7. Hukuk Dairesi 2012/7183 E. , 2014/3795 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Küçükçekmece 2. Sulh Hukuk Mahkemesi
Tarihi : 24/05/2012
Numarası : 2010/1229-2012/885
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı tarafından istenilmiş ve isteğin süresinde olduğu anlaşılmış ise de, 20.7.2004 günü yürürlüğe giren 5219 Sayılı Kanunla değişik HUMK.nun 438/1. maddesi hükmüne göre, miktar veya değeri 10.000,00 TL’yi aşmayan alacak ve ayın davalarının temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması yasal olarak mümkün bulunmamaktadır. 5236 Sayılı Kanunla HUMK’a eklenen Ek 4. madde hükmüne göre anılan parasal sınır 01.01.2012 tarihinden itibaren 17.220,00 TL’ye yükseldiğinden ve hüküm tarihindeki dava değerinin kanunda duruşma için öngörülen miktarı geçmediği anlaşıldığından duruşma isteminin reddine, dosyanın evrak üzerinde incelenmesine karar verildikten sonra, dosya incelendi.Gereği görüşüldü:
Dava niteliği ve içeriği itibarıyla tacir ya da tacir sayılan taraflar arasında haksız fiilden kaynaklanan maddi tazminat alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece icra takibine itirazın iptali yönünde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, verilen hüküm davanın niteliğine uygun düşmemiştir.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan HMK"nun 297/2.maddesi hükmüne göre, hüküm fıkrasında istek sonuçlarının her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi, infaza elverişli biçimde hüküm kurulması zorunludur. Bunun sonucu olarak davanın kabulüne karar verilmesi halinde, davanın niteliğine uygun ve davacı tarafın bütün istek kalemlerinin tümünün eksiksiz olarak davalıdan tahsiline (ya da istem sonucuna) imkân verecek şekilde hüküm kurulması gerektiği kuşkusuzdur.
Dava az yukarıda açıklandığı üzere tazminat (alacak) istemine ilişkindir. Ne var ki mahkemece dava itirazın iptali davası olarak nitelendirilip bu yönde yargılama yapılarak hüküm kurulmuştur.
Şu durumda verilen hükmün davanın niteliğine ve buna ilişkin HMK’nun 297/2.maddesinde düzenlenen usul hükümlerine açıkça aykırı olduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; mahkemece davanın niteliğinde yanılgıya düşülerek ve usul hükümleri dikkate alınmaksızın infazda kuşku yaratacak biçimde yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacı tarafın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile yeniden yargılama yapılıp yeni bir karar verilmek üzere hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre de davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin ödenen harcın istek halinde davacıya iadesine, 13.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.