
Esas No: 2021/6036
Karar No: 2022/5815
Karar Tarihi: 17.05.2022
Danıştay 6. Daire 2021/6036 Esas 2022/5815 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2021/6036 E. , 2022/5815 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2021/6036
Karar No : 2022/5815
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı - ANKARA
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: İstanbul ili, Pendik ilçesi, … Mahallesi, … pafta, … ada, … sayılı parselde yer alan taşınmazın yürürlükteki 1/1000 ölçekli uygulama imar planında "İlköğretim Tesis Alanı" olarak ayrıldığı halde amacına uygun kamulaştırılmayarak taşınmaz üzerindeki tasarruf hakkının kısıtlandığından bahisle zarara uğranıldığı ileri sürülerek taşınmaz bedeline karşılık fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 30.000,00-TL'nin (Islah edilmiş haliyle 9.652.580,00-TL) dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı yolundaki İdare Mahkemesi karara karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla kesinleşmesi sonrasında yapılan bireysel başvuru neticesinde, Anayasa Mahkemesinin … tarih ve … sayılı kararı ile Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ve ihlal sonuçlarının ortadan kaldırılması için dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere ilgili mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi üzerine yeniden yapılan yargılama neticesinde, …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, dava konusu taşınmaz üzerinde 10/07/2012 tarihli uygulama imar planı ile getirilen kısıtlılığın üzerinden beş yıldan fazla süre geçtiği, taşınmazın üzerinde yapı yapılmasının ve ruhsat verilmesinin mümkün olmadığı, taşınmaz üzerindeki tasarruf imkanının mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde kısıtlandığının kabulü gerektiği gerekçesiyle 4.826.290,00-TL'lik kısmının kabulüne, tazminat isteminin 4.826.290,00-TL'lik kısmının ve anılan kısma yönelik faiz talebinin reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının özeti İdari Dava Dairesince; dava konusu taşınmazın 24/11/1998 tarihli … İmar Uygulaması sonucunda KOP parseli olarak tescil edildiği, parselasyon işlemi sonucu kamu ortaklık payı olarak oluşturulan taşınmaz için davalı idarelerin İmar Kanunu gereğince görevlerini yerine getirmiş olduğu, kamu menfaatleri gerekliliği ile kişi yararı arasındaki adil dengeyi bozan ölçüsüz bir yükün davacıya yükletildiğinden söz edilemeyeceği, bu nedenle tazminat verilmesinin şartlarının oluşmadığı, öte yandan Daireleri tarafından tazminat isteminin reddine karar verildiğinden davacının istinaf başvurusunun kabulüne olanak bulunmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun reddine, davalı idarenin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı sonucu yeniden yapılan yargılama neticesinde Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda karar verilmediği, benzer olaylarda da Anayasa Mahkemesinin hak ihlali kararlarının bulunduğu, taşınmazın bulunduğu alana ilişkin imar planıyla getirilen kısıtlılık nedeniyle taşınmaz üzerinde tasarruf etme imkanının kalmadığı hususları belirtilerek, usul ve hukuka uygun olmayan İdari Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacının temyiz iddialarının usul ve yasaya uygun olmadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacının maliki olduğu "İstanbul ili, Pendik ilçesi, … Mahallesi, … pafta, … ada, … sayılı parselde yer alan taşınmazın 10/07/2012 tarihli … ve … Mahallelerinin Bir Kısmına Ait Revizyon Uygulama İmar Planında "İlköğretim Tesis Alanı" olarak ayrıldığı halde amacına uygun kamulaştırılmayarak taşınmaz üzerindeki tasarruf hakkının kısıtlandığından bahisle ilk önce davalı idareye uzlaşma başvurusunda bulunulduğu, başvurunun reddi üzerine zarara uğranıldığı ileri sürülerek taşınmaz bedeline karşılık fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 30.000,00-TL'nin (Islah edilmiş haliyle 9.652.580,00-TL) dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle görülmekte olan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
3194 sayılı İmar Kanununun 10. maddesinde: "Belediyeler; imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde, bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlarlar. Beş yıllık imar programlarının görüşülmesi sırasında ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarının temsilcileri görüşleri esas alınmak üzere Meclis toplantısına katılır. Bu programlar, belediye meclisinde kabul edildikten sonra kesinleşir. Bu program içinde bulunan kamu kuruluşlarına tahsis edilen alanlar, ilgili kamu kuruluşlarına bildirilir. Beş yıllık imar programları sınırları içinde kalan alanlardaki kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerleri ilgili kamu kuruluşları, bu program süresi içinde kamulaştırırlar. Bu amaçla gerekli ödenek, kamu kuruluşlarının yıllık bütçelerine konulur.
