11. Hukuk Dairesi 2019/1092 E. , 2019/7739 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 10/05/2018 tarih ve 2016/697-2018/410 sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, dava dışı Sönmez Makine San. Tic. Ltd. Şti."nin ortağı olan davalının müvekkiline ortaklık teklifinde bulunduğunu, müvekkilinin de teklifi uygun görerek davalıya para verdiğini, taraflar arasındaki ortaklığın bir süre devam ettiğini ancak, daha sonra ilişkiyi sona erdirdiklerini ve davalının davacıya 1.350.000 USD borçlu olduğunun tespit edildiğini, davalı tarafından borca karşılık bono verildiğini, bono bedelini ödememesi nedeniyle aleyhine takip başlatıldığını ancak, takibe itiraz ettiğini, borcunu da ödemediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 50.000,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahslini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, kural olarak bono sebepten bağımsız olup ispat yükün keşideciye aittir. Davacı taraf ceza soruşturmasında savcılıkta alınan 30/10/2017 tarihli beyanında dava konusu bononun davalıya satılıp devredilen taşınmaz karşılığında alındığını belirterek bonodaki nakden kaydını tâlil ettiği ve ispat yükünü üzerine aldığı, davalının boş senedin rıza dışı ele geçirildiği yönündeki savunmasının ise tâlil niteliğinde olmadığı, zira davalının davacıya rızasıyla senet verdiğini dahi kabul etmediği, davacının dava konusu bononun taşınmaz satışı ve devri karşılığında alındığı yönündeki iddiasına yönelik ise yazılı bir delil sunmadığı, tanık deliline dayanmış ise de, iddiasının tanıkla ispatının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davacının, eşine ait bir taşınmazın satıldığını ve buna mukabil bonoyu edindiğini ileri sürerek davaya konu bonoyu edinme sebebini talil ettiği gibi, eşi adına bir talepte de bulunamayacağına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 02/12/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava, 31.05.2007 tanzim, 04.06.2007 vade tarihli, alacaklısı ..., borçlusu ... olan, 1.350,00 USD bedelli ve bedeli nakden ahzolunan bonoya dayalı 50.000,00 TL kısmi alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Bonodaki imzanın davalı eli ürünü olduğu konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Davacı dava dilekçesinde, "yakın arkadaşı olan davalının 2005 yılı başlarında şirket gayri resmi ortaklık teklifinde bulunduğunu, teklifin uygun bulunması üzerine eşi adına kayıtlı taşınmazı bankaya ipotek ettirerek çektiği krediyi ve eş ve çocuklarının ziynet eşyalarını satmak suretiyle elde ettiği toplam 245.000,00 TL"yi davalıya verdiğini, ortaklığın kârlı görülmesi üzerine bu kez eşi adına kayıtlı taşınmazı davalıya devretmek suretiyle ve bankadan çektiği kredi ile eski kredi borcu kapatıldıktan sonra bakiye 160.000,00 TL tekrar davalıya verildiğini, 2007 yılında ortaklık ilişkisinin sona erdiğini, tarafların muhasebeleştiklerini ve dava konusu bononun davalı tarafından verildiğini" beyan ederek eldeki davayı açmıştır.
Davaya dayanak kambiyo senedinin hukuka aykırı şekilde doldurulması suretiyle resmî belgede sahtecilik suçundan davalının vaki şikayeti üzerine yapılan soruşturmada, C. Savcısı tarafından alınan 30.10.2017 tarihli ifadesinde davacı (şüpheli) "şikayetçiye bedelini almadan taşınmaz verdiğini, tapuyu devrettiğini, taşınmazı verince davalının dava konusu senedi verdiğini, davalının eldeki hukuk davasını kaybedeceğini anlayınca şikayetçi olduğunu" beyan etmiştir.
Mahkemece bonoda nakden kaydı bulunduğu, davacının 30.10.2017 tarihli ifadesi ile nakden kaydını talil ettiği, davacının iddiasını ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Oysa davacı, dava dilekçesinde eşi adına kayıtlı taşınmazı, davadışı şirkete ait payı gayri resmi olarak davalıdan devralması nedeniyle ortaklık payı olarak verdiği iddia etmiş olup, hükme esas alınan savcılık ifadesinde de aynı taşınmazı bedel almadan davalıya devrettiğini, o zaman senedin verildiğini, hukuk davasının sonuçsuz kalmasını sağlamak için şikayet edildiğini beyan etmiştir.
Görüldüğü üzere, dava dilekçesinde davacının eşinin taşınmazının davalıdan alınan ortaklık payına mahsuben verildiği iddia edilmiş savcılık ifadesinde ise ortaklık ilişkisinden söz edilmeksizin taşınmazın davalıya devredildiği bildirilmiştir.
30.10.2017 tarihli savcılık ifadesinin, kısa, muğlak ve gayri vazıh oluşu, ifadede hukuk davasının sonuçsuz bırakılmak amacıyla şikayet yoluna başvurulduğunun beyan edilmesi, dava dilekçesindeki anlatım ve iddiayı geçersiz kılacak nitelikte bulunmaması karşısında davacının savcılık ifadesi, davanın dayanağı kambiyo senedini talil edecek kuvvette bir delil değildir.
Bu halde, davacının temyiz isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde temyiz isteminin reddine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.