeyeceği belirtilmiştir.
Yine, Kadastro Yasalarındaki hak düşürücü sürelerin kabulünden amaç kamu düzenini korumaktır. Hak düşürücü süre ile mülkiyet hakkı değil hak arama özgürlüğü belli bir süre ile sınırlandırılmıştır. Bu sürelerin doğrudan doğruya kamu düzenini ilgilendirmeleri nedeniyle davanın hangi aşamasında olursa olsun mahkemece kendiliğinden gözetilmeleri gerekir.
Somut olayda, davacılar 1970 tarihli mirastan feragat sözleşmesine dayanmış, taşınmazların kadastro tespiti muris ... adına 1979 tarihinde yapılmış, tespitler 07/07/1982 ile 31/03/1980 tarihlerinde kesinleşmiş, tarafların murisi tapu maliki ... ise 22.05.2000 tarihinde vefat etmiştir. Dava konusu taşınmazların muris Ahmet"in vefatından sonra 03/12/2000 tarihinde miras yoluyla mirasçılarına intikal ettiği aynı tarihte pay birleştirmeleri nedeniyle elbirliği mülkiyeti şeklinde davalılar ve davacı ... adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.
O halde, tarafların murisi tapu maliki ... ise 22.05.2000 tarihinde vefat ettiğinden 3402 sayılı Yasanın 12/3. maddesinin burada uygulanma olanağı yoktur. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 03/07/2018 tarihli ilamı maddi hataya dayalıdır.
Davalıların murisi ..."ın mirastan feragat sözleşmesi ile ivazlı olarak ..."ın mirasından feragat ettiği, sözleşmede aksine hüküm bulunmadığı anlaşılmış olup, bu durumda feragat nedeniyle ... mirasçılarına ... adına kayıtlı 891 ve 895 parsel sayılı taşınmazlarda intikal yapılması doğru olmamıştır.
Bu durumda mahkemece ... mirasçılarına ... adına kayıtlı 891 ve 895 parsel sayılı taşınmazlarda intikal eden payların iptaline karar verilmesi gerekirken bozma ilamına uyularak davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.10.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.