14. Hukuk Dairesi 2015/8485 E. , 2018/1204 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 11.10.2010 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 03.03.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar ve davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, geçit hakkına ilişkindir.
Davacı tarafından, davalılar aleyhine 11.10.2010 gününde verilen dilekçe ile; ... ... ... mevkii 130 ada 10 sayılı parsel"in sahibi olduğunu, bu parselin yanında bulunan 8 nolu parselin ise 1968 tarihinde babası ile babasının kardeşleri arasında yapılan taksim esnasında babasına kaldığını, 1986 yılında ise babasının davalılara 8 nolu parseli yol olarak kullanmaları için verdiğini, daha sonra kadastro çalışmaları sırasında 8 nolu parselin maliki olarak davalıların yazıldığını, dava tarihinden 5 ay kadar önce davalıların babasını durdurarak taşınmazın kendilerine ait olduğunu ve buradan geçemeyeceğini belirttiklerini, o zamana kadar ise anılan yolu kullanarak taşınmazlarına ulaştıklarını belirtmiş, kendi arazi ve evleri ile araç garajına gidebilecekleri başka yer olmadığını, bu nedenle geçit hakkı kurulmasını talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 09/09/2011 tarihli ıslah dilekçesi ile; davacının vermiş olduğu dilekçede olayın hukuken yanlış vasıflandırıldığını, davacı geçit hakkı talebinde bulunmuş ise de; aslında dava konusu yeri yol olarak kullandıklarından bahisle davalılara kayıt edilen yerin tapudan iptali ile yol olarak terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar, dava konusu taşınmazın 2003 tarihli kadastro çalışmaları sonucu adlarına tescil edildiğini, yol olarak terkini talep edilen yerde sondaj kuyusu açtıklarını, davacı tarafın dava dilekçesinde dava konusu yeri davacının kendi babası ..."un 1986 yılında kendilerine verdiğini beyan ettiğini, bahse konu yerin kendileri adına kayıt ve tescil edilmesinin normal olduğunu, bu nedenle davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar temyiz etmiştir.
Dava, tapu iptali ve yol olarak tescil istemine ilişkindir.
Somut olayda; davacı tarafından dava konusu taşınmazın yol olarak kullanıldığı beyan edilmişse de; dava dilekçesi içeriği ile mahkemece yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarından, 24.11.2014 tarihli bilirkişi raporunda kırmızı ile renklendirilen 33.86 metrekare alanın kadimden beri köy halkının kullandığı bir yol olmadığı, söz konusu yerin davacının babası tarafından davalılara kullanılmak üzere verildiği görülmekle; o halde tüm dosya kapsamı ile mahkemece dava konusu yerin kadim yol olduğunun kanıtlanamadığı gözönüne alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şeklide kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatıran davalı tarafa iadesine, 19.02.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.