İmar programlarında, umumi hizmetlere ayrılan yerler ile özel kanunları gereğince kısıtlama konulan gayrimenkuller kamulaştırılıncaya veya umumi hizmetlerle ilgili projeler gerçekleştirilinceye kadar bu yerlerle ilgili olarak diğer kanunlarla verilen haklar devam eder." hükmü yer almaktadır.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11. maddesinde; 15. madde uyarınca oluşturulacak bilirkişi kurulunca, kamulaştırılacak taşınmaz mal veya kaynağın bulunduğu yere mahkeme heyeti ile birlikte giderek, hazır bulunan ilgilileri de dinledikten sonra taşınmaz mal veya kaynağın; a) Cins ve nevini, b) Yüzölçümünü, c) Kıymetini etkileyebilecek bütün nitelik ve unsarlarını ve her unsurun ayrı ayrı değerini, d) Varsa vergi beyanını, e) Kamulaştırma tarihindeki resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirlerini, f) Arazilerde, taşınmaz mal veya kaynağın kamulaştırma tarihindeki mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini, g) Arsalarda, kamulaştırılma gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değerini, h) Yapılarda, resmi birim fiyatları ve yapı maliyet hesaplarını ve yıpranma payını, ı) Bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçüleri, esas tutarak düzenleyecekleri raporda bütün bu unsurların cevaplarını ayrı ayrı belirtmek suretiyle ve ilgililerin beyanını da dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın değerininin tespit edileceği belirtilmektedir.
Aynı Kanunun 15. maddesinde ise; "Bu Kanun uyarınca mahkemelerce görevlendirilen bilirkişiler bilirkişilik bölge kurulları tarafından hazırlanan listelerden seçilirler ve bunlar hakkında Bilirkişilik Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili maddeleri uygulanır. Kamulaştırmaya konu olan yerin cins ve, niteliğine göre en az üç kişilik bilirkişi kurulunun oluşturulması zorunludur. Bilirkişilerden birinin taşınmaz geliştirme konusunda yüksek lisans veya doktora yapmış uzmanlar ya da 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre yetkilendirilen gayrimenkul değerleme uzmanları arasından seçilmesi zorunludur..." düzenlemesi yer almaktadır.
2942 sayılı Kanuna 07.09.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6745 sayılı Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 33. maddesi ile eklenen Ek Madde 1'de; "Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır.
2942 sayılı Kanuna 6745 sayılı Kanunun 34. maddesiyle "Bu Kanunun ek 1 inci maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında aynı fıkrada belirtilen süre, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar.
Bu Kanunun ek 1 inci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü, bu madde kapsamında kalan taşınmazlara ilişkin dava ve takipler hakkında da uygulanır.” hükmünü içeren Geçici 11. madde eklenmiştir.
