17. Hukuk Dairesi 2016/17837 E. , 2019/9352 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili, davalı ... vekili, davalı ... vekili, davalı ... Sigorta A.Ş vekili (katılma yoluyla) ve ihbar olunan ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, 02.06.2005 tarihinde, müvekkillerinden Bekir"in sevk ve idaresindeki davalı ... (...) Sigorta ...ye zorunlu mali mesuliyet sigortalı araçla, diğer davalıların sürücüsü, maliki ve işleteni olduğu aracın çarpışması sonucu, ... aracında yolcu olarak bulunan eşi, diğer müvekkillerinin de annesi ... vefat ettiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ve davalı ... şirketi poliçe limitiyle sorumlu olmak üzere davacı çocuklardan İbrahim için 7.687,92 TL, ... için 14.592,84 TL ve ... için 26.610,74 TL olmak üzere toplamda 29.665,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile davacılar için 5.000,00 TL cenaze ve defin gideri; her bir davacı için 50.000,00"er TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 09.02.2016 tarihinde toplam talebini 22.000,00 TL artırarak ıslah etmiştir.
Davalı ... Oto Kir. Ltd. Şti, davaya cevap vermemiş; diğer davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davalı ..."e açılan maddi ve manevi, davalı ... şirketlerine açılan manevi, tazminat davalarının husumet yokluğundan reddine; cenaze giderleri talebinin reddine; ... dışındaki davalılara açılan maddi tazminat davalarının kabulü ile davacılardan İbrahim için 7.687,00 TL, ... için 11.242,34 TL ve Kadriye için 20.938,71 TL"nin kaza (sigortadan dava) tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalılar ..., ... ve ... Oto Kir. Ltd. Şti.den, davacılardan İbrahim için 1.763,56 TL, ... için 3.350,50 TL ve Kadriye için 5.672,03 TL"nin dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalı ... Sigorta ...den; manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile her bir davacı için 40.000,00"er TL"nin davalılar ... ve ... Oto Kir. Ltd. Şti.den kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle, müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili, davalı ... vekili, davalı ... vekili, davalı ... Sigorta A.Ş vekili (katılma yoluyla) ve ihbar olunan ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; davacılar vekilinin aşağıdaki 2 nolu bendin; davalı ... vekilinin aşağıdaki 4, 5, 6, 7 nolu bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 53. maddesinde cenaze giderlerinin de ölüm nedeniyle meydana gelen zararlardan olduğu hüküm altına alınmıştır. Bu nedenle zarar sorumlusu, ölüm halinde yapılan cenaze giderlerinden de sorumludur. Cenaze giderleri; ölümle doğrudan doğruya ilgili bulunan giderlerden ibaret olup ölenin taşınması, yıkatılması, gömülmesi, mezarlık ücreti gibi giderleri kapsar.
Somut olayda; davacıların cenaze giderlerine ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir. Cenazenin defnedilmesi için yapılması zorunlu masraflardan davalı tarafın sorumlu
tutulabileceği taziyeye ilişkin giderlerden sorumlu tutulamayacağına ilişkin Dairemiz"in yerleşik uygulaması ve dosya içerisinde mevcut ... Belediyesinin cenaze ve taşıma giderine yönelik müzekkere cevabı göz önünde bulundurularak makul, uygun miktarda cenaze ve defin masrafı tespit edilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de; hükümde sigorta şirketi yönünden maddi tazminat faiz başlangıç tarihi dava tarihi kabul edilmesine karşın 14.02.2006 yerine dava tarihi olarak 15.09.2009 yazılması doğru görülmemiştir.
3-6100 sayılı HMK"nın 61. maddesinde davanın ihbarı düzenlenmiştir. Usul hükümlerine göre, davada taraf olmayan gerçek veya tüzel kişi lehine ya da aleyhine hüküm tesis edilmesi mümkün değildir. Bu kural uyarınca, dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmeyen taraf, dava açıldıktan sonra ek bir dilekçe ile davaya dahil edilemeyeceği gibi bu durum onu davanın tarafı haline de getirmez. Keza HMK"nun 61 vd. (HUMK"nun 49 vd.) maddeleri gereğince, ihbar olunan kimse davada davalı sıfatını kazanmadığından lehine ve aleyhine hüküm kurulamaz. Bu durum kamu düzeniyle ilgili bulunduğundan, mahkemece re"sen gözetilmesi gerekir.
Somut olayda, davalı ..."in talebiyle 14.12.2006 tarihinde ..."ye davanın ihbar edildiği ve adı geçen sigorta şirketi davada sadece ihbar olunan konumunda olmasına rağmen hakkında hüküm tesis edildiği görülmektedir. Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında; eldeki davada sadece dava ihbar olunan konumunda olan ..."nin bu yolla da davanın tarafı haline gelmeyeceğinin gözetilmeyişi ve adı geçen sigorta şirketi için de hüküm tesisi doğru değildir.
4-Islah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini, bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan ve karşı tarafın onayını gerektirmeyen bir işlemdir. 6100 sayılı HMK"nın 176.maddesinde ıslah; “taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir" olarak tanımlanmıştır. Aynı Kanun"un müteakip 177. maddesinde ise, ıslahın tahkikata tabi olan davalarda tahkikat bitinceye kadar yapılabileceği belirtilmiştir.
