17. Hukuk Dairesi 2018/6416 E. , 2019/2178 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan yargılaması sonucunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekilleri tarafından ayrı ayrı temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, davacının sevk ve idaresindeki ... plakalı araç ile ... plakalı aracın karıştığı trafik kazası sonucunda davacının yaralandığını, malul kaldığını ve gelir kaybına uğradığını, davalı ... ... Sigorta A.Ş."nin ... aracın trafik sigortacısı, davalı ...Ş."nin ise ... plakalı aracın trafik sigortacısı olarak olaydan sorumlu olduklarını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL"nin olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan kusurları oranında müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 05/05/2015 havale tarihli ıslah dilekçesi ile rapor doğrultusunda tazminat talebini toplam 33.596,71 TL"ye yükseltmiş, bu bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... ... Sigorta A.Ş. vekili, sorumluluğunun sigortalının kusuru oranında ve teminat limiti ile sınırlı olduğunu, davadan önce müvekkili şirkete başvuru yapılmadığını, davacının tedavi giderine ilişkin SGK tarafından yapılan başvuru neticesi 3.055,00 TL SGK"ya ödeme yapıldığını, ayrıca davacıya ilişkin ... 1. İcra Müdürlüğünün 2008/10580 ve ... 1. İcra Müdürlüğünün 2009/9421 sayılı dosyasına genel haciz ihbarları neticesi alacaklarına haciz konulduğunu, davacının olay tarihinden itibaren ticari avans faizi talebinin haksız olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ...Ş. vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kabulü ile 33.596,71 TL"nin davalı ...Ş. ve ... Sigorta A.Ş."den poliçe limitleri ile sınırlı kalmak kaydıyla müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, iş bu meblağ davalı ... açısından dava tarihinden itibaren yasal faiz, davalı ... şirketinin dava tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, dair karar verilmiş, hüküm, davalı taraflarca ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
1-Davalı ...Ş. vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı şirkete Zorunlu Trafik Sigortası ile sigortalı araçta sürücü olarak bulunan davacı ..."in yaralanmasından dolayı tazminat isteyip isteyemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere, KTK’nun 91’inci maddesi ile işletenlerin aynı Yasa’nın 85/1’inci maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere Trafik Sigortası yaptırma zorunluluğu getirilmiş bulunmaktadır. Zorunlu Trafik Sigortası Genel Şartları’nın sigortanın kapsamını düzenleyen 1’inci maddesinde “sigortacı, bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı KTK’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceği” öngörülmüş ve yine KTK’nun 92’nci maddesinde de, anılan sigortanın kapsamı dışında kalan hususlar belirtilmiştir.
Bütün bu düzenlemelerden bu tür sigortalarda, sigorta teminatı altına alınan zararların üçüncü kişilerin beden ve mallarında meydana gelen zararlar olduğu tartışmasız bir husustur. Dava konusu olayda davacı ..., sürücüsü olduğu aracın karıştığı çift taraflı olarak gerçekleşen kazada yaralanmıştır. Davacı (sürücü), kendi kusuruna dayanarak tazminat isteminde bulunduğuna göre, yukarıda belirtilen hükümler uyarınca davalı ... karşısında üçüncü kişi durumunda olmayıp, kazaya (zarara) bizzat sebep olan kişi olduğundan ve KTK’nun 92/a maddesine göre, işletenin eylemlerinden sorumlu bulunduğu kişilere karşı yöneltebileceği istekler Zorunlu Sorumluluk Sigortası kapsamı dışında tutulduğundan ve tazminat isteminde haklı bulunmadığından, mahkemece, davacı (sürücü) ..."in %20 kusuru oranında davasının reddine karar verilmesi gerekmektedir. Bu noktada dikkat edilmesi gereken husus, sürücünün kendi kusurundan yararlanmaması gerektiğidir.
Bir başka deyişle, davacı sürücünün kazadaki kusur oranı %20 olduğuna göre davacı sürücünün yalnızca kendi kusuru dışında kalan diğer davalı ... şirketine zorunlu trafik sigortası ile sigortalı karşı araç sürücüsünün kusuru olan %80 oranında davalı ...Ş."den talepte bulunabileceği anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle davacının dava ve ıslah dilekçesinde davalılardan müştereken ve müteselsilen talepte bulunduğu ve davacı ..."in kendi kusurundan yararlanamayacağı, yalnızca davalı ...Ş."den %80 kusur oranında tazminat talep edebileceği, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının %20 kusuru oranında tenzil edilerek maddi tazminatın hesaplandığı dikkate alınarak, davacının yalnızca karşı aracın trafik sigortasından ancak karşı aracın kusuru oranında talepte bulunacak olmasına göre, davalı ...Ş. yönünden davanın reddine dair karar verilmesi gerekirken, davacının talebinin davalılar yönünden müştereken ve müteselsilen kabulüne karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
2-Davalı ...Ş. vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
T.C. Anayasası"nın 36/1 maddesinde "Herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir" düzenlemesine; 6100 Sayılı HMK"nun 27. maddesinde "Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.Bu hak; yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını içerir" düzenlemesine yer verilmiştir.
