
Esas No: 2017/1859
Karar No: 2018/322
Karar Tarihi: 16.01.2018
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2017/1859 Esas 2018/322 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 25.11.2013 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 06.06.2014 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 16.01.2018 günü için yapılan tebligat üzerine taraflardan gelen olmadı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KA R A R
Davacı vekili, davacının davalı taraftan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi gereğince davalının ... ilçesinde yapmakta olduğu ... isimli projeden C1 blok, 126 nolu bağımsız bölümü satın aldığını, bu bölüm için 95.000 TL ödeme yaptığını, davalı firmanın Mayıs 2012 tarihine kadar tamamlayıp teslim edeceğinin kararlaştırıldığını, ancak sözleşmedeki sürede inşaatın tamamlanıp müvekkiline teslim edilmediğini, 2 adet daire üzerinde anlaşma sağlandığını, aynı yerde B4 blok, 143 nolu bağımsız bölümün müvekkili adına tescilini yaptığını, ancak B5 blok, 160 nolu bağımsız bölümün devrinin yapılmadığını belirterek bu bölümün tapu iptali ile takyidatlardan ari bir şekilde davacı müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının müvekkili şirketle yapmış olduğu sözleşmede C1 blok 126 nolu bağımsız bölümü satın aldığını, ancak daha sonra taraflar kendi aralarında anlaşarak B4 blok 143 nolu bağımsız bölümün satışı konusunda anlaştıklarını ve sözleşmeyi bu şekilde değiştirdiklerini, bu konuda 02/09/2013 tarihli konut tahsis sözleşmesi fesih tutanağının imzalandığını ve davacının ...B4 blok 143 nolu daireyi almasının kararlaştırıldığını, buna rağmen davacının kendisi ile ilgili olmayan B5 blok, 160 numaralı bağımsız bölümün tapu iptal ve tescil istemiyle bu davayı açtığını bu nedenle davayı açmakta hukuki yararı olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
675 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 16/1. fıkrasında; "20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanalları ile bunların sahibi gerçek veya tüzel kişiler aleyhine 17/8/2016 tarihinden önce açılan davalar ile bu kapsamda Hazine ile ... Genel Müdürlüğüne husumet yöneltilen davalarda mahkemelerce, 15/8/2016 tarihli ve 670 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle ret kararı verilir. Bu kararlar duruşma günü beklenmeksizin dosya üzerinden kesin olarak verilir ve davacılara resen tebliğ edilir. Tarafların yaptığı yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır." hükmü yer aldığı anlaşıldığından, mahkemece davalı şirketin 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereğince elkonulan şirketlerden olduğundan kayyım atanıp atanmadığı araştırılarak neticesine göre dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Mahkemece, belirtilen hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.01.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.