Somut olayda, mahkemece, 27.10.2015 tarihli celsede davacılar vekili de hazır iken "Tahkikat aşamasının tamamlanmış olması nedeniyle HMK"nun 186. maddesi uyarınca sözlü yargılama ve hüküm içeriğinin tefhimi için duruşmanın 09/02/2016 günü saat 10.30"a bırakılmasına, Tarafların/vekillerinin gelmemeleri halinde dahi yokluklarında hüküm verileceğinin ihtarına (hazır olanlara ihtarat yapıldı), Duruşmada hazır olmayanların diğer tüm davalılara gelmedikleri takdirde sözlü yargılama ve hüküm tefhiminin yokluklarında yapılacağını içeren davetiye tebliğine," şeklinde ara karar oluşturulması suretiyle tahkikat aşamasının sonlandırılmasına karşın davacılar vekilince 09.02.2016 tarihinde dilekçe verilmek ve harç yatırılmak suretiyle ıslah işleminin gerçekleştirildiği görülmüştür. Bu durumda ıslah işlemi tahkikat aşamasının bitirilmesinden sonra yapıldığı mahkemece ıslah dilekçesi gözönüne alınmayarak karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
5-Tazminatın belirlenmesinde hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda destek tazminatları, desteğin gelirinin asgari ücret kabul edilerek ve desteğin geliri konusunda muhtar beyanı doğrultusunda geliri asgari ücretin 2,43 katı kabul edilerek seçenekli olarak hesaplanmış, mahkemece davacı taraf tanıklarının desteğin zaman zaman yevmiyeli işlere gittiği, keçi ve ineklerinden elde ettiği sütü sattığı beyanları doğrultusunda muhtar beyanına göre hesaplama esas alınarak karar verilmiştir.
22.11.2005 tarihli muhtar yazısında, desteğin ev hanımı olduğu, ev hanımı olması nedeniyle evin tüm temizlik işleri, çocukların ve hayvanların bakımı, yemek vb. ihtiyaçları karşıladığı gibi tarım işçisi olarak da aileye katkı sunduğu, ev kadını olarak aileye katkısı 350,00 TL, tarım işlerinden aileye katkısı 500,00 TL olmak üzere toplam gelirinin 850,00 TL olduğu belirtilmiştir.
Ancak, ev hanımı olan desteğin düzenli bir işi olmadığı gibi geliri konusunda muhtar beyanı dışında bir belge de dosyaya sunulmamıştır. Bu durumda desteğin asgari ücret üzerinden gelir elde ettiğinin kabulü ile bilirkişinin asgari ücret üzerinden yaptığı destek tazminatı hesabının hükme esas alınması gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi yerinde değildir.
6-Dairemizin yerleşmiş içtihatlarına göre; çocuklar için destekten yoksun kalacakları sürenin belirlenmesinde yaşları,
okuldaki eğitim durumları, içinde yaşadıkları sosyal ve ekonomik koşullar değerlendirilerek ayrı ayrı değerlendirilmesi, yüksek öğrenim yapacaklar ise, öğrenimlerinin sona erdiği tarih, yapmamakta ise yerleşik ve kabul gören uygulamaya göre, erkek çocukları için 18 yaşın, kız çocukları için 22 yaşın desteğin sona ereceği yaş olarak kabul edilerek hesaplama yapılması gerekmektedir.
Somut olayda, davacı çocuklar İbrahim, Kadriye ve ... için destek tazminatı 22 yaşına kadar hesaplanmış ise de; dosya kapsamında İbrahim"in eğitime devam ettiğine dair bir belgeye rastlanılmamıştır. Aynı zamanda ..."ın Mayıs 2017 tarihi itibariyle sigortalı bir işte çalışmaya başladığı davalı tarafça sunulan SGK hizmet dökümünden anlaşılmaktadır. Davalı taraf, Kadriye"nin de sigortalı bir işte çalışmaya başladığını iddia etmiş ise de buna ilişkin hizmet dökümüne dosyada rastlanılmamıştır.
O halde mahkemece, davacı İbrahim"in yükseköğretimine devam edip etmediğinin araştırılarak etmediği takdirde 18 yaşına kadar; diğer davacılar Kadriye ve ..."ın SGK hizmet dökümlerinin getirtilerek 22 yaşına kadar sigortalı işe girmeleri durumunda işe giriş tarihine kadar destek tazminatı hesabı yaptırılması için ek rapor alınması suretiyle karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde eksik araştırma ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
7-Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı TBK. md. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nasafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacılar lehine takdir olunan manevi tazminatların yüksek olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun manevi tazminatlara hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
8-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre, davalı ... vekilinin tüm, davalı ... vekilinin vekalet ücretleri ile faize yönelik sair, davalı ... Sigorta A.Ş vekilinin tüm ve ihbar olunan ... vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin ve davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle ihbar olunan ... vekilinin, (4), (5), (6), (7) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; (8) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin tüm, davalı ... vekilinin vekalet ücretleri ile faize yönelik sair, davalı ... Sigorta A.Ş vekilinin tüm ve ihbar olunan ... vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ile davalılar ..., ...., ... Sigorta A.Ş. ve ..."e geri verilmesine 14/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.