
Esas No: 2014/11237
Karar No: 2014/11237
Karar Tarihi: 22/6/2017
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
ÖNDER AKBULUT
BAŞVURUSU |
(Başvuru
Numarası: 2014/11237) |
|
Karar
Tarihi: 22/6/2017 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
Başkan |
: |
Burhan ÜSTÜN |
Üyeler |
: |
Nuri NECİPOĞLU |
|
|
Kadir ÖZKAYA |
|
|
Rıdvan GÜLEÇ |
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ |
Raportör Yrd. |
: |
Fatih ALKAN |
Başvurucu |
: |
Önder AKBULUT |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunan
başvurucu tarafından gönderilmek istenen mektuba el konulması nedeniyle haberleşme
hürriyetinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 20/6/2014
tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru,
başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra
Komisyona sunulmuştur.
4.
Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından
yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm
Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin
birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru
belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık)
gönderilmiştir. Bakanlık, görüş sunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. Ankara 2 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz
Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) hükümlü olarak bulunan başvurucu, H.A. isimli bir
arkadaşına 28/3/2014 tarihinde mektup göndermek
istemiştir. Söz konusu mektup Ceza İnfaz Kurumu Mektup ve Yayın Okuma Komisyonu
tarafından sakıncalı bulunmuştur. Bu doğrultuda Ceza İnfaz Kurumu Disiplin
Kurulu Başkanlığının (Disiplin Kurulu) 31/3/2014
tarihli kararıyla mektubun gönderilmemesine karar verilmiştir.
9. Söz konusu mektupta yer alan bazı kısımlar şöyledir:
".. Türk Devlet
Geleneğinin aynı zamanda katliam ve soykırım geleneği olduğu ..
direnen, kendi dilini kültürünü yaşatmaya çalışan
Kürtler günümüze kadar kıyıma uğratılmaya devam edilmiştir. ..
En son .. Lice"de halkın üzerine ateş açılmış ve dört
yurtsever katledilmiştir. .. Bütün vicdan sahibi
insanlara, devrimci, demokrat, aydın kişilere; kadın, öğrenci ve gençlik
hareketlerine düşen görev de bu katliamcı devlet geleneğini ve bu zihniyetteki
kişileri toplum nezdinde teşhir etmek ve bu zihniyete karşı daha çok mücadele
etmek olmalıdır. Bu mücadelenin başarıya ulaşması, sonuç alması için de bütün
eşitlikçi, özgürlükçü ve demokratik kesimlerin güç birliği oluşturarak mücadele
etmesi elzemdir. .."
10. Disiplin Kurulunun 30/10/2013
tarihli kararı şöyledir:
"Yapılan inceleme neticesinde.. Önder AKBULUT"un .. göndermek istediği arkalı önlü yazılmış olan 1 sayfalık
mektupta hakaret ve kişilik haklarına saldırı niteliği taşıyan ifadeler
nedeniyle sakıncalı görülerek Ceza İnfaz Kurumumuz Disiplin Kurulu tarafındaıı mektubun Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile
Ceza ve Guvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında
Tüzüğün 4"üncü maddesinin 2"inci bendinde "Ceza ve güvenlik tedbirlerinin
infazı ile ulaşılmak istenilen temel amaç, öncelikle genel ve özel önlemeyi
sağlamak, bu maksatla hükümlünün yeniden suç işlemesini engelleyici etkenleri
güçlendirmek, toplumu suça karşı korumak, hükümlünün yeniden sosyalleşmesini
teşvik etmek, üretken ve kanunlara, nizamlara ve toplumsal kuralları saygılı,
sorumluluk taşıyan bir yaşam biçimine uyumunu kolaylastırmaktır.""
gereğince Ceza İnfaz Kurumumuz Disiplin Kurulu tarafından mektubun Ceza İnfaz
Kurumlarının Yönelimi ile Ceza ve Guvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzüğün 123. maddesine göre İMHA edilmesine karar
verilmis olup, kararın hükümlüye tebliğine .. oy birliği ile karar
verildi."
11. Başvurucu bu karara karşı (kapatılan) Sincan İnfaz
Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) itirazda bulunmuştur. İnfaz Hâkimliği 25/4/2014 tarihli ve E.2014/2155, K.2014/2255 sayılı kararla
başvurucunun itirazını reddetmiştir. Ret gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
".. Hükümlü
dilekçesi ve Ceza İnfaz Kurumundan gelen belgeler birlikte değerlendirildiğinde
hükümlü hakkında yapılan uygulamanın ceza infaz kurumu kurallarına uygun
olduğu, mevzuata aykırı bir uygulamanın veya hukuka aykırılığın söz konusu
olmadığı anlaşılmakla yerinde olmayan şikâyetinreddine
karar vermek gerekmiştir."
12.
Başvurucu, İnfaz Hâkimliğinin kararına karşı itiraz yoluna başvurmuştur.
