
Esas No: 2013/16511
Karar No: 2014/1081
Karar Tarihi: 09.12.2013
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2013/16511 Esas 2014/1081 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : Zonguldak 1. İş Mahkemesi
Tarihi : 06/12/2012
Numarası : 2010/593-2012/662
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı, kayden davalı ağabeyine ait olan F..K..isimli davalı işyerinde sigortalı satış elemanı olarak çalıştığı, haksız olarak iş akdinin sonlandırıldığından bahisle bazı işçilik alacaklarının ödetilmesini istemiştir.
Davalı, davacının işçi değil işyeri ortağı olduğunu ve davanın ticaret mahkemesinin görevine girdiğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının iş akdi ile çalıştığı gerekçesiyle davasının kabulüne karar verilmiştir.
Uyuşmazlık taraflar arasındaki ilişkinin 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevi noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 1 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince, 4 üncü maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, işverenler ile işveren vekillerine ve işçilerine, çalışma konularına bakılmaksızın bu Kanunun uygulanacağı belirtilmiştir.
Davanın, İş Kanunu kapsamı dışında kalması halinde, Mahkemenin görevsizliğine ve dosyanın görevli hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir. Davanın esastan reddi usule aykırıdır.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1 inci maddesinde iş mahkemelerinin görevi, “İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi” olarak belirlenmiş olmakla, işçi sıfatını taşımayan kişinin talepleriyle ilgili davanın, iş mahkemesi yerine genel görevli mahkemelerde görülmesi gerekir.
Türk Ticaret Kanununun 4 ve 5. Maddelerinde ticaret mahkemelerinin hangi davalara bakacağına ilişkin düzenlemede,
“Madde 4- (1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayılacağı
Madde 5- (1) Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari (Değişik ibare: 26/06/2012-6335 S.K./2.md.) davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu bildirilmiştir.
Somut olayda, davacı vekili, davalı ile arasındaki ihtilaf nedeniyle 9.8.2010 tarihinde çekmiş olduğu ihtarnamenin (1)nolu bendinde “…Müvekkil mulhatap işyerinde sigortalı çalışan olarak görülmüştür. Keşidecinin de izah ettiği üzere ticari işletmenin tüm resmi ve gayrıresmi giderleri çıktıktan sonra bakiye kar 1/2 oranında bölüşülmüştür. Bu konuda taraflar arasında işletmenin fesih tarihi olan 31.12.2009 tarihine kadar ihtilaf yoktur.” demiştir. Bu duruma göre davacı, işyerinde iş akdi ile çalışan işçi değil, işyeri ortağıdır. Taraflar arasında iş ilişkisi bulunmadığına göre, davaya bakmaya iş mahkemesi değil genel hükümlere göre ticaret mahkemesi görevli olduğundan görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde taraflara iadesine, 09.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.