14. Hukuk Dairesi 2017/5558 E. , 2018/1156 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 04.02.2014 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi, kal talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davnaın reddine dair verilen 30.12.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Dairemizin 02.05.2017 günlü mahalline iade kararı sonrası dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, meraya elatmanın önlenmesi ve kal isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, 105 ada 57 no’lu mera parselinin davalı şirket tarafından yol yapım çalışmaları esnasında meradan toprak çekip çukur açmak suretiyle hiçbir hakka dayanmaksızın işgal edildiğini, hem köylülerin hem de hayvanların sağlığı açısından tehlike meydana geldiği gibi, ilçe tarım müdürlüğü ekiplerince mera dokusunun tahrip edildiğinin ve ağırlıklı olarak mera dokusunun yok edildiğinin tespit edildiğini ileri sürerek davalı tarafından yapılan haksız müdahalenin men"ini, eski hale getirme bedelinin ve taş toprak bedelinin taraflarına ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı vekilince karar celsesinde hammadde üretim izin belgesi sunulduğu, dolayısıyla davalının müdahalesinin haksız olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, taraf vekilleri ayrı ayrı temyiz etmiştir.
Davaya konu 57 parsel sayılı taşınmazın, dosya içerisindeki tapu kaydına göre mera olmadığı, davacı ... adına ariyet ocağı vasfıyla tapuda kayıtlı olduğu görülmüştür.
Davalı şirket, davaya konu taşınmazdan malzeme alma konusunda il özel idaresinden aldığı izin uyarınca taşınmazı kullandığını bildirmiş ise de söz konusu iznin dava konusu yerle ilgili olup olmadığı dosya kapsamından anlaşılamamaktadır.
Bu durumda mahkemece, mahallinde uzman bilirkişiler vasıtasıyla yeniden keşif yapılması, izin verilen bölümün tespit edilmesi, dava konusu yerle aynı yer olup olmadığının belirlenmesi, bu doğrultuda bilirkişilerden keşfi izlemeye elverişli rapor alınması, ondan sonra işin esasına yönelik bir karar verilmesi gerekir.
Mahkemece, yukarıda değinilen hususlar gözetilmeksizin eksik araştırma ve incelemeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.02.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.