11. Hukuk Dairesi 2019/1112 E. , 2019/8168 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 17/10/2018 tarih ve 2018/160 E. - 2018/608 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi"nce verilen 17/01/2019 tarih ve 2019/6 E. - 2019/52 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanun"un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle
dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının davalı şirkette hissesinin bulunduğunu, davalı şirketin 02/01/2018 tarihinde yapılan ortaklar kurulu toplantısında şirket sermayesinin 3.080.000,00 TL"den 10.000.000,00 TL"ye çıkarılmasına ve 6.920.000,00 TL sermayenin nakit olarak konulmasına karar verildiğini, alınan kararın davacının payını ve oy hakkını düşürmeye yönelik olduğunu ileri sürerek davalı şirketin 02/01/2018 tarihli ortaklar kurulu kararının iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, ortaklar kurulu kararı 3 aylık sürede tescil edilemediği için geçersiz hale geldiğini, kanun gereği tescil edilmemiş genel kurul tutanağının iptalini talep etmede hukuki yarar bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, sermaye artırımına ilişkin ortaklar kurulu kararlarının tescil yükümlülüğüne tabi olduğu, kararın alındığı tarihten itibaren üç ay içinde tescil edilmediği için TTK"nın 456.maddesi gereğince kararın geçersiz hale geldiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nce,davanın 6102 sayılı TTK"nın 445.maddesi gereğince hukuki yararı bulunan davalı şirket ortağınca 3 aylık yasal süre içerisinde açıldığı, sermaye artırımına ilişkin 02/01/2018 tarihli genel kurul kararının tescil ve ilanı da 3 aylık dava süresinden sonra dolduğu gözetildiğinde bu davanın açılmasına davalı şirketin sebebiyet verdiği, davadan sonra 3 aylık sürede tescil yapılmadığı için davanın konusuz hale geldiği, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği, davanın açılmasına davalı şirketin sebebiyet vermesinden ötürü yargılama giderinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekirken davanın reddine yönelik verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden istinaf karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili yargılama masrafları yönünden temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK"nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 16/12/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.