8. Hukuk Dairesi 2010/264 E. , 2010/3266 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 20.10.2009 gün ve 134/220 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı dava dilekçesinde ve 8.7.2009 havale tarihli ıslah dilekçesinde kazanmayı sağlayan eklemeli zilyetlik hukuksal nedenine dayanarak dava konusu 109 ada 23 ve 127 parsellerin kısmen iptali ile adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine temsilcisi, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 109 ada 127 parsel içinde kalan 11.5.2009 tarihli krokide C ve D harfleri ile gösterilen kısımlara ilişkin davanın kabulü ile tapu kaydının iptaline ayrı ve yeni parsel numaraları verilerek davacı adına tesciline, diğer bir kısım taşınmazlar hakkındaki davanın kazanma koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle, bir kısım taşınmaza yönelik davanın husumet yokluğundan reddine, E harfi ile gösterilen yerin ise davacı adına kayıtlı dava dışı aynı ada 25 parsel kapsamında kaldığından hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi üzerine; hükmün kabule ilişkin bölümleri, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu 109 ada 127 parsel sayılı taşınmaz, ham toprak niteliğiyle 598.729,84 m2 yüzölçümüyle tapu ve vergi kaydına rastlanılmadığı, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu belirtilerek kadastro yoluyla 6.4.2006 tarihinde Hazine adına tesbit edilmiş, tutanağın itirazsız kesinleşmesiyle 26.5.2006 tarihinde tapu siciline tescil edilmiştir. Yerel bilirkişi ve tanıkların davacının kazanmaya yeterli zilyetlik süresini açıklamaları, uzman ziraatçı bilirkişinin kültür arazisi niteliğinde olduğunu bildirmesi üzerine, mahkemece davacı lehine zilyetlikle kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle 109 ada 127 parselin 11.5.2009 tarihli krokide C ve D harfleri ile gösterilen bölümlerine ilişkin davanın kabulüne karar verilmiş ise de; mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli değildir.
Şöyle ki, bir arazinin kullanım süresi ve niteliğini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Taşınmazın kadastro tespit tarihi olan 2006 yılından geriye doğru en az 20-25 yıl öncesine ait (1981-1986 yılları arası ) ölçekli stereoskopik hava fotoğraflarının bulundukları yerden getirtilerek bu fotoğrafların stereoskopla incelenmesi halinde sağlıklı bir yargıya ulaşılabilir. Stereoskopik çift hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelendiği taktirde arazi üç boyutlu olarak görülebilecek, taşınmazın sınırları belirlenebilecek ve bu amaçla ekilemeyen bakir alanların net bir biçimde tesbiti yapılabilecektir. Mahkemece, seçilecek bir ziraat mühendisi bir harita veya kadastro mühendisi ile bir jeolog bilirkişiden oluşacak üç kişilik uzman bilirkişi aracılığıyla kadastro tespit tarihinden önceki dönemde iki ayrı tarihte çekilmiş hava fotoğraflarının getirtilip yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yaptırılarak taşınmazın niteliğinin ve kullanım süresinin belirlenmesine çalışılması gerekir.
Diğer yandan, HUMK.nun 366. maddesi hükmü gözönünde tutularak dava konusu yer ve çevresinin resimlerinin çektirilip mahkeme hakimi tarafından onaylandıktan sonra dosya arasına konulmalı ve hüküm kurulurken gözönünde bulundurulmalıdır.
Yapılan araştırmalar ve toplanan deliller sonucunda davacının lehine kazanma koşullarının oluştuğu sonucuna varılması durumunda ise 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun ifraza ilişkin hükümleri gözönünde bulundurularak istek hakkında bir karar verilmelidir.
Tüm bu açıklamalar nedeniyle davalı Hazine temsilcisinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile yerel mahkeme hükmünün krokide C ve D harfleri ile gösterilen taşınmazlara yönelik kabule ilişkin bölümünün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 14.6.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.