17. Hukuk Dairesi 2016/10903 E. , 2019/9144 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın reddine ve birleşen davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davacıya sigortalı konutun, davalıların müştereken maliki oldukları üst kattaki daireden sızan sular neticesinde hasara uğradığını, tespit edilen 3.989,00 TL hasar bedelinin 30/03/2011 tarihinde sigortalısına ödendiğini, üst kattaki daireye müştereken malik olan davalıların BK"nun 58. maddesine göre zarardan sorumlu olduklarını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla 3.989,00 TL"nin 30/03/2011 tarihinden itibaren reeskont avans faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili birleşen davada; sigortalıya ait konutta meydana gelen hasarın asıl dava davalılarının maliki oldukları daireden değil, ana taşınmazın ortak yerlerinden olan terastan sızan sulardan oluştuğunun anlaşıldığını, buna göre, asıl dava davalılarının kat maliki olarak arsa payı oranında sorumlu oldukları miktar düşüldükten sonra bakiye 2.350,00 TL"nin ödeme tarihi olan 30/11/2011 tarihinden itibaren reeskont avans faiziyle birlikte diğer kat malikleri davalılardan arsa payı oranında tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl davada davalılar vekili; davaya konu hasarın oluşumunda davalılara atfedilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığını ve hasarın apartmana ait olan ortak mahaldeki yağmur giderlerinin tıkalı olmasından kaynaklandığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davalılar ... ile ...; davayı kabul ettiklerini; davalı ... mirasçıları ve davalı ... davanın reddi gerektiğini bildirmişlerdir.
Mahkemece; asıl davanın reddine ve birleşen davanın kabulü ile 2.350,00 TL"nin 30/03/2011 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte ve davalı kat malikleri kendi aralarında arsa payı oranında sorumlu olmak üzere davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, konut sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, zarardan sorumlu olduğu ileri sürülen davalılardan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Davacı ..., bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu"nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı ilamında bu husus "sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur" şeklinde vurgulanmaktadır.
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu"nun 19. maddesinde, her kat malikinin anagayrimenkule ve diğer bağımsız bölümlere, kusuru ile verdiği zarardan dolayı diğer kat maliklerine
karşı sorumlu olduğu hüküm altına alınmıştır. Aynı Kanun"un Ek 1. maddesinde ise, kat mülkiyetinden kaynaklanan her türlü uyuşmazlığın değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesi"nde çözümleneceği öngörülmüştür.
Somut olaya bakıldığında; davacı vekili asıl davada konut sigorta sözleşmesi gereğince sigorta şemsiyesi altına aldığı konutun üst kattaki daireden sızan sular nedeni ile sigortalı konutta meydana gelen zararı sigortalısına ödediğini ileri sürerek zarar sorumlusundan alacak isteminde bulunmuş, birleşen davada hasarın ana taşınmazın ortak yerlerinden olan terastan sızan sulardan oluştuğunun anlaşıldığını belirterek diğer kat maliki davalılardan arsa payı oranında tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalının maliki olduğu konut ile davacı sigortalısının kullanımındaki konutun da bulunduğu anataşınmazın kat mülkiyeti kurulmuş bir taşınmaz olduğu görülmektedir. Bu durumda, anataşınmazda kat mülkiyeti kurulmuş olması nedeniyle, davada Sulh Hukuk Mahkemesi"nin görevli olduğu açıktır.
Görev kuralları, kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece re"sen gözetilmesi gereken hususlardandır. Bu durumda mahkemece; davada Sulh Hukuk Mahkemesi"nin görevli olduğu gözetilerek, HMK"nun 114/1-c maddesine göre, görevsizlik nedeniyle HMK"nun 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde işin esasının incelenerek hüküm tesisi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, hükmün resen BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 09/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.