16. Ceza Dairesi 2020/3357 E. , 2020/5730 K.
"İçtihat Metni"Suç : Hükümlü veya tutuklunun kaçması
Dairemizce verilen 08.12.2016 gün ve 2016/6986-6645 sayılı karara Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca itiraz edilmekle dosya incelendi;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 29.04.2020 tarihli itiraznamesinde özetle:
Sanık ...’nın 02.03.2020 tarihli dilekçesi ile itiraz talebinde bulunması üzerine yapılan incelemede, sanığın bağışık tutulma talebi olmamasına ve aynı yargı çevresindeki cezaevinde başka suçtan hükümlü olarak bulunmasına karşın, yargılamanın bitirildiği ve kısa kararın tefhim edildiği celsede hazır edilmesi CMK’nın 196. maddesine muhalefet edilmek suretiyle savunma hakkının kısıtlanmasıdır. Açıklanan nedenlerle Kayseri 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 10.05.2016 gün ve 2015/613 – 2016/396 sayılı kararının bozulması talep edilmiştir.
Olay ve yargılama safahatı:
Sanık ... hakkında Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’nın iddianamesiyle hükümlü veya tutuklunun kaçması suçundan açılan kamu davası sonucunda Kayseri 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 10.05.2016 tarih ve 2015/613 Esas, 2016/396 Karar sayılı hükmüyle sanığın 5237 sayılı TCK"nın 292/1, 62, 53 ve 58/6. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile mahkumiyetine karar verilip bu mahkumiyet hükmü sanık tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmekle onama talepli tebliğname ile dosya dairemize gönderilmiştir.
Dairemizin 08.12.2016 gün ve 2016/6986 Esas, 2016/6645 Karar sayılı ilamıyla;
" ... Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih, 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı iptal kararının TCK"nın 53. maddesinin uygulanması yönünden infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA..." oybirliğiyle karar vermiştir.
Hukuki Değerlendirme:
Ayrıntıları Ceza Genel Kurulunun 02.04.2019 tarihli ve 2018/13-457 – 2019/272 sayılı kararında belirtildiği üzere;
Sanığın duruşmada hazır bulunabilmesi, yükümlülük yönü olmakla birlikte öncelikle kendisi açısından bir hak olup, bu hak adil yargılanma hakkının temel unsurlarından birini oluşturmaktadır. Tarafı olduğumuz ve onaylamakla iç hukuk mevzuatına dahil ettiğimiz Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunması Sözleşmesinin “Adil yargılanma hakkı” başlıklı 6. maddesinin üçüncü fıkrasının (c) bendinde, sanığın en azından kendi kendini savunma hakkı bulunduğu belirtilmekle, mahkeme huzurunda doğrudan savunmasını yapabilmesi için duruşmada hazır bulunma hakkının varlığı da zımnen kabul edilmiştir.
Kendisi yönünden hak olarak düzenlendiği kabul edilen bir hususta sanığın, bu hakkı ne şekilde kullanacağı konusunda hiçbir insiyatifinin olmadığının kabulü halinde hakkın varlığından da söz edilemeyecektir.
Nitekim, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12 Şubat 1985 tarihli Colozza ve Rubinat/İtalya ile 25 Kasım 1997 tarihli Zana/Türkiye kararlarında, sözleşmeyle garanti altına alınan bir hakkın kullanılmasından vazgeçilmesinin, bunun açıkça söylenmesiyle mümkün olabileceği belirtilmiş olup, buna göre sanığın duruşmada hazır bulunma hakkından feragat etmesi de ancak bu hususu açıkça söylemesiyle mümkün olacaktır.
Sonuç: Açıklanan nedenlerle;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 308. maddesinin, 6352 sayılı Kanunun 99. maddesi ile eklenen 3. fıkrası gereğince yapılan incelemede;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulüne, Dairemizin 08.12.2016 gün ve 2016/6986 - 6645 karar sayılı onama kararının kaldırılmasına,
Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan inceleme sonunda:
1- 25.04.2016 tarihli oturumda sorgusu yapılıp, duruşmadan vareste tutulmasına karar verilmeyen ve aynı yargı çevresindeki Felahiye (Kapatılan) K1 Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda başka suçtan hükümlü olan sanığın, yokluğunda yargılamaya devamla mahkumiyet hükmü kurulması suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 196. maddesine muhalefet edilmesi,
2-Kabul ve uygulamaya göre;
Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih, 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile TCK"nın 53/1. maddesindeki bazı düzenlemelerin iptal edilmiş olması nedeniyle bu karar doğrultusunda hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Kayseri 14. Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 19.11.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.