… İdare Mahkemesinin E:… sayısına ve ... İdare Mahkemesinin E:… sayısına kayıtlı dosyalarda, Geçici 11. maddenin; derdest olan davaların esası hakkında karar verilmesini engelleyici bir düzenleme olduğu, mülkiyet hakkı üzerindeki kısıtlamaların daha uzun sürmesine yol açtığı, yargı yetkisinin kullanılmasında genel hukuk ilkelerine uygun olmayan sınırlamalar getirildiği, bu sebeple ilgili kuralın mülkiyet hakkını, hak arama hürriyetini ve hukuk devleti ilkesini zedelediği belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2., 5., 9., 35. ve 36. maddelerine aykırı olduğundan bahisle itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurulmasına karar verilmiş, bu başvurular üzerine Anayasa Mahkemesinin 28.03.2018 tarih ve E:2016/196, K:2018/34 sayılı kararıyla, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa 6745 sayılı Kanunun 34. maddesi ile eklenen Geçici 11. maddenin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Anayasa Mahkemesinin, 2942 sayılı Kanuna 6745 sayılı Kanunun 34. maddesiyle eklenen Geçici Madde 11'in iptaline ilişkin 28/03/2018 tarih ve E:2016/196, K:2018/34 sayılı kararının gerekçesinde, imar uygulamalarının geniş alanları kapsaması nedeniyle ve bütçeye yeterli ödeneğin konulması amacıyla kanun koyucunun kamulaştırma sürecinin beş yıllık süre içinde tamamlanmasını öngördüğü, mülkiyetin kamu yararı amacıyla kontrolüne ilişkin söz konusu müdahaleler bakımından kanun koyucunun takdir yetkisi bulunduğu, bu takdir yetkisi çerçevesinde söz konusu kamu yararı amacının gerçekleştirilmesi yönünden belirtilen fiili ve hukuki engeller sebebiyle malikin makul ve belirli bir süre boyunca bu kısıtlamalara katlanabileceği, ancak bu sürenin uzaması hâlinde söz konusu kısıtlamaların, taşınmaz malikine yüklenen külfeti ağırlaştıracağı gibi kısıtlılık süresinin uzamasına bağlı olarak malikin zararını karşılayabilecek herhangi bir giderim imkânının getirilmemesinin de malike aşırı bir külfet yüklenmesine sebep olacağı, itiraz konusu kuralda, mülkiyet hakkından dilediği gibi tasarruf edebilmesi ve yararlanabilmesi kısıtlanan malikin kamulaştırma bedeline kavuşabilmesi veya söz konusu kısıtlılık hâlinin kaldırılarak mülkiyet hakkından yararlanabilmesi için geçmesi gereken beş yıllık sürenin yeniden başlamasının söz konusu olduğu, kanun koyucunun bu süre nedeniyle malikin uğradığı zararları telafi etmeye veya gidermeye yönelik herhangi bir düzenleme getirmediği, üstelik bu kısıtlılık nedeniyle açılacak davalarda taşınmazı kullanamamaktan doğan zararların tazminine yönelik bir düzenlemenin mevcut olmadığı gibi bu kuralın, yürürlük tarihinden önceki kısıtlılık sürelerinin de dikkate alınmamasına yol açtığı ve malike aşırı bir külfet yüklediği, kamu yararı ile malikin mülkiyet hakkı arasında gözetilmesi gereken adil dengeyi malik aleyhine bozduğu, dolayısıyla itiraz konusu kuralın Anayasanın 13. ve 35. maddelerine aykırı olduğu, birinci fıkrasının iptal edilmesi nedeniyle itiraz konusu ikinci fıkranın uygulanma olanağının kalmadığı belirtilmiştir.
