11. Hukuk Dairesi 2019/1189 E. , 2019/7743 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 22/11/2016 tarih ve 2015/488 E- 2016/342 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 08/11/2018 tarih ve 2018/454 E- 2018/1169 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin asıl unsuru "SOLGAR" ibaresinden oluşan tanınmış markaların ve "nero-nutrients solgar since 1947 şekil", "solgar advanced acidophilus plus since 1947 şekil", "solgar advanced antioxidant formula since 1947 şekil", "solgar ali in one since 1947 şekil", "solgar female multiple since 1947 şekil", "solgar formula snh since 1947 şekil", "solgar glucosamine chondroitin complex since 1947 şekil", "solgar glucosamine chondroitin msm şekil", "solgar male multiple since 1947 şekil", "solgar max epa gla since 1947 şekil", "solgar nero-nutrients solgar since 1947 şekil", "solgar nutri-nano coql0 since 1947 şekil", "solgar nutri-nano since 1947 şekil", "solgar omnium since 1947 şekil", "solgar since 1947", "solgar vm 2000 since 1947 şekil", "solgar vm 75 since 1947 şekil", "solgar vm prime since 1947 şekil", "solgar şekil" ibareli bir diğer markaların sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “Solcare” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TPMK’ye başvuruda bulunduğunu, 2014/49488 kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa, müvekkili markalarının tanınmış olduğunu ve başvurunun bu markalarla karıştırılma ihtimali bulunacak düzeyde benzer olduğunu, tanınmışlığından haksız yararlanacağını bu nedenle davaya konu kararın hukuka aykırı olduğunu belirterek, 2015-M-10585 sayılı YİDK kararının iptaline, tescili halinde markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Türk Patent Enstitüsü vekili cevap dilekçesi ile; “solcare” ibaresi ile davacının “solgar” esas unsurlu markaları yan yana konulduğunda, her ne kadar ilk üç harf ortak ise markaların bütünü itibariyle bıraktıkları izlenimlerin farklı olduğunu, önemli olanın genel izlenim olduğunu, markalar benzer bulunmadığı için KHK 8/4 kapsamındaki davacı iddialarının da haklı bulunmadığını, kaldı ki Solgar markasının tanınmışlık düzeyinin her zaman iltibas yaratacak birunsur olarak değerlendirilemeyeceğini, bir markanın iyi bilinmesini ayırt edicilik niteliğini güçlendirdiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesi ile; dava konusu markanın davacı markalarına görsel, işitsel olarak benzer olmadığını, davacı markasının sol-gar olarak telaffuz edileceğini, dava konusu markanın ise İngilizce bilmeyen tüketici tarafından sol-ca-re olarak, İngilizce bilen tüketiciler tarafından da “solkeyiır” olarak telaffuz edileceğini, kavramsal açıdan değerlendirme yapıldığında, dava konusu markanın solar ve care kelimelerinde oluşturulduğu ve güneş koruyucu anlamını çağrıştırdığını, davacı markasının ise bilinen bir anlamı bulunmadığını, KHK.8/4 koşullarının oluşmadığını, çünkü markaların benzer olmadığını, davacı şirket markasının özellikle bitkisel ve doğal vitaminlerde kullanıldığını, sadece eczanelerde satıldığını, davacı şirket markasını tanınmışlığına karar verilen sınıflar ile dava konusu marka kapsamındaki sınıfların farklı olduğunu, taraf markalarının hitap ettiği müşteri kitlesinin farklı olduğunu, taraf markaları arasında iltibas ihtimalinin bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince, dava konusu "Solcare" ibareli başvuru ile davacı markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesinin bulunmadığı, dava konusu başvurunun, davacı markaları ile benzer olmadığı kanaatine varıldığından, 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesi koşullarının da oluşmadığı, davalı şirket başvurusunun kötü niyetli olduğu iddiasının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, "Solcare" ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet "Solgar" asıl unsurlu markalar arasında 556 sayılı KHK"nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin olmadığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararında kabul edildiği üzere iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olması karşısında davacı vekilinin bilirkişi raporunu hazırlayan heyete ilişkin istinaf itirazının yerinde olmadığı gerkçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK"nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 02/12/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.