İtirazı inceleyen (kapatılan) Sincan 2. Ağır Ceza Mahkemesi 13/5/2014
tarihli ve 2014/1501 Değişik İş sayılı kararıyla İnfaz Hâkimliğinin kararında
usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından itirazın reddine hükmetmiştir.
13. Nihai karar 22/5/2014 tarihinde
başvurucuya tebliğ edilmiştir.
14. Başvurucu, 20/6/2014 tarihinde
bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV.İLGİLİ HUKUK
15. Anayasa Mahkemesi daha önceki kararlarında hükümlü ve
tutukluların gönderdiği veya kendilerine gönderilen mektuplara ceza infaz
kurumunun ilgili kurulları tarafından yapılan müdahalelere dayanak oluşturan
mevzuata (Ahmet Temiz, B. No:
2013/1822, 20/5/2015, §§ 16-20) yer vermiştir.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 22/6/2017 tarihinde
yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
17.
Başvurucu, mektubunda yer verdiği ifadelerin siyasi değerlendirmelerden ibaret
olduğunu, ifade hürriyeti kapsamında kalan ve suç unsuru içermeyen mektubun
imha edilmesinin ölçülü olmadığını belirterek Anayasa"nın 10.,
22. ve 26. maddelerinde düzenlenen haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Ayrıca başvurucu, bireysel başvuru harç ve masraflarını karşılama imkânının
bulunmadığını belirterek adli yardım talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
18. Anayasa
Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile
bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının özü, göndermek
istediği mektubun Ceza İnfaz Kurumunun ilgili kurullarınca sakıncalı görülerek
alıkonulması nedeniyle haberleşme hürriyetinin kısıtlanması hakkındadır. Bu
sebeple başvurucunun bütün iddialarının haberleşme hürriyeti kapsamında
incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
1. Adli Yardım Talebi Yönünden
19. Anayasa
Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B.
No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler
dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama
giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça
dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi
gerekir.
2. Kabul Edilebilirlik Yönünden
20.
İddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak Anayasa"nın 22. maddesi
şöyledir:
"Herkes,
haberleşme hürriyetinesahiptir. Haberleşmeningizliliği
esastır.
Millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık
ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması
sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne göre verilmiş hâkim
kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan
hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça;
haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz. Yetkili merciin kararı yirmidört saat içinde
görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını kırksekiz
saat içinde açıklar; aksi halde, karar kendiliğinden kalkar.
İstisnaların uygulanacağı
kamu kurum ve kuruluşları kanunda belirtilir."
21. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun"un 48.
maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre Anayasa Mahkemesi açıkça dayanaktan
yoksun başvuruların kabul edilemez olduğuna karar verebilir. Başvurucunun ihlal
iddialarını kanıtlayamadığı, iddialarının salt kanun yolunda gözetilmesi
gereken hususlara ilişkin olduğu, temel haklara yönelik bir müdahalenin
olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya
zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul
edilebilir.
22. Anayasa
Mahkemesinin Ahmet Temiz kararında
hükümlü ve tutukluların gönderdiği veya kendilerine gönderilen mektuplara ceza infaz
kurumunun ilgili kurulları tarafından yapılan müdahalelere ilişkin genel
ilkeler belirtilmiştir (Ahmet Temiz, §§
28-34).
23.
Disiplin Kurulu, başvurucunun mektubunun sakıncalı olduğu değerlendirmesiyle
alıkonulmasına karar vermiştir. Dolayısıyla söz konusu işlem ile kamu makamları
tarafından başvurucunun haberleşme hürriyetine bir müdahalede bulunulduğu
açıktır.
24. Anılan müdahale Anayasa’nın 22. maddesinin ikinci fıkrasında
belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanmadığı ve Anayasa’nın
13. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 22.
maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Bu nedenle sınırlamanın, Anayasa’nın 13.
maddesinde öngörülen öze dokunmama, Anayasa’nın ilgili maddesinde belirtilmiş
olma, kanunlar tarafından öngörülme, Anayasa’nın sözüne ve ruhuna, demokratik
toplum düzeninin ve laik Cumhuriyet’in gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı
olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir (Ahmet Temiz, § 36).
25. Somut olayda 13/12/2004 tarihli ve
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun"un 68.
maddesinin hükümlülerin ceza infaz kurumlarından yaptıkları yazışmaların
denetimi ve sınırlandırılmasının kanuni dayanağını oluşturduğu anlaşılmaktadır
(Ahmet Temiz, §§ 37-46). Öte
yandan haberleşme hürriyetinin düzenlendiği Anayasa"nın 22. maddesinin ikinci
fıkrasında, söz konusu sınırlama sebeplerine bağlı kalınarak yapılacak
sınırlamanın ancak usulüne uygun olarak verilecek hâkim kararıyla mümkün
olabileceği belirtildikten sonra üçüncü fıkrasında "İstisnaların uygulanacağı kamu kurum ve kuruluşları kanunda
belirtilir." denilerek bu kuralın da mutlak olmadığı ve bu
kurala bazı kurumlar yönünden kanunla sınırlamalar getirilebileceği açıkça
düzenlenmiştir (AYM, E.2014/122, K.2015/123, 30/12/2015,
§ 71). Bu bağlamda ceza infaz kurumları, Anayasa"nın 22. maddesinin üçüncü
fıkrası kapsamında istisnaların uygulanacağı kamu kurumlarındandır (Mehmet Koray Eryaşa,
