9. Hukuk Dairesi 2015/19413 E. , 2018/5800 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Taraflar arasındaki, kıdem tazminatı farkı ile izin ücreti ve fazla mesai ücreti alacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hüküm süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar avukatlarınca istenilmesi davacı avukatınca duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 20/03/2018 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına Avukat ...geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı yanında 01/101991 tarihinden itibaren muhasebeci olarak çalıştığını, yaşlılık aylığına hak kazandığı için iş akdini 30/05/2006"da sona erdirildiğini, ücretin ... "ya asgari ücret olarak gösterildiğini, beyannamelerin de bu şekilde düzenlediğini, 30/05/2006" da iki son gerçek net ücretin 1.220,00 TL olduğunu, brüt aylık gelirin 1.703,00 TL. olduğunu, yemek ve servis ile birlikte giydirilmiş brüt ücretin 1.770,62 TL yi aştığını, bu tutar üzerinden 14 yıl 8 aylık hizmetine mukabil 25.750,00 TL kıdem tazminatı ödenmesi gerekirken 9.000,00 TL civarında kıdem tazminatı ödendiğini, ... kayıtlarında 05/09/2006 da tekrar işe başladığı görülmekte ise de yaşlılık aylığıyla ilgili işlemleri yaptıktan sonra çalışmasını sonlandırmadan ara vermeksizin 27/01/2012 tarihine kadar çalıştığını, ödenen 9.000,00 TL.’nin hizmet akdi devam ettiği için makbuz niteliğinden sayılıp Ocak 2012"deki kıdem tazminatı tavanının dikkate alınması gerektiğini, 27/01/2012"de ödenen 15.000,00 TL düşüldükten sonra bakiye tazminatının ödenmesini, haftada 5 gün 08,30-18,30, Cumartesi günleri de 09,00-13,00 saatleri arasında çalıştığını, ayda 3-4 gün hafta içi çalışmasının 21,00-22,00"ye kadar uzadığını, ara dinlenmelerin 10-15 dakika ile geçiştirdiğini, haftada 51 saat çalıştığını, ancak ücretin ödenmediğini, bu nedenle 03/07/2007 tarihinden itibaren zamanaşımına uğramamış olan kısım için fazla mesai talep ettiğini, ayrıca hizmet süresi boyunca 30/05/2006"ya kadar yıllık ücretli izinlerini yasaya uygun olarak kullandığını, fakat bu tarihten sonraki 5 yıl için yeni işçi gibi 14 gün aylığın 2.991,00 TL olduğunu, yıllık iznin buna göre hesaplanması gerektiğini iddia ederek fark kıdem tazminatı, yıllık ücretli izin ve fazla çalışma ücreti alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, zaman aşımı itirazında bulunduklarını, davacının 01/10/1991"de işe başladığını, kendi isteği ile 30/05/2006 " da emekliye ayrıldığını, 05/09/2006 " da imzalı iş başvurusunda bulunduğunu ve 05/09/2006- 27/01/2012 tarihine kadar yeniden şirket bünyesinde çalıştığını, tüm çalışma dönemini kapsar şekilde yasal haklarının ödendiğini, Şirkette 01/10/1991- 30/05/2006 ve 05/09/2006-27/01/2012 tarihleri arasında 2 dönem olarak çalıştığını, ilk dönemde aldığı son brüt ücretin 685,00 TL olduğunu , buna göre hesaplanan tazminatın ödendiğini, ibraname ve feragatnamenin mevcut olduğunu, karşılıklı mutabakat imzalandığını, bu şekilde müvekkil Şirketteki çalışmasının tasfiye edildiğini, 2. dönem açısından iş akdinin ihbar öneli tanınarak feshedildiğini, son brüt ücretin 2.991,10 TL olduğunu, maaş bordroları ve ibraname ile sabit olduğunu 2. dönem de bu ücret göre hesaplanan tazminatın davacıya ödendiğini, her iki hizmet döneminin birleştirilmesi suretiyle kıdem tazminatının hüküm altına alınmasının hatalı olacağını, bu şekilde yargıtay kararları bulunduğunu, izinlerin 2. dönemde yeni bir iş sözleşmesine bağlı olarak çalışıldığı için 14 gün olarak kullandırıldığını, davacının da bunu ikrar ettiğini, ilk dönem çalışması tasfiye edildiğinden bu şekilde kullandırılan iznin yasaya uygun olduğunu, şirkette fazla mesai yapılmadığının, yapıldığında ise ücret ödendiğinin, şirkette fazla mesaiyi gerektirir pozisyonda olmadığını, ... Asliye Ticaret Mahkemesi’ne müracaatla zayi belgesi alındığını, zira Şirket çalışanlarına ait sicil dosyalarının da bulunduğu bir kısım belgelerin sel felaketinde zayi olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkeme, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanarak davacının imzası olan belgede 5 gün izni kaldığının anlaşıldığı, Garanti Bankası’na ait dekontta davacıya 15.031,76 TL. ödeme yapıldığının anlaşılmakla, bu miktarın alacaklardan düşüldüğü, davacının 2 dönem çalıştığı, fakat ilk dönemin tasfiye edildiği, bu vesileyle bu dönemden alacağı kalmadığı, 05/09/20006 - 27/01/2012 tarihleri arasındaki 2. dönemden bir miktar kıdem tazminatı ücretli izin alacağı ve fazla mesai alacağı olduğunun kabul edildiği, gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
D) Temyiz:
Kararı taraflar temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasındaki iş ilişkisinin kıdem tazminatı ödemesini gerektirir şekilde sona erdiği hususu ihtilafsızdır. Asıl uyuşmazlık davacının davalı işyerinde geçen iki ayrı döneme ilişkin hizmetinin birleştirilmesinin gerekip gerekmediği, başka bir değişle birinci dönem hizmetinin tasfiye edilip edilmediği ve karşılıklarının tam olarak ödenip ödenmediği noktasında toplanmaktadır.