Bu durumda, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun Geçici 11. maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından yukarıda belirtilen gerekçeyle iptal edilmiş olması karşısında, Bölge İdare Mahkemesince, işin esasına girilmesi suretiyle karar verilmesi gerekmektedir;
Bu durumda İdare Mahkemesince, öncelikle taşınmazın güncel mülkiyet durumu, uyuşmazlığa konu taşınmazdaki tasarruf imkanının mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde kısıtlanıp kısıtlanmadığı, tasarruf imkanı kısıtlanmışsa, bu kısıtlılığın yürürlükteki uygulama imar planından mı yoksa bir özel kanundan mı kaynaklandığı (2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu gibi), uygulama imar planında belirlenen işlevi nedeniyle mülkiyet hakkının süresi belirsiz bir zaman diliminde kısıtlandığının ve tazminatı gerektirir mağduriyetinin oluştuğunun tespit edilmesi halinde ise; aralarında gayrimenkul değerleme uzmanının da bulunduğu yeni bir bilirkişi kurulunca yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak, davanın açıldığı tarihteki cins ve nevi, yüzölçümü, kıymetini etkileyecek bütün nitelik ve unsurları, her unsurun ayrı ayrı değeri, varsa vergi beyanı, varsa resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirleri, taşınmazın mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri, özel amacı olmayan, satışı gerçekleşmiş somut emsale göre (uyuşmazlığa konu taşınmazın çevresinin imar planındaki kullanım biçimi, yapılaşma koşulları ve konumları açısından benzer özellikleri olan taşınmazlar arasından seçilmeli, davaya konu taşınmaz kadastro parseli ise; emsal alınacak taşınmaz da kadastro parseli olmalı ya da emsal parsel imar parseli ise, emsal taşınmazda kesilen düzenleme ortaklık payı oranı ölçüsünde davaya konu taşınmaz bedeli düşülerek taşınmazın gerçek bedeli belirlenmeli) , bedele etki eden tüm kanuni veriler, imar verileri, taşınmazın özgün nitelik ve kullanım şekli, değeri etkileyen hak ve yükümlülükleri, gayrimenkul üzerinde ayni ve şahsi irtifak hakları ve gayrimenkul mükellefiyetleri vb. bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçülerin belirlenmesi suretiyle taşınmaz bedeli tespit edilerek, yeniden karar verilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla temyize konu Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın kısmen kabulü, kısmen reddine ilişkin Mahkeme kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 17/05/2022 tarihinde, kesin olarak, oyçokluğuyla karar verildi.
Başkan Vekili
KARŞI OY (X) :
Yukarıda bahsedilen Anayasa Mahkemesi kararı, Kamulaştırma Kanununun Geçici 11. maddesinin iptali hakkında ve taşınmazın "tamamen" kısıtlılık durumuna ilişkindir. Parselasyon işlemi sonucu kök parselin taşınmaz maliklerinin tasarrufuna verilmesi nedeniyle kısıtlılık durumu söz konusu olmadığından Anayasa Mahkemesi kararının KOP parsellerini de içerdiği söylenemez. Nitekim yukarıda alıntısı yapılan Anayasa Mahkemesi kararlarında KOP parselleri yönünden herhangi bir değerlendirme yapılmamış olup iptal gerekçesi esas itibari ile Geçici 11. madde ile getirilen kısıtlılık süresinin uzatılmasının Anayasaya aykırılığına yöneliktir.
Öte yandan, İmar Kanununun 18. maddesinde 7181 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik ile DOP oranının %45'e çıkarılmasının, daha önce yönetmelikte KOP düzenlemesi ile yapılan uygulamaları ihtiyaç olmaktan çıkararak, DOP dışında kalan kamu alanlarında taşınmaz sahiplerinin hissedar yapılmasına gerek kalmaksızın bu ihtiyacın DOP kapsamında çözülmesini sağladığı görülmektedir. Dolayısı ile DOP kapsamının genişletilmiş olması, daha önce yürürlükte bulunan yönetmelik hükmüne dayalı KOP uygulamalarını hukuka aykırı hale getirmeyeceği gibi olayda KOP uygulaması nedeniyle mülkiyet hakkının belirsiz bir süre kısıtlanması da söz konusu değildir.
Belirtilen nedenlerle, temyize konu edilen İdari Dava Dairesi kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen bozma nedenleri bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın belirtilen gerekçenin de ilave edilerek onanması gerektiği oyu ile çoğunluk kararına katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.