Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
1- Alacaklının borçlu .............. Şti."ne ilişkin temyiz itirazları yönünden;
7201 Sayılı Tebligat Kanunu"nun 12. maddesine göre, hükmi şahıslara tebligat selahiyetli mümessillerine, bunlar birden fazla ise yalnız birine yapılır. Aynı kanunun 13. maddesine göre de, tebliğ yapılacak bu kişiler, herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde işyerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde, tebliğ orada hazır bulunan memur ve müstahdemlerinden birine yapılır. Tebligat Tüzüğü"nün 18. maddesinde de, tüzel kişi adına, tebligatı kabul edecek kişi herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde bulunmadığı veya o sırada evrakı bizzat alamayacak durumda olduğu takdirde tebliğin, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılacağı, kendisine tebliğ yapılacak memur veya müstahdemin tüzel kişinin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde vazife itibariyle tüzel kişinin yetkilisinden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu kabil işlerle vazifelendirilmiş biri olması lazım geldiği, bunların da bulunmadığı tebliğ mazbatasında tespit edilmek şartıyla, o yerdeki diğer memur veya müstahdemlerinden birine yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda, ödeme emri tebligatının, "muhatabın geçici olarak çarşıya gittiği beyanıyla aynı işyerinde daimi çalışan ......"a" tebliğ edildiği, yapılan tebliğ işleminde, Tebligat Tüzüğü"nün 18.maddesinde belirtildiği şekilde, evrakı almaya yetkili bir kişinin olup olmadığı araştırılıp, yetkili kişinin (muhatabın) bulunmadığının tebliğ evrakına şerh edilmiş olması karşısında tebliğ işleminin geçerli olduğu anlaşılmaktadır.
2- Alacaklının borçlu ........"na yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Borçlu vekili icra mahkemesine başvurusunda; borçlunun tebligat adresinin "............" olduğu halde mernis adresinin "........ İç kapı no ......." olduğunu, tebligat adresinin mernis adresi olmadığından geçersiz olduğunu belirterek tebligat işlemlerinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
7201 Sayılı Tebligat Kanunu"nun 10.maddesine göre tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Hukuk Genel Kurulu"nun 07.04.1982 tarih ve 1979/10-1377 E, 1982/337 K.sayılı kararında da açıklandığı üzere tebliğ belgesindeki kayıtların aksi her türlü delille kanıtlanabilir. Diğer yandan Hukuk Genel Kurulu"nun 22/11/2000 tarih ve 2000/12-1684 sayılı kararında da benimsendiği üzere, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu"nun 16 ve Tebligat Tüzüğü"nün 22. maddelerine göre, kendisine tebligat yapılacak şahıs adresinde bulunmadığı takdirde tebliğ, kendisi ile birlikte oturan ailesi efradından veya hizmetçilerinden birine yapılır.
Somut olayda, icra emrinin şikayetçi borçluya "aynı konutta ikamet eden annesi ......"na tebliğ edildi" şerhiyle tebliğ edildiği, tebligatın Tebligat Kanunu"nun 16. maddesine uygun olduğu görülmektedir. Mahkemece, tebligat adresinin mernis adresi olmadığı gerekçesiyle şikayetin kabulüne karar verilmiştir. Oysaki emniyet araştırmasında borçlunun ....... adresinden takip tarihi olan 26.10.2011 tarihinden önce 2010 yılı Mayıs - Haziran aylarında taşındığı bildirilmiştir. Adres değişikliğine rağmen mernis kaydındaki adresin değiştirilmemiş olması da mümkündür. Tebliğ tarihinde borçlunun, tebligat adresinden farklı bir adreste oturduğu iddiası ispat edilememiştir. Bu durumda, Tebligat Kanunu"nun 16. maddesi uyarınca borçlu ......... adına aynı konutta yakına yapılan tebligatın usulüne uygun olduğunun kabulü gerekir.
O halde mahkemece, her iki borçlu yönünden şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ :Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK."nun 366. ve HUMK."nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/02/2013 günündeoybirliğiyle karar verildi.