../...
- 4 -
2018/6416
2019/2178
Bir davanın görülmesi için taraf teşkilinin sağlanması esas olup, hakimin bu hususu re"sen gözetmesi gerekir. Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırabilmesi, öncelikle tarafların yargılamanın aşamalarından haberdar edilmesi ile mümkündür.
Adil yargılanma hakkının kapsamında yer alan savunma haklarının etkin biçimde kullanılmasını teminen konulan yasal düzenlemeler içinde, davada esaslı işlem olan bilirkişi raporlarının ve ıslah dilekçesinin taraflara tebliğine ilişkin düzenleme de yer almaktadır. 6100 sayılı HMK"nun 280/1. maddesi "Bilirkişi, raporunu, varsa kendisine incelenmek üzere teslim edilen şeylerle birlikte bir dizi pusulasına bağlı olarak mahkemeye verir; verildiği tarih rapora yazılır ve duruşma gününden önce birer örneği taraflara tebliğ edilir" hükmünü; aynı Kanun"un 177/2. maddesi ise "Islah, sözlü veya yazılı olarak yapılabilir. Karşı taraf duruşmada hazır değilse veya ıslah talebi duruşma dışında yapılıyorsa, bu yazılı talep veya tutanak örneği, haber vermek amacıyla karşı tarafa bildirilir" hükmünü amirdir. Anılan tüm bu yasal düzenlemelerde, davada taraf olanların haklarının korunması amaçlanmış olup tarafların yargılama süreçlerine etkin katılımının sağlanması ise, mahkemece yapılan tüm tebligatların usulüne uygun olması ile sağlanabilecektir.
Somut olayda; hükme esas alınan 12.01.2015 tarihli ek bilirkişi raporunun, davalı ...Ş. vekiline tebliğ edilmediği görülmektedir. Yukarıda anılan yasal düzenlemeler gereği, davacının maddi zararının hesaplandığı bilirkişi raporunun usulüne uygun şekilde tebliği ile davalının savunma hakkını kullanması ve rapora karşı varsa itirazlarını bildirmesinin sağlanması, itirazlarının değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, usulünce yapılmış tebligat olmadan ve davalının savunma haklarını da kısıtlar biçimde yargılamaya devam edilip yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de, mahkemece alınan 22.04.2013 tarihli bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun tebliğ edilmiş, davacı vekilinin rapora karşı maddi tazminatın net bir şekilde belirlenmediği yönündeki itirazı üzerine alınan 29.09.2013 tarihli ek raporda asgari ücret esas alınarak ve davacının %20 kusuru tenzil edildikten sonra toplam 28.221,33 TL olarak hesaplanmış, bu rapor da taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir. Davacı vekilinin süresi içerisinde, davacının aylık gelirinin asgari ücret olduğunun kabulü ile hesaplama yapılmasının hatalı olduğu, davacının çalıştığı iş koluna göre meslek odasından emsal gelir sorularak aylık ortalama gelirinin tespit edilmesi yönündeki ve davalı ...Ş. vekilinin süresi içerisinde rapora karşı aktüer hesaplama yapılması gerektiği yönündeki itirazları üzerine alınan 12.01.2015 tarihli ek raporda Ticaret Odasından gelen yazıda bildirilen ücretlerin asgari ücret olduğu belirtilerek davacının maddi zararı asgari ücret üzerinden hesaplanmışsa da davacının asgari ücretten daha fazla gelir elde ettiğini ispat edememiş olması, hazırlanan 29.09.2013 tarihli ek raporda da asgari ücretin esas alınmış olmasına göre ikinci kez hazırlanan ek raporda asgari ücret konusunda ek rapor tarihindeki yeni asgari ücrete dair verilerin esas alınması hatalı olmuştur.
3-Bozma sebep ve şekline göre davalı ...Ş. vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ...Ş. vekilinin, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ...Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ...Ş. vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar ... Sigorta A.Ş ve ... Sigorta A.Ş."ye geri verilmesine 27/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.