B. No: 2013/6693, 16/4/2015, §§ 74-76).
26. 5275 sayılı Kanun"un 68. maddesinin
(3) numaralı fıkrasında “Kurumun asayiş ve
güvenliğini tehlikeye düşüren, görevlileri hedef gösteren, terör ve çıkar
amaçlı suç örgütü veya diğer suç örgütleri mensuplarının haberleşmelerine neden
olan, kişi veya kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve yanlış bilgileri, tehdit
ve hakareti içeren mektup, faks ve telgrafların” hükümlüye
verilmeyeceği, hükümlü tarafından yazılmış ise gönderilmeyeceği düzenlenmiştir.
Burada
belirtilen sebeplerin Anayasa’nın 22. maddesinin ikinci fıkrasında sayılmış olan
kamu düzeni ve suç işlenmesinin önlenmesi genel amacı çerçevesinde ceza infaz
kurumlarında güvenliğin ve disiplinin sağlanmasını hedeflediği söylenebilir.
27. Başvurucu tarafından gönderilmek istenen mektubun sakıncalı
bulunarak Disiplin Kurulunca alıkonulma sebebi mektupta hakaret ve kişilik
haklarına saldırı niteliği taşıyan ifadelerin bulunması olarak gösterilmiştir.
Bu kapsamda başvurucunun mektubunun Disiplin Kurulunca denetlenmesi suretiyle
haberleşme hürriyetine yapılan müdahalenin kamu düzeninin korunması, suç
işlenmesinin önlenmesi ile ceza infaz kurumlarında asayiş ve güvenliğin
sağlanması amaçlarını taşıdığı, bunun da Anayasa"nın haberleşme hürriyetine
ilişkin 22. maddesinin ikinci fıkrası kapsamında meşru bir amaç olduğu sonucuna
varılmıştır (Ahmet Temiz, §§
47-50).
28. Başvurucu, silahlı terör örgütüne üye olmak suçunu işlediği
gerekçesiyle hükümlü olarak Ankara 2 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza
İnfaz Kurumunda bulunmaktadır.
29. Somut olayda başvurucu tarafından gönderilmek istenen mektupta,
devlet görevlileri ve politikaları hakkında kaleme alınmış metin yer
almaktadır.
30. Disiplin Kurulu kararı incelendiğinde söz konusu mektubun
Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
Hakkında Tüzük"ün 4. maddesinde düzenlenen ceza ve
güvenlik tedbirlerinin infazı ile ulaşılmak istenilen temel amaca aykırılık
oluşturduğu ve bu nedenle sakıncalı görülerek gönderilmemesine karar verildiği
anlaşılmaktadır.
31. Mektubun içeriği dikkate alındığında özellikle "Türk
Devlet geleneğinin katliam ve soykırım geleneği olduğu", "Kürtlerin
günümüze kadar kıyıma uğratıldığı" gibi
ifadelere yer verildiği ve bu nitelendirmelerden yola çıkılarak devlete karşı
güç birliği oluşturulması ve mücadele edilmesi çağrısı yapıldığı görülmektedir.
32. Kişi veya kuruluşları paniğe yöneltecek nitelikte tehdit ve
hakaretler içeren mektupta kullanılan üslup gözönüne
alındığında, mektubun şiddeti özendirici bir şekilde kaleme alındığı
anlaşılmaktadır. Buna göre somut başvurudaki haberleşme hürriyetine yönelik
kısıtlamanın, Anayasa’nın 22. maddesi anlamında demokratik toplumda kamu
düzeninin korunması ve suç işlenmesinin önlenmesi için ihtiyaç duyulan
demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olduğu düşünülemez.
33. Bu kapsamda başvuruya konu mektubun içeriğinde yer alan
ifadelere yönelik olarak yapılan müdahalede mektuba özgü kabul edilebilir makul
gerekliliklerin somut verilere dayanılarak ortaya konulduğu sonucuna
varılmıştır. Ayrıca mektubun gönderilme saiki dikkate
alındığında başvurucunun göndermek istediği mektuba tamamen el konulması
suretiyle haberleşme hürriyetine yapılan müdahalenin amaçlanan hedefler
açısından orantısızolduğu söylenemez. Sonuç olarak
somut olayda haberleşme hürriyetine yönelik açık ve görünür bir ihlalin
olmadığı anlaşılmaktadır.
34.
Açıklanan nedenlerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden
incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçeyle;
A. Başvurunun, açıkça dayanaktan
yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca
tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen
başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 22/6/2017
tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.