11. Hukuk Dairesi 2019/737 E. , 2019/7543 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Rize 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 12/07/2018 tarih ve 2017/246 E- 2018/473 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nce verilen 12/12/2018 tarih ve 2018/1593 E- 2018/1580 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin 2006 yılından beri % 10 azınlık hissesine sahip ortağı olduğunu, şirketin kuruluşundan itibaren uzun bir süre müdür sıfatı ile idare ve temsile yetkili olarak aktif şekilde çalıştığını, şirketin şu andaki müdürü ve hakim ortağının diğer davalı olduğunu, şirketin işletme faaliyetlerinin muhasebeleştirilmesi ve resmiyetteki görüntüsü ile gerçek durumu arasında TTK, muhasebe standartları v.s. uygunluk bulunmadığını, bu hususların belirlenmesi için mahkemece yaptırılacak karşılaştırmalı incelemeye ihtiyaç bulunduğunu, müvekkilinin gönderdiği ihtarnamelere rağmen temettü, kâr payı haklarının ödenmediği gibi inceleme ve bilgi haklarının, oy kullanma haklarının, yönetim ve denetim v.b. müktesep haklarının engellendiğini, yurt dışında yaşadığının, asaleten ve vekaleten tebligata elverişli adresinin bilinmesine rağmen toplantılara çağrılmadığını, alınan kararların tarafına bildirilmediğini ileri sürerek, yokluğunda alınan tüm ortaklar genel kurulu toplantılarının ve alınan kararların, bu kararların icrasına yönelik müdür kararlarının yokluğunun tespiti ile hükümsüzlüğüne, özel denetçi seçilerek müvekkilinin mahrum bırakıldığı kâr payı ve temettü başta olmak üzere tüm mali hak ve menfaat kayıplarının tespiti ile bu meblağların tazminine karar verilmesini talep etmiş, 26/06/2018 tarihli duruşmada davasını ıslah ederek sadece şirkete özel denetçi tayinin istediğini beyan ederek 11/07/2018 tarihinde ıslah harcını yatırmıştır.
Davalılar vekili, şirketin ilk olarak kuyumcu işletmeciliği yaptığını, davacının bu işletmeden kendi namına yüksek miktarda para çektiğini, bu sebeple anlaşarak işletmeden çıkıp payını devrederek sulh olduğunu, ancak davacının müvekkili ile ortak olduğu başka bir şirkette ortaklığı olması sebebiyle kuyumcu dükkanındaki ortaklığının aslen bu ortaklıktan ayrılmasına rağmen devam ettiğini, bu konuda ileride yaşanacak sıkıntıların önüne geçmek amacı ile 16/05/2012 tarihinde taraflar arasında sözleşme yapıldığını, davacının ortaklığını müvekkilinin oğluna devrettiğini, müvekkillerinin halen mevcut olan adresinde faaliyette bulunabilmesi için 2.198.574,65 TL yatırım yaptığını, bu maliyetin uzun sürede finanse edilebildiğini, şirketin faaliyet konusunun devamı için uzun süredir mücadele edildiğini, şirket bilançolarında kâr oranlarının belli olup bu kârlar yatırıma dönüştürüldüğü için kâr payı dağıtımı yapılmadığını, davacının bütün genel kurullara davet edildiğini, haklarından mahrum edilmesinin söz konusu olmadığını, davacının yetkilerini kötüye kullandığını, şirket adına bankalardan krediler çekip bu meblağları şirkete aktarmadığını, şirketi kefil yaparak kendi çektiği kredileri dahi ödemeyip bu bedellerin şirket tarafından ödenmesine sebep olduğunu, bu konuda davacıya karşı açılan davaların devam ettiğini, şirketi zarara uğrattığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafça genel kuruldan talepte bulunulmadan doğrudan mahkemeden özel denetçi atanmasının talep edildiği, genel kurul kararı alınmasının eldeki davanın görülebilmesi için bir ön şart olduğu, davacı tarafça bu şart yerine getirilmeden davanın açılmış olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Samsun Bölge Adliye Mahkemesince, özel denetçi atanmasına ilişkin davanın genel kurulda talepte bulunulup genel kurulun red veya kabul kararından sonra açılabileceği, davacının ön şartı yerine getirmeden dava açtığı, mahkemece yapılan yargılama sonucunda verilen kararın TTK"nun 440/2 md. gereğince kesin olduğu gerekçesi esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, özel denetçi tayini isteminin reddine dair kararın istinaf edilmesi üzerine verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz etmiş ise de 6102 sayılı Yasa"nın 635. maddesinin atfıyla uygulanması gereken 440/2 maddesi gereğince mahkemenin kararının kesin olması nedeniyle temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun reddine ilişkin kararına yönelik temyiz isteminin REDDİNE, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 26/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.