
Esas No: 2020/1489
Karar No: 2020/5527
Karar Tarihi: 09.11.2020
Silahlı terör örgütüne üye olma - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2020/1489 Esas 2020/5527 Karar Sayılı İlamı
16. Ceza Dairesi 2020/1489 E. , 2020/5527 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ceza Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : Düzce 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 03.08.2017 tarih ve 2017/186 – 2017/206 sayılı kararı
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma, Silahlı terör örgütüne
Hüküm : 1-Sanık ... hakkında;
TCK"nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın62, 53, 58/9 ve 63,
2- Sanık ... hakkında;TCK"nın 314/3 ve 220/7 maddeleri delaletiyle 314/2,220/7-2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62, 53 ve63 maddeleri uyarınca kurulan mahkumiyethükümlerine yönelik istinaf başvurularının esastanreddi
Bölge Adliye Mahkemesince silahlı terör örgütüne yardım yardım etme suçuna ilişkin kesin olarak verilen hüküm 24.10.2019 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanununun 29. maddesi ile 5271 sayılı CMK’nın 286. maddesine eklenen üçüncü fıkradaki düzenleme gereğince temyiz yolunun açılması üzerine anılan Kanuna eklenen geçici maddenin 1/f bendinde belirtilen süre içinde temyiz edilmekle; her iki suça ilişkin olarak;
Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyizin sebebine göre dosya incelendi gereği düşünüldü;
Ceza süresi yönünden yasal şartları oluşmadığından; sanık ... müdafinin duruşmalı inceleme isteminin CMK’nın 299. maddesi uyarınca REDDİNE,
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre, sanıkların çocuklarını örgütle itisaklı okula göndermeleri ile gazete ve dergiye abone olmalarının örgütsel faaliyetler olarak değerlendirilemeyeceği belirlenerek yapılan incelemede;
1-5271 sayılı Kanunun 210. maddesinin (1) numaralı fıkrası “olayın delili, bir tanığın açıklamalarından ibaret ise, bu tanık duruşmada mutlaka dinlenir. Daha önce yapılan dinleme sırasında düzenlenmiş tutanağın veya yazılı bir açıklamanın okunması dinleme yerine geçemez.”,
Şeklinde düzenlenmiştir.
Bu şekilde, yargılama konusu olayla ilgili sadece bir tanığın beyanından başka bir delilin bulunmaması ya da olayla ilgili olarak bir tanığın ifadesinin belirleyici delil olması hallerinde, tanığın duruşmada mutlaka dinlenilmesi gerektiği ifade edilerek doğrudan doğruyalık ilkesine açık bir vurgu yapılmıştır.
5726 sayılı Tanık Koruma Kanununun 9/8. maddesine göre "bu kanunun 5. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerine göre, hakkında tedbir uygulanan tanığın beyanının tek başına hükme esas teşkil etmez" şeklindeki düzenleme de nazara alındığında; olayın sübutu açısından tek delilinin bir tanığın açıklamalarından ibaret olması, ayrıca bu tanığın bir de gizli tanık olması halinde, “5271 sayılı Kanun"un 211. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca, gizli tanığın duruşmada mutlaka dinlenmesi gerektiği, önceki beyanlarının okunması ile yetinilebilmesinin mümkün olmadığı açıktır.
Tüm bu açıklamalar kapsamında somut olay irdelendiğinde;
Sanıkların FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyesi olmak ve silahlı terör örgütüne yardım etmek suçlarından mahkumiyetlerine esas alınan gizli tanık Ömer-2016’nın beyanlarının dosya kapsamında tek ve belirleyici delil statüsünde bulunduğu nazara alındığında; öncelikle gizli tanığın, CMK"nın 210. maddesinin 1. fıkrası uyarınca aynı Kanunun 58/2-3 maddeleri de gözetilerek mutlaka duruşmada dinlenmesi gerektiği halde her aşamada suçlamayı reddeden sanığın beyanına karşılık, tek delil statüsünde bulunan gizli tanığın önceki beyanlarının okunulması ile yetinilmesi,
2-Mahkeme kararlarının Yargıtay denetimine olanak verecek biçimde, sanıkları, mağdurları, Cumhuriyet savcısı ve herkesi inandıracak şekilde olması, Yargıtay"ın tutarlılık denetimini yapabilmesi için kararın dayandığı tüm verilerin, bu verilere mahkeme tarafından ulaşılan sonuçların; iddia, savunma ve tanık anlatımlarına ilişkin değerlendirmelerin açık olarak gerekçeye yansıtılması, bu suretle dava konusu eylemin oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise suç olarak tanımlanıp tanımlanmayacağı konusundaki mahkeme kabulünün duraksamaya yol açmayacak biçimde karar yerinde gösterilmesi gerekirken; İlk Derece Mahkemesinin gerekçeli kararında, anılan ilkelere uymayarak hangi delillere dayandığını da tam olarak açıklamadan, sanık ... ilgili olarak “açıklanan deliller ve kendisini ifade etme şekli bir bütün olarak değerlendirildiğinde örgüt üyeliği için gereken süreklilik, çeşitlilik ve devamlılık unsurlarının tamamının sanıkta bulunduğu” şeklindeki soyut bir kabul ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/1, T.C. Anayasasının 141/2, CMK"nın 34/1 ve 230/1-c maddelerine de aykırılık oluşturacak biçimde gerekçesiz hüküm kurulması,
3- BDDK’nın 29.05.2015 tarihli kararı ile temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen ve 22 Temmuz 2016 tarihli kararı ile de 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 107. maddesinin son fıkrası gereğince faaliyet izni kaldırılıncaya kadar yasal bankacılık faaliyetlerine devam eden, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisaklı Asya Katılım Bankası AŞ"de gerçekleştirilen mutat hesap hareketlerinin örgütsel faaliyet ya da örgüte yardım etmek kapsamında değerlendirilmeyeceği, örgüt talimatı doğrultusunda, örgüte yarar sağlamak amacıyla hesap açma, para yatırma işlemlerinin yapıldığının ortaya konulması gerekliliği karşısında, öncelikle sanıkların örgütle iltisaklı Bankasya’da bulunan hesaplarına ilişkin olarak geçmişe yönelik hesap hareketlerini gösterir hesap ekstreleri getirtilerek, gerekirse bilirkişi incelemesi de yaptırmak suretiyle, sanık ...’ın 31.01.2014 tarihinde 1831,87 TL’ye, 28.02.2014 tarihinde ise 2713,53 TL’ye ulaşan hesap hareketlerinin, sanık ...’ın ise 03.02.2014 tarihinde gerçekleştirdiği 500 TL para yatırma işleminin örgüt liderinin talimatı üzerine örgüte yarar sağlamak amacıyla gerçekleştirilen işlemler olup olmadığı hukuken şüpheye yol açmayacak şekilde saptanmadan eksik araştırma neticesinde yazılı şekilde karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, bu sebeplerden dolayı CMK"nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sanık ...’ın tutuklulukta geçirdiği süre, atılı suç için kanun maddelerinde ön görülen ceza miktarı ve mevcut delil durumu gözetilerek tahliye talebinin reddine, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Düzce 2. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 09.11.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.