Mahkemece ilk dönem çalışmasının tasfiye edildiği kabul edilip, ikinci dönem çalışmasına göre alacaklar hüküm altına alınmıştır.
Dosya içeriğine göre ilk dönem çalışmasının tasfiye edildiğinin kabulü yerinde ise de; davacıya ilk dönem çalışması için aylık 685,00 TL. ücret üzerinden 9.984,50 TL. kıdem tazminatı ödemesi yapılmıştır. Davacı hesaplamaya esas alınan ücret miktarına itiraz etmiş, gerçek ücretinin 1.220,00 TL. net olduğunu iddia etmiştir. Yargılama safhasında alınan ek hesap raporunda iddia edilen ücrete göre ilk dönem çalışması için bakiye 717,59 TL. net kıdem tazminatı alacağı belirlenmiştir.
Bu durumda, davacının ilk dönem çalışmasına ilişkin son aylık ücret miktarı taraflar arasında ihtilaflıdır.
Davalı işyerinde 01.10.1991-30.05.2006 tarihleri arasında 14 yıl 8 ay muhasebeci olarak çalışan davacının iddia ettiği aylık ücretin miktarının doğru olabileceği izlenimi edinilmekle birlikte Mahkemenin bu konuda bir değerlendirme yapmaksızın, sadece ilk dönem alacağının bulunmadığından bahsedip gerekçesiz olarak bu döneme hasren fark tazminat alacağının reddedilmesi isabetsizdir.
3-Taraflar arasında yıllık ücretli izin alacağı ihtilaflıdır.
4857 sayılı Kanunun 54 üncü maddesinde, yıllık ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında, işçinin aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştığı sürelerin birleştirilerek göz önüne alınacağı hükme bağlanmıştır. Bu durumda, işçinin daha önce aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerinde geçen hizmetlerinin yıllık izne hak kazanma ve izin süreleri hesabı yönlerinden dikkate alınması gerekir. Kamu kurum ve kuruluşlarında geçen hizmetlerin de aynı gerekçeyle izin hesabı yönünden birleştirilmesi zorunludur. Bununla birlikte, işçiye önceki feshe bağlı olarak kullanmadığı izin ücretleri tam olarak ödenmişse, bu dönemin sonraki çalışma sürelerine eklenerek izin hesabı mümkün değildir. Önceki çalışma döneminde izin kullandırılmak veya fesihte karşılığı ödenmek suretiyle tasfiye edilmeyen çalışma süreleri, aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerindeki çalışmalara eklenir. İşçinin aralıklı olarak aynı işverene ait işyerinde çalışması halinde, önceki dönemin kıdem tazminatı ödenerek feshedilmiş olması, izin yönünden sürelerin birleştirilmesine engel oluşturmaz. Yine, önceki çalışılan sürede bir yılı doldurmadığı için izne hak kazanılmayan süreler de, işçinin aynı işverene ait işyeri ya da işyerlerindeki sonraki çalışmalarına eklenerek yıllık izin hakkı belirlenmelidir. Yıllık izin, özde bir dinlenme hakkı olup, aralıklı çalışmalarda önceki dönem zamanaşımına uğramaz.
Somut uyuşmazlıkta, davacı 01.01.1991 tarihinden itibaren davalı işyerinde çalışmıştır. Mahkemece 05.09.2006-27.01.2012 tarihleri arasını kapsayan ikinci döneme ilişkin yıllık ücretli izin hesabına itibarla hüküm kurulmuştur. Yukarıdaki açıklamalara göre davacının davalı işverenlikte çalıştığı süreler birleştirilerek hak kazandığı yıllık ücretli izin süresinin tespiti gerekir. Dava dilekçesinde izinlerini 30.05.2006 tarihine kadar Kanuna uygun olarak kullandırıldığı, bu tarihten itibaren 60 günlük izninin kullandırılmadığını iddia etmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda hak edilen izin süresinin, ilk dönem çalışma süresi dikkate alınmaksızın tespit edilmiştir. Bu durumda Mahkemece yapılacak iş, davacının dava dilekçesindeki kabulü ve talebi de dikkate alınarak davalı işverenlikte çalıştığı süreler birleştirilerek hak kazandığı yıllık ücretli izin alacağının belirlenmesidir. Bu belirlemede ödenen yıllık izin tutarının mahsup edilmesi gözden kaçırılmamalı, talep aşılmamalıdır.
3-Mahkemece kararda hükmedilen alacakların brüt mü yoksa net mi olduğunun kararda gösterilmemesinin infazda tereddüde mahal verebileceğinin düşünülmemesi isabetsiz olup bu yönüyle de 6100 sayılı HMK.’nun 297/2.maddesine aykırı olan kararın bozulması gerekmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, davacı yararına takdir edilen 1.630.00 TL.duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.